hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 29. September 2012, 11:25 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
halukgta Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
(Haluk bey, sözleriniz Hadis Münkirlerinin sözlerine benziyor. Hadislerin Kur'an'a arzına dâhil tek bir rivayet yoktur. Zaten bu çok absürd bir metod çünkü Kur'an'da meselelerin tamamı yoktur. Kur'an'da meselelerin tamamı yok ise her meseleyi Kur'an'a nasıl arz edeceksiniz?)
Selamun aleyküm,

Sevgili Gümüştabak kardeşim, yazılarınızdaki anlatım ve sadelik için kutluyorum. Ancak, burada yeri gelmişken yukarıya alıntıladığım üzere müslümanlar olarak zamanımızda çok sık düşülen bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum.

Bütün kardeşlerim, çok büyük genelleyebileceğim zamanlarda, "rivayet" ile "hadis" deyimini birbirine karıştırmaktadırlar. Rivayetler için hadis diye bahsetmektedirler.

Hadis, peygamber sözleri olduğundan, zaten peygambere iman gereği duyulunca hemen iman edilmesi gereken sözlerdir. Peygamberimiz zamanında olsak ve kendisinden bizzat işittiğimiz bir söz olsa zaten konu etmeye bile gerek yoktur. Halbuki zamanımızda, hangi sözün hadis olabileceğini, bu söz kurana ters düşmese dahi % 100 kesinlikte tespit etmemiz imkansızdır.

İşte bu nedenle, öncelikle hadis denilen yada iddia edilen sözlerin hadis olarak değil, sadece hadis rivayeti olarak kabul edilmesini, o söze daha duyunca iman edilmesi gereken bir söz kutsiyeti katılmamasını hatırlatmak istiyorum.

Hadise nasıl hemen iman edilmesi gerekiyorsa; rivaye de aynı şekilde aksine hemen iman edilmemesi gerekir. Sadece kurana ters olmayanlarına ve fakat yine hadis kutsiyeti katmadan, kendi kuran bilgimizden daha akıllıca ve mantıklıca gelmesi halinde kabul etmek üzere bir insan sözü olarak yaklaşmalıyız.

Kuran varken başka söze gerek yok diye kesin reddetmek ise yine bir yöntem yanlışı olabilmektedir. Şöyleki, elbette hepimizin önce kendi kuran anlayışımız olmalıdır. Ancak, bizler bir konuda kuranda, bizden daha akıllı ve mantıklı olan bir çıkarım olduğunu görürsek bunu almak durumundayız. İşte buda gerek rivayetler, gerekse alim, ulema, hatta imansızların bir görüş yada iddiası dahi olabilir.

Kurandaki bir konu hakkında bizim oluşan görüşümüz dışında, kimden olursa olsun daha iyi bir görüş varsa onu almamız ve kendimizinkini terk etmemiz gerekir.

Sonuç olarak, rivayet farklı, hadis ise tamamen farklı şeylerdir. Rivayetlere hadis deme yanlışına düşmeyelim. Aksi halde, konuya tam hakim olamayanların hem hadis denmesi ve hem de reddedilebilmesini anlamalarını beklememek gerekir. Bu kimseler, aslında rivayeti reddeden birisi olan bizleri, rivayete hadis dememiz yüzünden hadisi reddeden biri olarak algılar ve bizim iddialarımızın içeriğine bakma gereği bile duymayabilirler. Bu durumda onları biz buna yöneltmiş olmakla hatalı olan kimseler olduğumuzu bilmemiz gerekir diye düşünüyorum.

saygılarımla...
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (29. September 2012 Saat 11:27 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 1. October 2012, 06:27 AM   #2
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Hadis, peygamber sözleri olduğundan, zaten peygambere iman gereği duyulunca hemen iman edilmesi gereken sözlerdir.
Hadis, nebinin söylediği iddia edilen sözdür. Yani doğruluğu tartışmalıdır.

Alıntı:
Rivayetlere hadis deme yanlışına düşmeyelim
Sayın yazar burada hanifler içinde bunu diyen kimse yok zaten merak etme. Ama bu lafı söyleyenler, çelişki içindekilerin çıkma hezeyanları,

KIRIN ARTIK ŞU PUTLARINIZI ! LAFI EVELEYİP GEVELEMEYİN. nebiler dinin erbabı değildir bkn: Ali İmran 80
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. October 2012, 09:36 PM   #3
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hadis, nebinin söylediği iddia edilen sözdür. Yani doğruluğu tartışmalıdır.
Selamun aleyküm,

sevgili kardeşim,
Nebinin söylediği sözler ve nebiye ait olduğu iddia edilen sözlerden, iddia edilenlere rivayet, nebinin gerçekten söylediklerine ise hadis denir diye açıklamama rağmen, bu açıklamaya itiraz etmişsiniz.

Size göre, iddia sözlere hadis deniyorsa, gerçek sözlere ne denmektedir o halde?

Lütfen iyice düşünmeden, itiraz edenlerden gibi olmayalım!

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın yazar burada hanifler içinde bunu diyen kimse yok zaten merak etme. Ama bu lafı söyleyenler, çelişki içindekilerin çıkma hezeyanları,

KIRIN ARTIK ŞU PUTLARINIZI ! LAFI EVELEYİP GEVELEMEYİN. nebiler dinin erbabı değildir bkn: Ali İmran 80
Siz, kendinizle ilgili bu iddialarda bulunabilirsiniz. Ancak, hanifler de deseniz, bazı kardeşlerimin dikkat çektiğim hatalara düşmeyeceğini nasıl garanti edebiliyorsunuz?

Halbuki, bizzat gözlemlediğim durumlar üzerine yazmama rağmen, bunu bile sormadan siz refleks savunmaya düşmektesiniz.

Sonra, "lafı, eveleyip, gevelemeyin" gibi ifadeleri ben size yakıştıramadım. Bırakın hanif bir müslümanı, daha yeni müslüman olmuş sade biri için bile yakışıksız bir hitap olmuş.

Her lafı herkese edemezsiniz, sözlerinizi etmeden önce muhatabınızı iyi değerlendirin lütfen. Ayrıca, "putları kırın" diyerek te beni putları olan biri konumuna hangi hakla sokabilirsiniz?

Daha fazla konuyu uzatmak istemiyorum, ama ben bu sözleri, tanıdığım kadarıyla piramide yakıştıramadığımı söyleyerek bitirmek istiyorum.

Lütfen bundan sonrası için bunlara dikkat ediniz. Unutmayınki, iyi bir müslümanın en önemli özelliklerinden biride mütevazi olmasıdır.

saygılarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (2. October 2012), Miralay (3. October 2012)
Alt 3. October 2012, 06:05 AM   #4
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Selam selamet kurtuluş sizinde üzerinize olsun; bu ne güzel bir temennidir.

Alıntı:
nebiye ait olduğu iddia edilen sözlerden, iddia edilenlere rivayet, nebinin gerçekten söylediklerine ise hadis denir
Nebiye ait sözlere AYET denir ve Muhammed hevasından konuşmaz.

İddia edilene rivayet diyebilirsiniz ki Din adına Allah bunun hakkında bir delil inzal etmemiştir ardına düşme. kalp göz kulak sorumludur. Zanın bir çoğu da kötüdür uzak dur.

Meydana gelen olaylara hadise, bu olayların dilden dile anlatılmasına hadis denir. Kuranda kendinin en güzel hadis olduğunu anlatarak sizin yolunuzu kapatmaktadır. En güzeli dururken; çürüklere girmek müslümana yakışmaz. Nebini yolunda şeytanlar olduğunu Kurandan okuya okuya inada da devam edilmez.

Alıntı:
Size göre, iddia sözlere hadis deniyorsa, gerçek sözlere ne denmektedir o halde?
Tekrarlıyorum; İddia sözlere(kavil) zan denir. Nebinin gerçek sözleri ayettir ve bir çoğu "deki" ile başlar ve Allahda haber verir ki bu sözlere iletene haberci(nebi) denmektedir.

Alıntı:
Lütfen iyice düşünmeden, itiraz edenlerden gibi olmayalım!
Haklısın. Başkalarından beklediğimizi kendimiz içinde yapalım. Tedebbür nedir bilir misin?

***

Esnam nedir? Kimlerden şefaat beklenir?

Dinin daha iyi anlattığı için Allah'a yaklaştırılanlar nelerdir?

İddia ettiğiniz şeylere Kuran bir delil vermiş midir?

Bu söylenenler rahatsız etmesi, sorunun göstergesidir. Ayetler ile konuşmayanların iddialarını söyledikleri laf nedir? Bu neyin göstergesidir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (4. October 2012)
Alt 6. October 2012, 11:29 PM   #5
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Nebiye ait sözlere AYET denir ve Muhammed hevasından konuşmaz.
Selamun aleyküm,

Sevgili kardeşim,
Peygamberler tabiki hevasından konuşmazlar. ANcak, peygamberin bir elçi yönü, birde insan yönü vardır. Peygamber, elçiliği gereği dini anlatırken, ayetleri olduğu gibi ifade etmek yanında, onların açıklamasını, pratiklerininde nasıl olacaklarını anlatmıştır. İşte, bu anlatım olayına müslümanlar hadis demektedir. Diğer bir anlatımla, peygamberin dini sözlerine hadis demektedirler. Yine, sözlerin dayandığı ayetlere de "rabimizin hadisleri" denmektedir.

Peygamberin insan vasfına dayanarak söylediği sözlerin ise din ile ilgisi olmadığından, onların hadis olarak değil, kendi yapabileceği şeylere örnek olarak alınması yeterli olacaktır.

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İddia edilene rivayet diyebilirsiniz ki Din adına Allah bunun hakkında bir delil inzal etmemiştir ardına düşme. kalp göz kulak sorumludur. Zanın bir çoğu da kötüdür uzak dur.
Bu cümlede "...ardına düşme" dediğin kimsenin, "kuran ayetleri dışında, yazılarında bir tane bile başka kaynağı delil olarak kullanmadığını" bilirmisin peki kardeşim? Bunu bile bilmeden zanla hareket ettiğinizi siz görün lütfen...

Rivayetlerin olumlu olumsuz delil olma özelliği daima şüpheli iken, kuranın değişmez, kolay anlaşılır hükümleri, rabbimizin kelamı olarak başka kaynağa gerek bırakmadan her konuda yeterli bilgiyi verir. Bu nedenle, kuran dışında başka bir dayanağa ihtiyaç duymamaktayım. Biraz düşünen herkes aynı noktaya gelebilir...

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Meydana gelen olaylara hadise, bu olayların dilden dile anlatılmasına hadis denir. Kuranda kendinin en güzel hadis olduğunu anlatarak sizin yolunuzu kapatmaktadır. En güzeli dururken; çürüklere girmek müslümana yakışmaz. Nebini yolunda şeytanlar olduğunu Kurandan okuya okuya inada da devam edilmez.
Meydana gelen olaylara hadise denirse de hadis bunların dilden dile anlatımı değildir. Aksi halde, kuranda rabbimizin bizzat kendi sözleri için hadis denmesi yanlış olurdu.

Ayrıca, meydana gelen gerçek olayların insanı ilgilendirenlerinin anlatılmasına kıssa denilmesi de bize detaylı anlayış kapıları açmaktadır.


Kuranda kendinin en güzel hadis olduğunu anlatarak sizin yolunuzu kapatmaktadır. demişsiniz.

Sevgili kardeşim, sizin derken kimleri kastettiğinle tam ilgilenmesemde, beni dahil ettiğin zümreye ait olduğumu nerden çıkardın? Bu zanla konuşmak değilmidir? İnsanları neden fikirlerini konuşmadan kategorize etme yanlışına düşersinki!

Sayende, şu açıklamayı bir kere daha yapma gereği duyuyorum:

"Benim yolum kuran yoludur ve inşallah ölene dek de bu yolda olmak arzum" değişmeyecektir. Bundan böyle, inşallah bu unutulmadan yazışmalara gayret edersiniz.

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tekrarlıyorum; İddia sözlere(kavil) zan denir. Nebinin gerçek sözleri ayettir ve bir çoğu "deki" ile başlar ve Allahda haber verir ki bu sözlere iletene haberci(nebi) denmektedir.
Dinin bir emri hakkında yapılması gereken pratiği açıklayan peygamber sözüne neden ayet densinki? Sadece ayetten denebilir, çünkü dayanağı ayettendir. Ancak, pratğin anlatılmasının kendisi ayet olmaz.

Ayrıca "deki" ile başlayan ayetler, hem peygamberlerimizin demesi ve hem de bizlerin demesi gereken sözler olduğundan ayetlerdir. "Deki" denen sözler peygamber sözleri değildir. "Deki" emri gereği söylenen sözler de hadis değildir.

Bunun ayrımına daha iyi düşünürsek kolayca varabiliriz.

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tedebbür nedir bilir misin?
Sevgili kardeşim,
Bu tarz hitaplar, fikir paylaşımı yerine, üstünlük karmaşısına yol açtığından buna cevp vermeyeceğim. Sadece, yazdıklarıma itirazı olan kardeşlerimin, benim hep yaptığım gibi yazılarımdan alıntı yaparak yanlış buldukları kısımlara itirazlarını ve kendilerine göre doğrularını yazmalarını bekliyorum.


Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu söylenenler rahatsız etmesi, sorunun göstergesidir. Ayetler ile konuşmayanların iddialarını söyledikleri laf nedir? Bu neyin göstergesidir.
Ayetler dışında delil kullanmadan fikirlerini ortaya koyan birisi olarak, bu sözünüzün muhatabı olmayacağımı düşünüyor ve buna cevap vermiyorum.

İnşallah, bundan sonra kişileri kategorize etmeden, fikirlerini beyan edenlerin fikirlerine eleştiri getirip, doğrusunu yazabilir ve kişilerin şahsına yönelik yazılardan kendimizi kurtarabiliriz.

Saygılarımla...
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (6. October 2012 Saat 11:32 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (7. October 2012)
Alt 10. October 2012, 05:25 AM   #6
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Alıntı:
tabiki hevasından konuşmazlar.
Yani?

Alıntı:
"rabimizin hadisleri"
O hadiseler insanların hadiseleri. İnsanlar anlatırken yanlış anlattığı için Doğru anlatımın Kuran olduğunu söylemektedir.

Alıntı:
sizin derken kimleri kastettiğinle tam ilgilenmesem
Senden ve sahip olduğunuz zihin yapısından bahsediyorum.

Alıntı:
"Benim yolum kuran yoludur ve inşallah ölene dek de bu yolda olmak arzum
Alıntı:
Ayetler dışında delil kullanmadan fikirlerini ortaya koyan birisi olarak
Hepimiz için rabbimiz şirk koşmadan ölmeyi ve salihler ile beraber haşr olmayı nasip etsin.

Alıntı:
pratiği açıklayan peygamber
Bu sizin zannınız. Nebilerin böyle bir görevi yok. Allahın verdiği görev ile yetinin lütfen.

Alıntı:
"kuran ayetleri dışında, yazılarında bir tane bile başka kaynağı delil olarak kullanmadığını"
Bu sözünün ardında duracaksan sorun yok. O zaman bu neyin tartışması ! Neyi tartıştığının farkında mısın sen kardeşim?

Alıntı:
peygamber sözüne neden ayet densinki?
Nebilerin görevi mesajı insanlara iletmektir. Din adına sadece ayetler ile konuşurlar. O zaman için ve bu zaman için.

Kuranın tedebbürü gerekir, sağda solda kuranı iletmekle görevli beşerin kendisini bağlayan hareketlerini araştırmak değil. Bu nebilerin erbab edinilmesidir ve açık bir şekilde Kuranın yalanlanmasıdır.

Bu din Allahın dinidir. Muhammedin değil.

Muhammede uyanlar muhammedi,
İsaya uyanlar isevi,
Musaya uyanlar musevidir.

Bu üç topluluğa da ehli kitap denir. Niye ? Çünkü rasuller arası ayrım yapmaktadırlar ve kendilerine gelen ile böbürlenmektedirler.

Kurana uyanlar ise Müslümandır ve nede azdırlar.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
bartsimpson (12. October 2012)
Alt 10. October 2012, 10:30 AM   #7
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı
pratiği açıklayan peygamber
Bu sizin zannınız. Nebilerin böyle bir görevi yok. Allahın verdiği görev ile yetinin lütfen.
Selamlar,

Peygamberin dini pratize etmesi, uygulamanın nasıl olacağını göstermesi, açıklaması görevi yokmudur?

Sadece Allah'ın gönderdiği ayetleri, başkalarına tebliğ edip kenara çekilmesi gereken birimidir?

Peygamber, islama davet ettiği kimselere; "bakın, Allah'tan bana şu sözler geldi, bunları size duyuruyorum, bu sözlere rabbimizin sözü olarak itaat edin, onlarda ne isteniyorsa yapın..." deyip başkaca şeyler yapmıyormuydu?

Yoksa, dinin yaşanmasına örnek olarak yaşamasının yanısıra,problemlerin dine göre nasıl çömzülmesi gerektiğini; gerekirse hakemlik yaparak gösteriyor, müslümanların lideri olarak toplumsal yaşam normlarını da belirlemiyormuydu?

Sözleri alıp ileten ve başkaca bir şey yapma görevi olmayana elçi denilmezki, ona "ulak", yada belkide "özel ulak" denebilir.

Halbuki, peygambere kuran, onu açıklamak üzere de arapça indirilmiştir, değilmi?

O halde peygamber, ayetleri hem uygulamak, hem de soruları çözmek ve açıklamak görevi olan biridir.

Abese suresini hatırlarsak, hem de kimlere bile açıklamak zorunda olan biri olduğunu da daha iyi kavrarız.

Ancak, bu durumu hiç bir şekilde kuran dışında, kendi hükümleri olarak anlatan, açıklayan, hüküm koyan biri olarak anlamak son derece yanlış ve tehlikelidir.

Peygamber kurandan, kurana göre yaşamıştır ve kurana göre yaşanması için çaba harcamıştır. Aksini düşünmek, hem dini bilmemek, hem de başta rabbimize ve sonra peygamberimize iftiradır.

saygılarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. October 2012, 10:54 AM   #8
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Nebilerin görevi mesajı insanlara iletmektir. Din adına sadece ayetler ile konuşurlar. O zaman için ve bu zaman için.

Kuranın tedebbürü gerekir, 1- sağda solda kuranı iletmekle görevli beşerin kendisini bağlayan hareketlerini araştırmak değil. Bu nebilerin erbab edinilmesidir ve açık bir şekilde Kuranın yalanlanmasıdır.

2- Bu din Allahın dinidir. Muhammedin değil.

Muhammede uyanlar muhammedi,
İsaya uyanlar isevi,
Musaya uyanlar musevidir.

Bu üç topluluğa da ehli kitap denir. Niye ? Çünkü rasuller arası ayrım yapmaktadırlar ve kendilerine gelen ile böbürlenmektedirler.

Kurana uyanlar ise Müslümandır ve nede azdırlar.
1- sağda solda kuranı iletmekle görevli beşerin kendisini bağlayan hareketlerini araştırmak değil.

Burada beşer diye kastettiğiniz kimseyi asker arkadaşınız gibi bile dillendiremediğinizi, ona gereken saygın sözü edemediğinizi görebiliyormusunuz?

Bu, beşer bizim kendi canımızdan çok sevmemiz gereken ve rabbin elçilik görevi verdiği bir kimsedir.

Dolayısıyla, bu kimse rabbimizin elçisi olan özel bir kimsedir ve bu nedenle de hareketleri sizin iddia ettiğiniz gibi sadece kendisini bağlamaz.

Onun hareketlerinden; insan vasfı gereği, şahsi ihtiyaçlarını karşılayacak hareketleri dışında kalanları, islama mal edilecek hareketlerdir. Bu nedenle, dinle ilgili uygulamalarını bilmek, öğrenmek onun zamanında yaşamış olsaydık bir zorunluluk olmalıydı...

Ancak, şimdi ne yazıkki onun hareketlerini araştırmanın anlamı yoktur. Çünkü, bulunacak her sonuç sadece bir ihtimalden öteye gitmeyecek, bu ihtimale göre yapılacak davranışda spekülasyondan öteye geçmeyecektir.

Kaldıki, elçinin kuranı nyaşadığı, kurandan yaşadığı bilinince, davranışlarını araştırmak için özel zaman ayırmaya gerek kalmaz. Çünkü, kuranla yaşayan, kurandan yaşadığı müddetçe elçinin davranışlarına göre de yaşamış olduğunu bilmelidir.

2- Bu din Allahın dinidir. Muhammedin değil.

Din tabiki peygamberlerin değildir. Onların her biri ayrı bir din getirmemiş sadece, insanlar yaratıldığından beri insanlar için belirlenmiş tek hak din olan islamın şeriatını getirmişlerdir.

Muhammede, İsa'ya yada Musa'ya uyanlar, bunların kendi kitaplarından ve kendi kitaplarının kabul ettiklerinden başkalarına uymamaları nedeniyle, yine başka kaynaklarada uymamalıdır.

Dolayısıyla, bu peygamberlere uyanlar yanlış durumda olamazlar. Ancak, örneğin Muhammedin ümmeti olduğu için, Muhammed peygamberi diğer peygamberlerden üstün çıkarmak için çaba harcayanlar Muhammedi de olmazlar.

Bu nedenle, aslında dini yanlış yaşayanların, bizlerce musevi, isevi, muhammedi diye adlandırılmaları da yanlıştır. Gerçek musevi, musa gibi yaşayan, isevi isa gibi yaşayana denmeliydi. Halbuki, tam tersine bunlar gibi yaşamayan ümmetlerine denmiştir.

Bu gün gelinen noktada, bu yanlışa rağmen, böylesi kabul gördüğünden isevi, musevi kimselerin, islam olmadığını bilmek yeterlidir. Aynı zamanda, henüz isevi ve musevi gibi yanlış durumda olanların bu isimlerle adlandırma hatasına düşmeden, muhammed peygambere uyan gerçek müslümanların ise ötekiler gibi muhammedi olarak adlandırılmaları yanlışına düşmeyelim.

selamlar,
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (10. October 2012 Saat 10:57 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. October 2012, 11:33 AM   #9
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı
"kuran ayetleri dışında, yazılarında bir tane bile başka kaynağı delil olarak kullanmadığını"

1- Bu sözünün ardında duracaksan sorun yok.
2- O zaman bu neyin tartışması ! Neyi tartıştığının farkında mısın sen kardeşim?
1- "Bu sözünün ardında duracaksan sorun yok." buyurmuşsunuz.

Bu nasıl bir iletişim şeklidir sevgili kardeşim. Herşeyin doğrusunu yapan sadece sizlermi sanıyorsunuz?

2-ayetlerden anladığımı ortayan koymama rağmen, senin gibi anlamıyorum diye "Neyin tartışması olduğunu"mu sormak zorunda kalıyorsunuz.

Ben, neyi tartıştığımın elbette farkındayım. Ama, galiba siz unutmuş olmalısınız. Hatırlatayım:

Kuranda; meleklerin geçtiği konularla ilgili çok sayıda ayetlerin her birinden, meleklerin ayrı birer yaratıklar olduğunu anladığımı söyleyince, sizler de, meleklerin ayrı bir varlık olmayıp, melek kavramının rabbimizin, melekesini, gücünü, kuvvetini ifade ettiğini iddia etmeniz üzerine bu konuda tartışma ortaya çıkmıştır.

Ben size, sizin gibi; "neyi tartıştığınızın farkındamısınız?" demeyeceğim. Ama, hala "melek" deyiminin rabbimizin gücünü, kuvvetini belirten kelime olarak kabul edip etmediğinizi öğrenmek isteyeceğim. Mümkünse, cevaplarsınız...

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
arzı, hadislerin, kurana


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:02 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam