hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > BİLİM VE TEKNOLOJİ > İbret almak ve düşünmek > Allahın misalleri/benzetmeleri

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 16. May 2012, 09:35 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Rahman Suresi-19,-20

Bir yerde okudum. Diyor ki:

''Hayatı boyunca yaşadığı vahanın dışına çıkmamış bir Arap köleye, cariyeye ve hayatında hiç deniz görmemiş Peygamber'e, hiç görmedikleri Elbahr'i yani denizi Allah'ın Kur'an ayeti olarak indirmesi ne anlam ifade ediyor ve hiç karşılaşılmamış bu unsur bu Arab'a Peygamber tarafından nasıl izah edilmiştir?
Hiç hür yaşamamış bir köleye hürriyeti anlatamazsınız.

Bu adamların hayatında çölden başka bir şey yok. Gördükleri su, zemzem, vahadaki ve kuyulardaki su.

Bu adama 55/19'u nasıl izah edeceksiniz?

Hayatında deniz görmemiş çölün ortasındaki adama denizi, hem de suyu birbirine karışmayan 2 adet denizin varlığını anlatıyorsun. Adam Peygamber'e

''Bana ne Yav! Varsa var.''

demez mi?

Hiç deniz görmemiş ve görmeyecek adamın hayatının neresinde deniz?.. Ya da bu ayetler bu kişinin hayatında HAYAT KİTABI olarak nasıl yer alacak?

Biri bana bunu izah edebilir mi?

Yoksa; deniz başka bir anlamda mı kullanılmış?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (1. September 2017 Saat 04:05 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. June 2012, 07:07 PM   #2
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Neml 61 e göre yeryüzünde sadece 2 deniz mi var aralarında engel olan?
Ve hangi denizin suyu tatlı olur Furkan 53 e göre? Bildiğim tuzluluk oranları farklı olsada tüm denizler tuzludur.
Ve kehf 60, Musa ebluga oluncaya dek devam edecek bu iki denizin cem olduğu yere. Ebluga??
İki deniz. Biri tatlı biri acı, ve yürümek lazım cem oldukları yeri keşf için. Ve bu iki deniz elbet kavuşacak cem olacak Rahman 19.
  Alıntı ile Cevapla
Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (8. June 2012)
Alt 7. June 2012, 11:53 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Galip yetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir yerde okudum. Diyor ki:

''Hayatı boyunca yaşadığı vahanın dışına çıkmamış bir Arap köleye, cariyeye ve hayatında hiç deniz görmemiş Peygamber'e, hiç görmedikleri Elbahr'i yani denizi Allah'ın Kur'an ayeti olarak indirmesi ne anlam ifade ediyor ve hiç karşılaşılmamış bu unsur bu Arab'a Peygamber tarafından nasıl izah edilmiştir? Hiç hür yaşamamış bir köleye hürriyeti anlatamazsınız.

Bu adamların hayatında çölden başka bir şey yok. Gördükleri su, zemzem, vahadaki ve kuyulardaki su.

Bu adama 55/19'u nasıl izah edeceksiniz?

Hayatında deniz görmemiş çölün ortasındaki adama denizi, hem de suyu birbirine karışmayan 2 adet denizin varlığını anlatıyorsun. Adam Peygamber'e

''Bana ne Yav! Varsa var.''

demez mi?

Hiç deniz görmemiş ve görmeyecek adamın hayatının neresinde deniz?.. Ya da bu ayetler bu kişinin hayatında HAYAT KİTABI olarak nasıl yer alacak?

Biri bana bunu izah edebilir mi?

Yoksa; deniz başka bir anlamda mı kullanılmış?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Yaşantısında olmayan bir varlığın dilde de karşılığı olmaz. Arap dilinde "bahr,yemm" sözcükleri vardır. Ayrıca Mekke bir ticaret kentidir. Hacc aylarında panayırların yapıldığı bir kenttir.Denize uzaklığı da 70-80 km kadardır. O bölgede yaşayan insanlar için deniz bilinmeyen birşey değildir.

Arap dilinde “ البحرBahr” sözcüğü “genişlik ve açık yüzlülük” demektir. Denize “bahr” denmesi genişliğinden, enginliğinden dolayıdır. “Bahr” sözcüğü aynı zamanda “çok bilgili kişi” demektir. (Lisanü’l Arab, c.1 , s. 332-335) Mecaz olarak ise “çok bilgili, saygın kişi” demektir. (Tacü’l Arus; c. 6 , s. 51) Bilindiği gibi, Türkçemizde de çok bilgili insanlar için “derya gibi adam” deyimi kullanılmaktadır.

“Bahr” sözcüğü, Musa ile ilgili ayetlerde: Bakara; 50, A’raf; 138, Yunus; 90, Ta Ha; 77, Şuara; 63 ve Duhan; 24’te geçer.

Arap dilinde “Yemm” de, bahr; çok su demektir.Leys bu sözcüğü “derinliği ve kıyıları bilinemeyen deniz olarak tarif etmiştir. Kur’an’da Ta Ha 39.ayette “Musa’nın annesine bebeği “Yemm”e bırakması vahyedildiği ve Musa’nın sandığı Yemm’de sahile vurması açıkça açıklandığına göre bu iddia doğru olmaz. Zira Musa Nil nehrine bırakıldı ve sandık nehrin kenarına yanaştı.
Bu sözcüğün Süryaniceden Arapçalaştırıldığına da inanılır. (Lisan “yemm” mad. Tac “yemm” maddesi.)
Bu sözcük, A’raf; 136, Ta Ha; 39 (iki kez), 78, 97, Kasas; 7, 40 ve Zariyat; 40’ta geçer.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (8. June 2012)
Alt 8. June 2012, 08:37 AM   #4
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Bir yerde okudum. Diyor ki:

''Hayatı boyunca yaşadığı vahanın dışına çıkmamış bir Arap köleye, cariyeye ve hayatında hiç deniz görmemiş Peygamber'e, hiç görmedikleri Elbahr'i yani denizi Allah'ın Kur'an ayeti olarak indirmesi ne anlam ifade ediyor ve hiç karşılaşılmamış bu unsur bu Arab'a Peygamber tarafından nasıl izah edilmiştir? Hiç hür yaşamamış bir köleye hürriyeti anlatamazsınız.

Bu adamların hayatında çölden başka bir şey yok. Gördükleri su, zemzem, vahadaki ve kuyulardaki su.

Bu adama 55/19'u nasıl izah edeceksiniz?

Hayatında deniz görmemiş çölün ortasındaki adama denizi, hem de suyu birbirine karışmayan 2 adet denizin varlığını anlatıyorsun. Adam Peygamber'e

''Bana ne Yav! Varsa var.''

demez mi?

Hiç deniz görmemiş ve görmeyecek adamın hayatının neresinde deniz?.. Ya da bu ayetler bu kişinin hayatında HAYAT KİTABI olarak nasıl yer alacak?

Biri bana bunu izah edebilir mi?

Yoksa; deniz başka bir anlamda mı kullanılmış?
Kuranda "bahr" kara parçalarını karşılığı olarak kullanılır. Buna bizim deniz, okyanus, göl, ırmak, baraj olarak isimlendirdiğimiz su ihtiva eden bütün oluşunlar girer.

Kuranda "yemm" olarak geçen ve insan etkisi ile oluşturulan su birikintilerinden bahseder. Özellikle Musa kıssalarında. Ayrıca Teyemmümde toprak ve el ile yapılan demektir.

Biliyor musunuz ki medinenin denize mesafesini? Mekkeliler kışın ve yazın ticaret yaparlardı. Ticaret, hac panayırları için önemli idi. Hac esnasında bahr'dan avlanma yasak değildir.

Kısacası, bahsettiğiniz husus, kişilerce bilinmekte idir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. June 2012, 10:01 AM   #5
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın dostum Dost1.

Lügatsal-ansiklopedik bilgiler için teşekkürler.

Şimdi:

''Denizin dilde-konuşulan lisanda, hem de Arapça'da, olmaması düşünülemez ve insanların bu kelimeyi bilmesi kadar da normal bir şey de olamaz. Anlatımımda geçen ''deniz'' ile deniz kelimesini değil, denizin kendisini-su kitlesini ifadeye çalıştım.

Gazetelerde, her sene Anadolu'nun çeşitli yörelerinden bir sebepten İstanbul'a getirilen gençlerin içlerinden o güne kadar deniz görmemişlerin denizi görünce ''şaşa'' kaldıklarını, ve hatta İstanbul varoşlarında yaşayıp da, değil denizi görmek, yaşadığı beldelerinden dahi ayrılmamış yaşlıların bululunduğunu okuyoruz. Yıl: M.S. 2012.

Hayatının hiçbir safhasında yer almamış ve almayacak bu deniz, bu çöl insanına, tabiatta ve bazı kıyı insanlarının hayatında yer almış bu gerçeğin anlatılmasının nedeni ne olabilir? ''Aman! bunlar bu bilgiden eksik kalmasın'' diye mi?
Bu anlatılan ona ne katacak?, Ne anlam ifade edecek?

Neden çölden değil de denizden anlatılmış o çöl adamına? Hem de birbirine karışmayan iki su kitlesi. Deniz kelimesini bilmek ''denizi'' bilmeye yetmez ki!

Gerçekçi olursak, o çöl insanının yerinde ben olsam, Peygamber'in o anlatısını kös kös dinler ve ''Peygamber anlattığına göre vardır bir hikmeti'' der ama içimden de '' Ey Peygamber bana ne ya, dünyanın bilmem neresindeki Allah'ın denizlerinden; birbirlerine karışsa ne oluuur, karışmasa ne oluuur'' derim.

Acaba başka bir mânâ mı yüklenmiş diye de düşünürüm. Yoksa Allah'ı Allah diye bilen adama, birbirine karişmayan iki deniz ile bir ''mucize'', bu mucize ile (bazılarının anladığının aksine) Allah kendi varliğını kanıtlamaya çalışmadığını da biliyorum.

Deniz tarifinde demişsiniz ki. ''çok bilgili adam''. Allame olsa bana ne, o Arab'a ne?

İki deniz birleşmiyormuş; bana ne?...; O'na ne...? Kur'an ne bir mucizeler kitabı, ne de fizik-kimya-biyoloji kitabı.

Bu ayetlarde ne anlatılıyor?.....

Deniz ne?....

''Birbirine karışmayan iki deniz'', iki ayrı-birbirine zıt fikir mi?...Düşünce-felsefe mi?... Ekonomik ve sosyal yaşam mı?... Ne?....

Okuyoruz o ayetleri ve jeoloji ve deniz mühendisi kesilip ''Bak gördün mü? Cebelitarık boğazında bulunan set biri tuzlu diğeri daha az tuzlu iki suyun birleşmesini önlüyor'' diye ahkâm kesiyor, bir de Jean Jacque Cousteau'yu şahit gösteriyoruz Sanki birleşseler kıyamet kopacak? Hayır; iman eksikliğinden dolayı Allah'ın varlığını kanıtlamaya çalışmaktan başka bir şey değil.

Sayın dostum Dost1. Uslubum belki ters gelebilir. Alınmayın lütfen. Maksadımı anlıyor olmalısınız.

Gene bir açıklama lütfen:

Yusuf Peygamber küçükken Mısır'a mı satılmış ve Musa Peygamber Mısır'da mı doğmuş?

Bebek Musa'nın sepeti Nil Nehri'ne mi salınmış?

Mısri Mısır mı?

Mısır, Nil , Kızıldeniz.... Bunlar Kur'an'da yazıyor mu? Yazmıyorsa meallerde ne işleri var?

Kelimeler üzerinde yapılan analiz ve diyalektik araştırmalarda ''Nil''in yarılıp kapanması değil de, baraj patlatılması olduğu meydana çıktığına ve ancak 20. asırda Nil üzerinde zar zor Assuan Barajı kurulduğuna göre, eğer Mısır'da yaşadıysa, Musa Peygamber Nil üzerinde kimse fark etmeden bir baraj mı kurmuştur?

Sayın dostum Dost1. Sayın Dostlar. Bilgilendirin bizi.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (5. January 2019 Saat 09:34 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. June 2012, 09:16 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Galipyetkin Kardeşim!

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın dostum Dost1.

Lügatsal-ansiklopedik bilgiler için teşekkürler.

Şimdi:

''Denizin dilde-konuşulan lisanda, hem de Arapça'da, olmaması düşünülemez ve insanların bu kelimeyi bilmesi kadar da normal bir şey de olamaz. Anlatımımda geçen ''deniz'' ile deniz kelimesini değil, denizin kendisini-su kitlesini ifadeye çalıştım.
Değerli Kardeşim!
Lügatsal-ansiklopedik bilgi yi aşağıda belirttiğiniz soru üzerine vermiştim.

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

“Bir yerde okudum. Diyor ki:

''Hayatı boyunca yaşadığı vahanın dışına çıkmamış bir Arap köleye, cariyeye ve hayatında hiç deniz görmemiş Peygamber'e, hiç görmedikleri Elbahr'i yani denizi Allah'ın Kur'an ayeti olarak indirmesi ne anlam ifade ediyor ve hiç karşılaşılmamış bu unsur bu Arab'a Peygamber tarafından nasıl izah edilmiştir? Hiç hür yaşamamış bir köleye hürriyeti anlatamazsınız.

Bu adamların hayatında çölden başka bir şey yok. Gördükleri su, zemzem, vahadaki ve kuyulardaki su.

Bu adama 55/19'u nasıl izah edeceksiniz?

Hayatında deniz görmemiş çölün ortasındaki adama denizi, hem de suyu birbirine karışmayan 2 adet denizin varlığını anlatıyorsun. Adam Peygamber'e

''Bana ne Yav! Varsa var.''

demez mi?

Hiç deniz görmemiş ve görmeyecek adamın hayatının neresinde deniz?.. Ya da bu ayetler bu kişinin hayatında HAYAT KİTABI olarak nasıl yer alacak?

Biri bana bunu izah edebilir mi?

Yoksa; deniz başka bir anlamda mı kullanılmış?”
Değerli Kardeşim! Her dilin edebiyatında söze,anlama ve sese dayalı anlatım sanatları vardır ki bunlar:
A) Mecaza Dayalı Söz Sanatları
Mecaz (Değişmece), Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması, Düz Değişmece)
Teşbih (Benzetme), İstiare (Eğretileme / Deyim Aktarmaları),
Teşhis (Kişileştirme), İntak (Konuşturma), Kinaye (Değinmece),
Tariz (Dokundurma, İğneleme)
B) Anlama Dayalı Söz Sanatları
Hüsn-i Talil (Güzel neden bulma), Tecâhül-i Ârif (Bilip de bilmezlikten gelme),
Tenasüp (Uygunluk), Leff ü Neşr, Mübalağa (Abartma),
Tezat (Karşıtlık), Tekrir (Yineleme), Telmih (Hatırlatma), Tevriye,
İstifham (Soru sorma), İrsâl-i Mesel, Rücû, Terdîd, İktibas, Îham.
Şeklinde özetlenebilir.

Kur’an’ın indirildiği toplumun dilinin Arapça olması dolayısıyla, o toplumun Kur’an’ı anlayıp akledebilmesi için Arapça indirildiği birçok ayette vurgulanmıştır. Kur’an Arabiyyendir ve Arap dilinin bütün anlatım sanatlarını en üst seviyede kullanır.

(Nahl/103)”Ve kesinlikle Biz, onların “kesinlikle ona bir beşer öğretiyor” deyişlerini biliyoruz. Kastettikleri o kişinin dili yabancıdır. Bu [Kur’an] ise, apaçık Arapça bir lisandır. “

(Fussılet/44)”Ve eğer biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık, elbette “Ayetleri detaylandırılmalı değil miydi? İster yabancı dilde ister Arapça!” diyeceklerdi. De ki: “O, iman edenler için bir kılavuz ve bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur’an onlar üzerine bir körlüktür. Onlara çok uzak bir mekandan seslenilmektedir.”

(Zühruf/2, 3)”Apaçık kitaba ant olsun ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir Kur`an [okuma] yaptık. “

(Şuara/193-195)”Onunla [apaçık kitapla], uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine Emin Ruh [Güvenilir Can, sağlam bilgi] indi.”

(Ra’d/37)”Ve Biz böylece onu [Kur’an’ı] Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Ve eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur. “

(Ahkaf/12) ” Ve bundan [Kur`an`dan] önce bir rehber ve rahmet olarak Musa`nın kitabı vardı. Ve bu [Kur`an] ise zulmeden kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine tasdik eden bir kitaptır. “

(Ta Ha/113) ”Ve işte böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Onda tehditlerden tekrar tekrar açıklama yaptık. Belki takva sahibi olurlar yahut onlara yeni bir öğüt oluşturur.”

(Zümer/27, 28) ”Ve ant olsun ki Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye pürüzsüz Arapça bir kur`an [okuma] olarak; takvalı davransınlar diye bu Kur`an`da insanlar için her türlüsünden örnek verdik.”

(Fussılet/3) “Bu, Arapça bir Kur`an [okuma] olarak, bilen bir kavim için ayetleri detaylandırılmış bir kitaptır. “

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Bu adama 55/19'u nasıl izah edeceksiniz?

Hayatında deniz görmemiş çölün ortasındaki adama denizi, hem de suyu birbirine karışmayan 2 adet denizin varlığını anlatıyorsun. Adam Peygamber'e

''Bana ne Yav! Varsa var.''

demez mi?

Hiç deniz görmemiş ve görmeyecek adamın hayatının neresinde deniz?.. Ya da bu ayetler bu kişinin hayatında HAYAT KİTABI olarak nasıl yer alacak?

Biri bana bunu izah edebilir mi?

Yoksa; deniz başka bir anlamda mı kullanılmış?”
Değerli Kardeşim! Kur’an evrenseldir. Zamanla bağlı olan değil kıyamete kadar geçerli olandır. Din kemale erdirilmiş ve din olarak da islamdan razı olunmuştur.
(Maide 3:” …Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak da İslâm'a razı oldum…” )

Değerli Kardeşim! Allah’a haşyet ile kul olmak isteyen kişinin kendisine tebliğ edilen Allah’ın vahyi karşısında: ''Bana ne Yav! Varsa var.'' Demez. Anlamaya çalışır. Aklına takılan için Allahın vahyettikleri üzerinde tefekkür, tedebbür, tezekkür ederek aklını işletir. Aklını işletmediğinde “ricse” bulaşacağını bilir.

Sözkonusu ettiğiniz ayete grubu içerisinde bakacak olursak:
19. İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverdi.
20. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.
21. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?
22. İkisinden inci ve mercan çıkar.
23. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?
24. Denizde koca dağlar gibi yükseltilen gemiler de O'nundur.
25. Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin [eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin] hangisini yalanlıyorsunuz?

Bu Âyetlerde “denizdeki” nimetlere ve bu nimetleri oluşturan güç ve programına dikkat çekilmiştir. İki “deniz” birbirine kavuşmak üzere salıverilmiş, ikisinden de inci ve mercan çıkıyor. Bu iki denizin arasında bir engel var; birinin özelliği [yaşayan hayvanları ve bitki örtüsü] diğerine geçmiyor.
Benzer husus Furgân Sûresinde de konu edilmişti.
(Furgân: 53–54) Ve O, iki denizi salıverendir; şu su tatlı ve susuzluğu giderici, şu da tuzlu ve acıdır. Ve O, aralarına bir berzah [engel] ve yasak kılandır. Ve O, sudan, bir beşer yaratıp sonra ona bir nesep ve sıhriyet kılandır. Ve senin Rabbin her şeye güç yetirendir.
Bu Âyetlerde de doğadaki yasalardan birine dikkat çekilmektedir. Buna göre, acı ve tatlı sular aralarına konan bir engel ile birbirine karışmamaktadır. Allah'ın bu yasası başka Âyetlerde de bildirilmiştir:
(Neml: 61) Ya da, yeryüzünü barınak kılan, aralarında nehirler kılan, onun için sabit dağlar kılan ve iki deniz arasına engel kılan mı (daha hayırlı)? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Bilakis onların çoğu bilmiyorlar.
(Rahmân: 19–21) İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverdi. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar. Şimdi siz ikiniz Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız?
Bu yasa; denizlerdeki, göllerdeki ve bataklıklardaki suların o su kütlesinde bulunan minerallerden arınarak buharlaşmasını, buharlaşan suyun ise yeryüzüne tatlı su olarak içmeye ve tarıma elverişli özellikte düşmesini ve yeraltı sularının oluşmasını sağlamakta, ayrıca da okyanusların içinde var olan değişik akıntıları izah etmektedir.

Değerli Kardeşim! Bildiğiniz üzere Kur’an’da Ali imran 7 ve Zümer 23 de ayetlerin muhkem, müteşabih ve bunların tevilinden/önceliklenmesinden sözedilir. Bu ayetlerde geçen “deniz” ve “ engel” sözcükleri müteşabih olarak farklı tevillerde/önceliklemelerde bulunulabilir. Bu tevil/önceliklemeler ulul elbâb./ ilimde uzman olanlarca ilimlerince yapılır.



Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gazetelerde, her sene Anadolu'nun çeşitli yörelerinden bir sebepten İstanbul'a getirilen gençlerin içlerinden o güne kadar deniz görmemişlerin denizi görünce ''şaşa'' kaldıklarını, ve hatta İstanbul varoşlarında yaşayıp da, değil denizi görmek, yaşadığı beldelerinden dahi ayrılmamış yaşlıların bululunduğunu okuyoruz. Yıl: M.S. 2012.
Hayatının hiçbir safhasında yer almamış ve almayacak bu deniz, bu çöl insanına, tabiatta ve bazı kıyı insanlarının hayatında yer almış bu gerçeğin anlatılmasının nedeni ne olabilir? ''Aman! bunlar bu bilgiden eksik kalmasın'' diye mi? Bu anlatılan ona ne katacak?, Ne anlam ifade edecek?

Neden çölden değil de denizden anlatılmış o çöl adamına? Hem de birbirine karışmayan iki su kitlesi. Deniz kelimesini bilmek ''denizi'' bilmeye yetmez ki!

Gerçekçi olursak, o çöl insanının yerinde ben olsam, Peygamber'in o anlatısını kös kös dinler ve ''Peygamber anlattığına göre vardır bir hikmeti'' der ama içimden de '' Ey Peygamber bana ne ya, dünyanın bilmem neresindeki Allah'ın denizlerinden; birbirlerine karışsa ne oluuur, karışmasa ne oluuur'' derim.

Acaba başka bir mânâ mı yüklenmiş diye de düşünürüm. Yoksa Allah'ı Allah diye bilen adama, birbirine karişmayan iki deniz ile bir ''mucize'', bu mucize ile (bazılarının anladığının aksine) Allah kendi varliğını kanıtlamaya çalışmadığını da biliyorum.

Değerli Kardeşim! Din bir yaşam biçimidir. Dinin adı olan İslam “uzak tutma; korkudan, kuşkudan, beladan, huzursuzluktan, mutsuzluktan, kavgadan savaştan, ağrıdan, sızıdan, maddî ve manevî sıkıntılardan, zayıflıktan çürüklükten… tüm olumsuzluklardan uzak olma” anlamındaki “SİLM” kökünden türemiş olan İSLAM dır ki, bu dine giren kendini müslim/sağlamlaştıran olarak görür ve kendisini sağlama alır. Bunu yapabilmesi için de İSLAM DİNİNİ tanıması ve yaşamına geçirmesi gerekir. İslam Dininin bağlısının dediğiniz gibi olması düşünülemez.

Dediğiniz türden kardeşlerimiz için söylenmiş bir ayet vardır.
Hucurat;14 "Bedevî Araplar, "İnandık/güvendik!" dediler. De ki: "Siz inanmadınız/güvenmediniz, ama 'eslemnâ' [sağlamlaştırdık; kendimizi sağlama aldık] deyin; iman/güven henüz kalplerinize girmedi. Ve eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi size eksiltmez." Gerçekten Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir!"

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Deniz tarifinde demişsiniz ki. ''çok bilgili adam''. Allame olsa bana ne, o Arab'a ne?
Tam olarak böyle demedim. Deniz için söylediğim: Arap dilinde “ البحرBahr” sözcüğü “genişlik ve açık yüzlülük” demektir. Denize “bahr” denmesi genişliğinden, enginliğinden dolayıdır. “Bahr” sözcüğü aynı zamanda “çok bilgili kişi” demektir. (Lisanü’l Arab, c.1 , s. 332-335) Mecaz olarak ise “çok bilgili, saygın kişi” demektir. (Tacü’l Arus; c. 6 , s. 51) Bilindiği gibi, Türkçemizde de çok bilgili insanlar için “derya gibi adam” deyimi kullanılmaktadır. Şeklindeki özet bilgidir.

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İki deniz birleşmiyormuş; bana ne?...; O'na ne...? Kur'an ne bir mucizeler kitabı, ne de fizik-kimya-biyoloji kitabı.

Bu ayetlarde ne anlatılıyor?.....

Deniz ne?....

''Birbirine karışmayan iki deniz'', iki ayrı-birbirine zıt fikir mi?...Düşünce-felsefe mi?... Ekonomik ve sosyal yaşam mı?... Ne?....

Okuyoruz o ayetleri ve jeoloji ve deniz mühendisi kesilip ''Bak gördün mü? Cebelitarık boğazında bulunan set biri tuzlu diğeri daha az tuzlu iki suyun birleşmesini önlüyor'' diye ahkâm kesiyor, bir de Jean Jack Cousteau'yu şahit gösteriyoruz Sanki birleşseler kıyamet kopacak? Hayır; iman eksikliğinden dolayı Allah'ın varlığını kanıtlamaya çalışmaktan başka bir şey değil.

Sayın dostum Dost1. Uslubum belki ters gelebilir. Alınmayın lütfen. Maksadımı anlıyor olmalısınız.
Değerli Kardeşim! Rabbimiz, Kur’an’ın insanı rüşde erdireceğinden ve karanlıklardan aydınlığa çıkaracağından sözeder.
Cin 1-2: De ki: Bana vahyedildi ki şüphesiz cinnden bir grup Kur’ân dinleyip de demişlerdir ki: "Şüphesiz biz, rüşde kılavuzluk eden hayret verici bir Kur’ân dinledik. Bundan dolayı, biz ona iman ettik ve Rabbimize hiçbir şeyi asla ortak koşmayacağız.
Bakara 257: Allah, inananların velîsidir [yakın kimsesidir]; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfretmiş kimseler de; onların velîleri tâğûttur ki, kendilerini Nûrdan karanlıklara çıkarır. Bunlar, cehennem ashâbıdır. Onlar orada sürekli kalıcıdırlar.
Allah sizden razı olsun. Neden alınayım ki, siz Allah’ın istediği gibi sorgulamalarda bulunarak Rüşde ermek ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak istiyorsunuz. Önemli olan sorgulayabilmektir yargılayabilmek değil. MaaşaAllah siz de bunu çok güzel yapıyorsunuz.

Değerli Kardeşim!
Deniz” sözcüğü: Mecaza Dayalı Söz Sanatlarından;
Mecaz (Değişmece), Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması, Düz Değişmece)
Teşbih (Benzetme), İstiare (Eğretileme / Deyim Aktarmaları),
Teşhis (Kişileştirme), İntak (Konuşturma), Kinaye (Değinmece),
Tariz (Dokundurma, İğneleme) ile Anlama Dayalı Söz Sanatlarından;
Hüsn-i Talil (Güzel neden bulma), Tecâhül-i Ârif (Bilip de bilmezlikten gelme),
Tenasüp (Uygunluk), Leff ü Neşr, Mübalağa (Abartma),
Tezat (Karşıtlık), Tekrir (Yineleme), Telmih (Hatırlatma), Tevriye,
İstifham (Soru sorma), İrsâl-i Mesel, Rücû, Terdîd, İktibas, Îham.
Biri kullanılarak tevil/öncelikleme yoluna gidilebilir.
Lütfen deneyiniz.

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Gene bir açıklama lütfen:

Yusuf Peygamber küçükken Mısır'a mı satılmış ve Musa Peygamber Mısır'da mı doğmuş?
Bebek Musa'nın sepeti Nil Nehri'ne mi salınmış?

Mısri Mısır mı?

Mısır, Nil , Kızıldeniz.... Bunlar Kur'an'da yazıyor mu? Yazmıyorsa meallerde ne işleri var?

Kelimeler üzerinde yapılan analiz ve diyalektik araştırmalarda ''Nil''in yarılıp kapanması değil de, baraj patlatılması olduğu meydana çıktığına ve ancak 20. asırda Nil üzerinde zar zor Assuan Barajı kurulduğuna göre, eğer Mısır'da yaşadıysa, Musa Peygamber Nil üzerinde kimse fark etmeden bir baraj mı kurmuştur?

Sayın dostum Dost1. Sayın Dostlar. Bilgilendirin bizi.

Saygılarımla
Galip Yetkin.
Değerli Kardeşim! Rabbimiz Yusuf :3 de:Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle Biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki sen bundan önce kesinlikle gafillerden[duyarsız olanlardan, bilgisizlerden] idin.”
Yûsuf 111 de de: “ Âyette deAndolsun ki, onların [Yûsuf'un, babasının, kardeşlerinin] kıssalarında kavrama yeteneği olanlar için bir ibret vardır" Diye buyurmaktadır. Kıssaların en güzeli olan ve bizim için ibretler olan Yusuf suresini bütünüyle okumak gerek.

Değerli Kardeşim! Kur’an’da “ Mısır” geçer ancak “Nil ve Kızıldeniz” geçmez. Eldeki Kitab-ı mukaddeslerde bazı yerlerde “deniz, bazı yerlerde, Kızıldeniz bazı yerlerde de “kamış denizi olarak çevrilmiştir. Bu nedenle de meallerde rivayet bağlamlı çeviriler yapılmıştır.
Musa’nın ailesinin ve Firavun’un yaşadığı yerler dikkate alındığında Musa pasajlarında geçen “Bahr ve Yemm” kelimelerini “bol su, nehir” olarak çevrilmesi gerekmektedir. Musa hangi suya bırakıldıysa Firavun’un da, kesinlikle Musa’nın bebek iken bırakıldığı suda boğulduğu, anlaşılır.

Aşağıdaki ayetleri okuduğumuzda Yusuf’un nereye verildiğini Ve Musa’nın nerede yaşadığı ile ilgili bilgiler verir.

Yunus/10:87” Ve evhayna ilâ mûsâ ve ehîhi en tebevveâ ligavmikumâ bimısra buyûten vec'alû buyûtekum gıbletev ve egîmus salâh, ve beşşiril mu'minîn”
Ve Biz Mûsâ ile kardeşine "Kavminiz için Mısır'da bir takım evler hazırlayın ve evlerinizi kıble kılın ve salâtı ikame edin ve müminlere müjde verin!" diye vahyettik.
Yusuf 12:21 Ve gâlellezişterâhu mim mısra limraetihî ekrimî mesvâhu asâ ey yenfeanâ ev nettehızehû veledâ, ve kezâlike mekkennâ liyûsufe fil ard, ve linuallimehû min teé'vîlil ehâdîs, vallâhu ğâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseran nâsi lâ yağlemûn.
Ve onu satın alan Mısırlı kişi, karısına: "Bunun yerini şerefli tut. Bize faydalı olabilir, ya da onu evlat ediniriz" dedi. Ve Biz Yûsuf'u böylece yeryüzünde yerleştirdik. Ona olayların te'vîlini de öğrettik. Ve Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yusuf12:99, Felemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve gâledhulû misra in şâallâhu âminîn.
Ne zaman ki onlar Yûsuf'un yanına girdiler, işte o zaman Yûsuf anasını ve babasını kucakladı [bağrına bastı], yanına aldı ve "Allah'ın dilemesiyle güven içinde Mısır'a girin!" dedi.
Zuhruf 43:51 Ve nâdâ fir'avnu fî gavmihî gâle yâ gavmi eleyse lî mulku mısra ve hâzihil enhâru tecrî min tahtî, efelâ tubsırûn.
Ve Firavun, kavminin içinde seslendi: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hala görmüyor musunuz?

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Miralay (15. June 2012)
Alt 9. June 2012, 12:06 PM   #7
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

İki deniz kullanımları ve manasına farklı bir bakış açısı
Önce Kehf 60:
1. ve iz kâle : ve demişti
2. mûsâ : Musa
3. li fetâ-hu : gence, genç arkadaşına
4. lâ ebrehu : ayrılmayacağım, devam edeceğim
5. hattâ : hatta
6. ebluga : erişeceğim, ulaşacağım
7. mecmea : cem olduğu yer, birleştiği yer
8. el bahreyni : iki deniz
9. ev : veya
10. emdıye : geçip gideceğim
11. hukuben : seneler, senelerce, uzun zaman
Musa bir şekilde 2 denizden haberdar, biliyor, ama birleştikleri yere/kaynağına ulaşmak istiyor, bunun için senelerce uğraşmaya hazır.
Sonra Neml 61:
1. em : yoksa, veya
2. men : kim, kimse
3. ceale : kıldı, yaptı, yarattı
4. el arda : arz
5. karâren : karar yeri
6. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
7. hılâle-hâ : onun ara(lar)ında
8. enhâren : nehirler
9. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
10. lehâ : onun, onun için
11. revâsiye : (sabit) dağlar
12. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
13. beyne : arasında
14. el bahreyni : iki deniz
15. hâcizen : perde, engel
16. e : mı
17. ilâhun : bir ilâh
18. meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
19. bel : hayır
20. ekseru-hum : onların çoğu
21. lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
Yeryüzünde sadece arasında bir berzah olan 2 deniz mi var? Hayır. Peki o zaman ne anlatlmak isteniyor? Ayetin sonu birçoğunun bilmediği ile sonlanıyor ama bilinen birşey varki yeryüzünde tuzlulukoranları farklı çok ama çok deniz var.
Ve Rahman 19:
1. merece : akıttı
2. el bahreyni : iki deniz
3. yeltekıyâni : ikisi karşılaşacak, birbirine kavuşacak
Aralarında berzah olan 2 deniz, bu ikisi birbirine kavuşacak, zaten Musada birleştiği/cem olduğu/kavuştuğu yeri arıyor. Bir nebi için ne kadarda önemli 2 denizin birleştiği yere gitmek. Birleşirse birleşsin ne olacak ki? Musa bu 2 denizi bulsa ne olacak ki? Birleştiği yeri bulsa ne olacak? Musa kaptan Custou değil ki? Musa neyi arıyor?
Ve Furkan 53:
1. ve huve : ve o
2. ellezî : o ki
3. merace : serbest bıraktı
4. el bahreyni : iki deniz
5. hâzâ : bu
6. azbun : lezzetli
7. furâtun : tatlı
8. ve hâzâ : ve bu
9. milhun : tuzlu
10. ucâcun : acı
11. ve ceale : ve kıldı, yaptı
12. beyne-humâ : ikisinin arası
13. berzehan : berzah, engel
14. ve hıcran : ve engelleyerek, mani olarak
15. mahcûren : engellenen, mani olunan
Aralarında berzah olan 2 deniz, bu ikisi birbirine kavuşacak, zaten Musada birleştiği/cem olduğu/kavuştuğu yeri arıyor ve bu denizlerin biri tatlı, biri acı.
Aranızda yeryüzünde böyle 2 deniz bilen var mı? Anlatılmak istenen ne?
Ve Furkan 54:
1. ve huve : ve o
2. ellezî : o ki
3. halaka : yaratan
4. min el mâi : sudan
5. beşeren : beşer, insan
6. fe : böylece
7. ceale-hu : onu kıldı, yaptı
8. neseben : neseb, akrabalık, soy bağı
9. ve sıhran : ve sıhriyyet, (birbirine) karışma, hısımlık
10. ve kâne : ve oldu
11. rabbu-ke : senin Rabbin
12. kadîren : kaadir, herşeye gücü yeten
Sudan insan yaratılmış. İlginç geldi bana. Hem de Furkan 53 ün tamda devamında verilmesi gerçekten ilginç.
Denizler aslında neydi? Su.
İnsan biri acı, biri tatlı, aralarında berzah engel olan ve birbirine karışmayan ama tek kaynaktan çıkan ve birleştikleri yeri kaynağını Musanın aradığı 2 su ile mi oluştu?
Tekrar Neml 61:
1. em : yoksa, veya
2. men : kim, kimse
3. ceale : kıldı, yaptı, yarattı
4. el arda : arz
5. karâren : karar yeri
6. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
7. hılâle-hâ : onun ara(lar)ında
8. enhâren : nehirler
9. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
10. lehâ : onun, onun için
11. revâsiye : (sabit) dağlar
12. ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
13. beyne : arasında
14. el bahreyni : iki deniz
15. hâcizen : perde, engel
16. e : mı
17. ilâhun : bir ilâh
18. meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
19. bel : hayır
20. ekseru-hum : onların çoğu
21. lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
Musa neyi arıyordu? Bu sorunun yanıtını bulan arz ın, nehirlerin, altından 4 nehrin aktığı cennetin, dağların, 2 denizin ve 2 denizin cem olduğu yerin anlamını bulur. Musanın aradığı şey, İbrahimin ve diğer nebilerin hepsinin bir hanif olarak aradığı şeydir.

Hakk kendinden ruhu vermiştir yaratımında mevcud
Ayrıca Ondan emanet şu üstündeki vücud
İbrahim gibi sende "batanları sevmem" de
Hiç batmayanı bulda sen O'na et sücud.

Konu ates demir tarafından (9. June 2012 Saat 07:54 PM ) değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (15. June 2012)
Alt 15. June 2012, 11:22 AM   #8
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Arşı taşır dört melek, cenneti dört ırmak.
Allah ne güzel yaratmış ağız, burun, göz, kulak.
  Alıntı ile Cevapla
Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (15. June 2012), Miralay (15. June 2012)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
rahman, suresi19


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:44 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam