![]() |
![]() |
#211 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Bu örneklerin "cuk" oturması ve rahatsızlık uyandırması bir gelişmenin alameti ...
Rabbim soğana benzetilmekten münezzehdir. Soğana benzetenlere ve soğan muamelesi yaptıklarına inanmayanlara da bu bir örnektir. |
![]() |
![]() |
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (26. September 2012) |
![]() |
#212 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Anlaşılan benim yorumum fers için tatminkar olamadı...(raven)
57 Şüphesiz Allah'a ve Elçisi'ne eziyet verenler; Allah onları dünyada ve âhirette dışlamıştır. Ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. 58 Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara yapmadıkları bir şey sebebiyle eziyet eden kimseler de kesinlikle, artık bir iftira ve apaçık bir vebal yüklenmişlerdir." 57,58 innelleziine yu zuunallaahe ve resuulehu.../ velleziine yu zuunel mu miniine vel mu minaati bi gayri mektesebuu.../ bu ifadelerin anlamı nedir hocam, ayetleri siz alıntıladınız... Allah nasıl incitilir, dellenir/kızar kin güder, incinir, sevinir, mutlu olur, üzülür... bunlar arz ın mahluklarına ait özellikler, acziyetten gelir......(Fers) olmadım sayın raven... Peygamber insanlara sadece kendisine inen ayetleri okuyarak mı insanları müslüman olmaya ikna etti?Kendisine inen ayetleri insanlara okuduktan sonra hadi bana eyvallah diyip koyun gütmeye mi gidiyordu.Bizler burada kuranı okuyup hepimiz farklı yorumlar yaparken Allah ın peygamberi KURAN konusunu hiç mi insanlarla kritik etmedi.Hiç mi ayetleri insanlara yorumlamadı anlatmadı...(raven) salat ile ikna etti... salat nedir, uzun muhabbet... Yine ikinci sorum peygamber nasıl ibadet ederdi?...(raven) yoksa insanları ibadetle mi ikna etti... günlük beş vakit rükudan, secdeden sonraki hutbelerde mi, cuma hutbesinde namazdan sonra mı ikna etti... ramazanda aç kalarak "alın görün açlık nedir anlayın, şimdide yoksullara zekat! vermeyecek misiniz" mi dedi... |
![]() |
![]() |
Fers Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (26. September 2012) |
![]() |
#213 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Açıklamanız için teşekkür ederim sizinle aynı paralel de düşünüyorum.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#214 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Sorularıma verdiğiniz cevapların tatmin derecesine gelirsek doğrusu hayal kırıklığına uğradım. Günlük beş vakit rukudan....(fers) Namazda oruçta gökten zembille indi demi.Araplar durduk yere element uydurdular.Söylediğiniz şeyleri pratik hayat ve tarihin akışına göre değerlendirsek bile yine yanılgınız ortaya çıkıyor. salat ile ikna etti.. salat nedir uzun muhabbet(fers) evet uzun uzun muhabbet ettiler .Ama bu muhabbetin ne olduğunu yazmamışsınız.Arap yarımadasının gayri safi milli hasılası konusunda muhabbet etmediler ya. İşte biz bu yapılan muhabbetlere hadis diyoruz hocam.Peygamberimizin Allah tan aldığı emirleri en güzel şekilde anlatmasına eyleme dökmesine. İşte bu yüzdendirki namazıda ,orucuda,zekatıda dinin gereği Allah ın emri olarak görüyoruz. Uçuk, abuk subuk hatta sapıkça peygambere atfedilen hadisleri hepimiz görüp okuyoruz.Onların zaten Peygambere ait olmadığını saftorik elmer bile anlar.Bizim kriterimiz ise kurana ters düşmemesi akla ve mantığa, hatta bilime aykırı olmamasıdır.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem Konu raven tarafından (25. September 2012 Saat 09:35 AM ) değiştirilmiştir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#215 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 92
Tesekkür: 5
17 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
allah severmi 1. fe âtâ-humu allâhu : böylece Allah onlara verdi 2. sevâbe ed dunyâ : dünya sevabı 3. ve husne : ve güzel, en güzel 4. sevâbi el âhireti : ahiret sevabı 5. ve allâhu yuhibbu : ve Allah sever 6. el muhsinîne : muhsinler allah öfkelenirmi hiddetlenirmi 1. kul : de, söyle 2. hel unebbiu-kum : size haber vereyim mi 3. bi şerrin min zâlike : bundan daha kötüsünü 4. mesûbeten : kesinleşmiş bir ceza 5. inde allâhi : Allâh'ın (cc.) katında 6. men leane-hu allâhu : Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse 7. ve gadıbe aleyhi : ve ona gazap, öfke duydu 8. ve ceale min-hum(u) : ve onlardan kıldı, yaptı 9. el kıradete : maymunlar 10. ve el hanâzîre : ve domuzlar 11. ve abede : ve kul oldu (kul yaptı) 12. et tâgûte : tâgut (şeytan ve avânesi) 13. ulâike : işte onlar 14. şerrun mekânen : en şerli, en kötü olan mekan, yer 15. ve edallu : ve en çok sapanlar 16. an : ...'den 17. sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş (Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yol azap edermi yakarmı (daha öncesi birisi allah'ın yakmasını cızbız diye alay'a almıştı) 1. inne : muhakkak 2. ellezîne : onlar, olanlar 3. keferû : inkâr ettiler 4. bi âyâti-nâ : âyetlerimizi 5. sevfe : yakında, ileride 6. nuslî-him : onları yaslayacağız, atacağız 7. nâran : ateş 8. kullemâ : her defasında 9. nadicet : yandı, kavruldu 10. culûdu-hum : onların derileri 11. beddelnâ-hum : onları değiştirdik 12. culûden : deriler 13. gayre-hâ : ondan başkası, başka 14. li yezûkû : tatmaları için 15. el azâbe : azabı 16. inne : muhakkak 17. allâhe : Allah 18. kâne : oldu, idi, ...dır 19. azîzen : aziz, üstün 20. hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi allah'u teala kendi özelliklerinin bazılarını azar azar olmak üzere insanlara vermiştir bunların arasında görmek işitmek sevmek konuşmak cezalandırmak mükafat vermek bazılarıdır bizim gördüğümüz şeyler sınırlıdır allah herşeyi görür bizim işittiğimiz şeyler sınırlıdır allah herşeyi işitir bizim vereceğimiz ceza ve mükafatta sınırlıdır ancak allahın hiçbir özelliğinde sınır yoktur yani bizim yapmamız gereken insanda bulunan bir özelliğin allah'tada bulunmasını allah'ın aciziyeti olarak görmek değil bizde olan bu sınırlı özelliğin onda sınırsız olduğunu düşünerek onun yüceliğini büyüklüğünü düşünmek ve ona o saygı ile iman ve ibadet etmektir allah'ın sevgisini gazabını görmesini sınırsız olarak değilde aciziyet olarak düşünürsen kuran'ıda yanlış algılarsın allah'ıda |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#216 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Cehennem, insanın hayal gücünün alamayacağı kadar büyük acıların yaşanacağı bir yerdir. Cehennem Allah'ın"Kahhar","Cebbar" sıfatlarının en şiddetli tecelli ettiği ve dünyadaki hiçbir azapla kıyaslanamayacak azaplarla dolu, korkunç bir ortamdır.
Parmağının ucu yanınca bile canı çok acıyan aciz bir insanın rahat ve umursuz bir şekilde böyle bir azabı göze aldığını söylemesi, düşünmediğinin açık bir göstergesidir. Allah'ın azabını hafife alan, rahatlıkla karşılayan bir kimse gerçekte Allah'ın kadrini gereği gibi takdir edemeyen, bir insandır. Durum böyle iken kimler bu inancı hangi isim adı altında insanlara anlatarak onları Allah adına yalan uydurup peygamberide bu uydurmalarına aracı yaparak böyle bir inanca girişmişlerdir. Oysa peygamberin kesinlikle Allah'ın söylemediği bir sözü söylemeyceği kesindir. Cehennem gayp haberlerindendir ve gaybı kimse bilemez. Cennet ve cehennem örneklemeli anlatımlar ve benzeşme ile anlatılmaktadır. Yani örnektir. Ne nebi görmüştür nede bir beşer. Ama hadisler ile ayetleri örtenler bu konuda çok yanılmaktadırlar. Allah cızbız yapan bir mangalcı da değildir. Erdemlilere söz verilen cennetin örneği şudur: Altından ırmaklar akar, yemişi de süreklidir gölgesi de. Bu, erdemlilerin sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
#217 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleykum! Değerli Raven Kardeşim!
Alıntı:
Nisa 65.Ayetin tamamı: "Fela ve Rabbike la yu'minune hatta yühakkimuke fiyma şecera beynehüm sümme la yecidu fiy enfüsihim haracen mimma kadayte ve yüsellimu tesliyma." Lütfen! Koyu yazılanlara bakar mısınız? “Artık, hayır! Rabbine andolsun ki onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadıkça ve tam bir güvenlikle güvenlik sağlamadıkça iman etmiş olamazlar.” Sözcükler, içerisinde bulunduğu cümledeki sözcüklerle birlikte anlam kazanırlar. Arapçada noktalı dad harfi ile yazılan gerçekleştirme yargılama vb anlamlardaki “kaday/kazay/ ” ile engel olmak anlamındaki “hükm” aynı değil. Âyette bir durum saptaması yapılıyor. Bu saptama: Çekişen kişiler, kendilerine hakem/engel olacak kişi-yuhakkimu- seçtiklerinin gerçekleştireceği yargıya vereceği hükme-kadaytü- sıkıntı duymadan içten bir şekilde tam bir güvenle güven duymadıkça iman etmiş –güvenmiş- olamayacakları ile ilgili bir açıklamadır. Ayetin bütününe bakıldığında bu rahatça görülmektedir. Ancak cümle içerisinden; özne, tümleç yüklem yapısını bozacak şekilde alıntı yapılır ve başka cümlelerdeki benzer alıntılarla karşılaştırılırsa okuyucuda "çeviri sıkıntısı var mı?" şeklinde düşüncelere sürükler. Şimdi de Yusuf 67. âyete bakalım inşaAllah. "Ve kale ya beniyye la tedhulu min babin vahıdin vedhulu min ebvabin müteferrikatin, ve ma uğniy anküm minAllahi min şey'in, inil hükmü illâ Lillah* aleyhi tevekkeltü, ve aleyhi fel yetevekkelil mütevekkilun" “Ve dedi ki: “Ey yavrularım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben, Allah'tan hiçbir şeyi sizden gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben, sadece O'na sonucu bıraktım. Artık sonucu bırakanlar da sadece O'na sonucu bırakmalıdırlar.” Buradaki “حكم “hukm” sözcüğü; “engel olmak” anlamına gelmektedir. Araplar bu sözcüğü “insan veya hayvana mani olmak, onu kontrol altına almak” anlamında kullanmışlardır. (İbn-i Menzur Lisan ül Arab 2. cilt, s: 539-543, “Hukm” maddesi) حكمHukm” mastarının tüm türevleri bu anlam ile uyumludur ve Sarf ilmi kurallarına göre yüzlerce hatta binlerce sözcük türetilebilir: hâkim; zulüme ve fesada engel olan kişi, mahkeme; zulüme ve fesada engel olunan yer, ihkam; zulüme ve fesada engel oldurma, muhkem; zulüme ve fesada engel edilmiş şey, anlamında kullanılmıştır. İnil hükmü illâ Lillah/Hüküm sadece Allah’ındır” yerine “olayları kontrol eden engelleyen sadece Allah’tır” şeklinde de meallendirilibilirdi. Ancak “inil hükmü illâ Lillah” müslümanlar arasında sıkça kullanıldığından bu şekilde meallendirilmiştir. Ayetin içerisinde bulunduğu pasaja bakacak olursak inil hükmü illâ Lillah nedir daha güzel anlaşılır. “63Böylece, babalarına döndükleri vakit, “Ey babamız! Bizden tahıl men edildi; bize zahire verilmeyecek. Onun için bu kere kardeşimizi bizimle gönder ki, tahıl alabilelim. Ve biz onu kesinlikle koruyacağız” dediler. 64Babaları dedi ki: “Ben onu size emanet eder miyim? Bundan önce kardeşini; Yûsuf'u emanet ettiğimde olan gibi olması başka! İşte Allah en hayırlı koruyandır. Ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.” 65Ve yüklerini açtıkları zaman sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte, sermayelerimiz bize iade edilmiş. Bununla ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üstelik bir deve yükü daha fazla zahire alırız. Bu aldığımız, çok kolay/pek az bir tahıldır.” 66Babaları dedi ki: “Etrafınız kuşatılmadıkça/hepiniz çaresiz kalmadıkça, onu bana kesinlikle getireceğinize dair Allah'tan bir üstlenme vermedikçe, onu kesinlikle sizin ile birlikte göndermem.” Onlar, babalarına teminatlarını verince, babaları, “Bu söylediklerimize Allah, belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayandır” dedi. 67Ve dedi ki: “Ey yavrularım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben, Allah'tan hiçbir şeyi sizden gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben, sadece O'na sonucu bıraktım. Artık sonucu bırakanlar da sadece O'na sonucu bırakmalıdırlar.” Değerli Raven Kardeşim! Paragraflar, birbiriyle anlam bütünlüğü oluşturacak cümlelerden oluşur.Cümleler içerisinde bulunduğu paragrafa göre anlam kazanırlar. Paragraf içerisinden alınan bir cümle ya da cümle içerisinden alınacak bir parça; özne, tümleç yüklem yapısını bozar. Kur'an okurken dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır bu. Dikkat edilmezse anlam kaymaları olur. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#218 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleykum! Değerli Raven Kardeşim!
Alıntı:
"9 Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de Biz, onların üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Ve Allah, işlemiş olduklarınızı çok iyi görendir. 10 Hani onlar, üst tarafınızdan ve sizden daha aşağıdan size gelmişlerdi. Ve hani gözler kaymıştı, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Ve siz Allah hakkında zan yaptıkça zan yapıyordunuz. 11 İşte burada mü’minler yıpratılmak sûretiyle imtihan edilmiş ve çok şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı. 12 Ve o vakit münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar: “Allah ve Elçisi bize bir aldanıştan başka bir vaat yapmamış” diyorlardı. 13 Ve hani bunlardan bir grup: “Ey Yesrib/Medîne halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün” diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, “Evlerimiz gerçekten savunmasızdır” diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki evleri savunmasız değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı. 14 Eğer onların üzerine, evlerinin her bir bucağından girilseydi, sonra da sosyal yangın çıkarmaları istenilseydi, kesinlikle bunu yerine getirirlerdi. Buna fazla da beklemezlerdi. 15 Ve hiç kuşkusuz onlar, bundan önce, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına Allah'a yeminle ‘kesin söz’ vermişlerdi. Ve Allah'ın ahdi/Allah'a karşı verilen sözler sorumluluk getirir. 16 De ki: “Eğer ölmekten veya öldürmekten kaçıyorsanız, kaçmak hiçbir zaman size yarar sağlamaz. Ve o zaman sadece, çok az bir şey kazandırılırsınız.” 17 De ki: “Eğer Allah, size bir kötülük dilediyse veya size bir rahmet dilediyse, sizi Allah'tan kim korur?” Hem onlar kendilerine Allah'ın astlarından bir yol gösterici, koruyucu yakın bulamazlar, bir yardımcı da. 18,19 Şüphesiz Allah, sizden o engelleyenleri, savsaklayanları ve sizi kıskanarak, kardeşlerine: “Bize gelin!” diyenleri biliyor. Ve onlar, sıkıntıya ancak, pek az geliyorlar. Derken o korku gelince, sen onları, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlarken gördün. Sonra o korku gidince, iyiliğe kıskançlık ederek size keskin keskin diller sıyırdılar. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Ve bu, Allah üzerine çok kolaydır. 20 Onlar, birleşik düşman birliklerini gitmedi sanıyorlardı. Eğer düşman birlikleri gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp sizin haberlerinizden sormayı isterler. Ve eğer onlar içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı. 21 Andolsun ki Allah Elçisi'nde, sizin; Allah'ı ve son günü uman ve Allah'ı çokça anan kimseler için güzel bir örnek vardır. 22 Mü’minler, birleşik düşman birliklerini gördükleri zaman da: “İşte bu, Allah'ın ve Elçisi'nin bize vaat ettiği şeydir. Allah ve Elçisi doğru söyledi” dediler. Bu, onlara sadece iman ve güvenlik sağlamada artış sağladı. 23,24 Mü’minlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a, imanları gereği yapmaları gereken şeylere sadakat gösterdiler. İşte onlardan kimisi adağını gerçekleştiren/ canını veren kimsedir, kimi de bekleyen kimsedir. –Onlar, Allah'ın doğru kimseleri doğrulukları sebebiyle ödüllendireceği, dilerse münâfıklara da azap edeceği veya tevbe nasip edeceği için, özgürce davranıp davranışlarında değişiklik yapmadılar.– Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 25 Ve Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişileri herhangi bir hayra ulaşmadan kinleriyle geri çevirdi. Ve Allah, mü’minlere savaşta kâfi geldi. Ve Allah çok güçlüdür, mutlak üstün olandır. 26,27 Hem de Allah, Kitap Ehlinden kâfirlerle yardımlaşanları kalelerinden indirdi. Ve kalplerine korku saldı: Siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ve Allah, onların arazilerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir yere sizi son sahip yaptı. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir." Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#219 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
![]()
Kırdığım gönüller varsa kendilerinden özür dilerim. Amacım bu değildi.
Burada bulunan, yazan, fikrini paylaşan, kendi doğrusunu ispat etmeye çalışan, Kurana Allaha Resule gönül veren herkese sevgi, saygı ve selamlarımla... Konu ates demir tarafından (25. September 2012 Saat 06:30 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
#220 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Aleyküm selam saygıdeğer dost1
yazdıklarınızı tekrar tekrar okudum.Kafama yatmayan aklımın almadığı hiç bir şey olmadı.Ayetler bu kadarmı güzel açıklanır. çok teşekkür ederim.Yorumumu yazdıktan sonra tekrar okuyup üzerinde düşüneceğim.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
allah, biliyor, çok, rivayetçiler |
|
|