![]() |
|
![]() |
#1 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!
"Kitap" sözcüğünün geçtiği ayetlere birlikte bakalım inşaAllah. Kitâb'ın Geçtiği Âyetler: Müddessir: 4/31; Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâikeh, ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitnetel lillezîne keferû liyesteygınellezîne ûtul kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtul kitâbe vel mu'minûne ve liyegûlellezîne fî gulûbihim meradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bihâzâ meselâ, kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâé', ve mâ yağlemu cunûde rabbike illâ hû, ve mâ hiye illâ zikrâ lilbeşer. Biz, cehennem yârânını da hep melekler yaptık. Sayılarını da, kendilerine Kitap verilen kimseler iyice ve apaçık bilsinler, iman etmiş olan kişilerin imanı artsın, kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler ve iman sahipleri kuşkuya düşmesin diye ve de kalplerinde hastalık olan kimseler ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedetmiş kimseler, “Allah bununla neyi kastetti?” desinler diye, kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için bir sınamadan başka şey yapmadık. İşte böyle. Allah dilediğini/dileyeni saptırır,dilediğini/dileyeni de kılavuzlar. Rabbinin ordularını da ancak Kendisi bilir. Bu, beşer için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir A'râf: 39/37, 169, 170, 196 37:" Femen azlemu mimmenifterâ alallâhi keziben ev kezzebe biâyâtih, ulâike yenâluhum nasîbuhum minel kitâb, hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum gâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillâh, gâlû dallû annâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn." Öyleyse, Allah'a karşı yalan uyduran veya âyetlerini yalanlayandan daha yanlış; kendi zararına iş yapan kim olabilir? İşte onlara Kitap'tan payları erişecektir; sonunda elçilerimiz, canlarını almak üzere onlara gelince, “Allah'ın astlarından yakardıklarınız nerede?” derler. Onlar, “Yakardıklarımız bizden sapıp ayrıldılar” derler ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişiler olduklarına, bizzat kendileri tanıklık ederler. 169:Fehalefe mim bağdihim halfuv verisul kitâbe yeé'huzûne arada hâzel ednâ ve yegûlûne seyuğferulenâ, ve iy yeé'tihim aradum misluhû yeé'huzûh, elem yué'haz aleyhim mîsâgul kitâbi el lâ yegûlû alallâhi illel hagga ve derasû mâ fîh, ved dârul âhıratu hayrul lillezîne yettegûn, efelâ tağgılûn. Derken onlardan sonra bir nesil gelip onların yerlerine geçti. Kitab'a mirasçı oldular. Onlar bu dünyanın değersiz kazanımlarını alırlar, “Bize ileride mağfiret olunur/ suçlarımız bağışlanır” diyorlardı. Kendilerine ona benzer değersiz bir mal gelirse, onu da alıyorlardı. -Allah'a karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair kendilerinden o kitabın teminatı alınmadı mı? Hâlbuki onda olanı okuyup öğrenmişlerdi. Âhiret yurdu, Allah'ın koruması altına girmiş kimseler için daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmeyecek misiniz?- 170: Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve egâmus salâh, innâ lâ nudîu ecral muslihîn. Ve Kitab'a sımsıkı sarılanlara ve salâtı ikame edenlere [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumunu oluşturanlara-ayakta tutanlara] gelince, Biz o düzeltenlerin/iyileştirenlerin ödülünü yitirmeyiz. 196: İnne veliyyiyallâhullezî nezzelel kitâbe ve huve yetevelles sâlihîn. Şüphesiz ki benim velîm [yol gösterenim, yardım edenim, koruyanım], o kitabı indiren Allah'tır. Ve O, düzgün kimselere velî [yol gösteren yardım eden, koruyan] olur. Furkân: 42/35 35:Ve legad âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâ meahû ehâhu hârûne vezîrâ. Ve andolsun ki Mûsâ'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Hârûn'u da o'nunla birlikte yardımcı, destekçi verdik. Fâtır: 43/25, 29, 31, 32 25: Ve iy yukezzibûke fegad kezzebellezîne min gablihim, câethum rusuluhum bilbeyyinâti ve bizzuburi ve bilkitâbil munîr. Ve onlar seni yalanlıyorlarsa, hiç şüphesiz onlardan önceki kişiler de yalanlamışlardı; elçiler onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. 29: İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve egâmus sâlâte ve enfegû mimmâ razagnâhum sirran ve alâniyetey yercûne ticâratel len tebûr. 30:Liyuveffiyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlih, innehû ğafûrun şekûr. Hiç şüphesiz Allah'ın kitabını okuyan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan ve ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak veren şu kimseler, Allah, ödüllerini kendilerine tastamam versin ve armağanlarından kendilerine artırsın diye, kesinlikle batma ihtimali/ olasılığı olmayan bir ticareti umarlar. Hiç şüphesiz O, çok bağışlayıcı ve karşılık vericidir. 31: Vellezî evhaynâ ileyke minel kitâbi huvel haggu musaddigal limâ beyne yedeyh, innallâhe biıbâdihî lehabîrum basîr. Ve Bizim, Kitap'tan sana, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak vahyettiğimiz şey, hakkın ta kendisidir. Şüphe yok ki, Allah, kullarını hakkıyla bilen ve hakkıyla görendir. 32: Summe evrasnel kitâbellezînastafeynâ min ıbâdinâ, feminhum zâlimul linefsih, ve minhum mugtesıd, ve minhum sâbigum bil hayrâti biiznillâh, zâlike huvel fadlul kebîr. Sonra Biz, Kitab'ı kullarımızdan, süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Şimdi de onlardan bazıları kendilerine haksızlık eden, bazıları orta yolu tutan/ikili oynayan, bazıları da Allah'ın izniyle/ bilgisiyle hayırlarda önde gidenlerdir. İşte bu, büyük armağanın; Adn cennetlerinin ta kendisidir. Meryem: 44/12, 16, 30, 41, 51, 54, 56 12:Yâ yahyâ huzil kitâbe biguvveh, ve âteynâhul hukme sabiyyâ Ey Yahyâ! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik 16: Vezkur fil kitâbi meryem, izintebezet min ehlihâ mekânen şergıyyâ. Kitap'ta Meryem'i de an! Hani o, ailesinden/yakınlarından ayrılarak doğu tarafında bir yere kaçıp gitmişti. 30: Gâle innî abdullâh, âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ. Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni bir peygamber yaptı. 41: Vezkur fil kitâbi ibrâhîm, innehû kâne sıddîgan nebiyyâ. Kitap'ta İbrâhîm'i de an/hatırlat. Şüphesiz ki o, özü-sözü doğru biri idi, peygamberdi. 51: Vezkur fil kitâbi mûsâ, innehû kâne muhlasan ve kâne rasûlen nebiyyâ. Ve Kitap'ta Mûsâ'yı da an/hatırlat. Şüphesiz o arıtılarak saflaştırılmış idi. Ve bir elçi, bir peygamber idi. 54: Vezkur fil kitâbi ismâîl, innehû kâne sâdigal vağdi ve kâne rasûlen nebiyyâ. Ve Kitap'ta İsmâîl'i an/hatırlat. Şüphesiz o, vaadine sadık idi, bir elçiydi, bir peygamberdi. 56: Vezkur fil kitâbi idrîs, innehû kâne sıddîgan nebiyyâ. Ve Kitap'ta İdris'i an/hatırlat. Şüphesiz O, özü-sözü doğru biriydi, bir peygamberdi. Şu'arâ: 47/2 2: Tilke âyâtul kitâbil mubîn. Bunlar, apaçık/açıklayıcı kitabın âyetleridir. Neml: 48/1,40 1:Tâ sîn, tilke âyâtul gur'âni ve kitâbin mubîn. Tâ, Sîn Bunlar, Kur’ân'ın ve apaçık/açıklayıcı bir kitabın âyetleridir. 40:Gâlellezî ındehû ılmum minel kitâbi ene âtîke bihî gable ey yertedde ileyke tarfuk, felemmâ raâhu mustegırran ındehû gâle hâzâ min fadli rabbî, liyebluvenî eeşkuru em ekfur, ve men şekera feinnemâ yeşkuru linefsih, ve men kefera feinne rabbî ğaniyyun kerîm. Kitap'tan yanında bilgi olan kimse: “Ben onu sana bakışın kendine dönmeden önce getiririm”dedi. Sonra Süleymân Melike'nin tahtını yanında durur bir hâlde görünce: “Bu, kendime verilen nimetlerin karşılığını ödeyecek miyim, yoksa iyilikbilmezlik mi edeceğim diye beni belâlandırmak için Rabbimin fazlındandır. Ve kim kendisine verilen nimetlerin karşılığını öderse hiç şüphesiz kendisi için karşılığını öder. Kim de iyilikbilmezlik ederse, hiç şüphesiz ki Rabbim çok zengin ve kerîm'dir.” İsrâ: 50/2, 4 2:Ve âteynâ mûsel kitâbe ve cealnâhu hudel libenî isrâîle ellâ tettehızû min dûnî vekîlâ. Mûsâ'ya da Kitap verdik ve Benim astlarımdan vekil [tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan bir kişi/ kurum] tanımayınız diye Kitab'ı, İsrâîloğulları için bir kılavuz yaptık. 4: Ve gadaynâ ilâ benî isrâîle fil kitâbi letufsidunne fil ardı merrateyni ve letağlunne uluvven kebîrâ. Ve Biz İsrâîloğulları'na Kitap'ta/ yazgıda şunu gerçekleştirdik: “Kesinlikle siz, yeryüzünde iki defa kargaşa çıkaracaksınız/ bozguna uğrayacaksınız ve kesinlikle büyük bir yükselişle yükseleceksiniz.” Yûnus: 51/1, 37, 61, 94 1: Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîm. Elif, Lâm, Râ İşte bunlar, o yasalar içeren kitabın âyetleridir. 37:Ve mâ kâne hâzel gur'ânu ey yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîgallezî beyne yedeyhi ve tefsîlel kitâbi lâ raybe fîhi mir rabbil âlemîn. Ve bu Kur’ân, Allah'ın astları tarafından uydurulan değildir. Lâkin sadece içinde konu edilenlerin doğrulanması ve Kitabın ayrıntılı olarak açıklanmasıdır. Onda şüphe edilecek hiçbir şey yoktur. Âlemlerin Rabbindendir. 61:Ve mâ tekûnu fî şeé'niv ve mâ tetlû minhu min gur'ânin ve lâ tağmelûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne fîh, ve mâ yağzubu ar rabbike mim misgâli zerratin fil ardı ve lâ fis semâi ve lâ asğara min zâlike ve lâ ekbera illâ fî kitâbin mubîn. Ve sen, hangi işi yaparsan yap, Kur’ân'dan onun hakkında ne okursan oku ve siz ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, Biz, sizin üzerinizde şâhitiz. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinizden uzak kalmaz. Ve bundan küçüğü ve daha büyüğü ancak apaçık bir kitaptadır. 94: Fein kunte fî şekkim mimmâ enzelnâ ileyke fes'elillezîne yagraûnel kitâbe min gablik, legad câekel haggu mir rabbike felâ tekûnenne minel mumterîn. Artık, sana indirdiğimiz şeylerin bir kısmına dair kesin, yeterli bilgin yok idiyse, hemen senden önce kitap öğrenip öğreten kimselere sor! Andolsun ki sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde sakın şüphe edenlerden olma! Hûd: 52/17, 110 17: Efemen kâne alâ beyyinetim mir rabbihî ve yetlûhu şâhidum minhu ve min gablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh, ulâike yué'minûne bih, ve mey yekfur bihî minel ahzâbi fennâru mev'ıduh, felâ teku fî miryetim minhu innehul haggu min rabbike ve lâkinne ekseran nâsi lâ yu'minûn. Artık dünyayı isteyenler, hiç Rabbinden açık bir belge üzere olan ve kendisini Rabbinden bir şâhitin takip ettiği ve de önünde bir önder ve rahmet olarak Mûsâ'nın kitabı bulunan kimse gibi midir? İşte böyle olanlar, Kur’ân'a inanırlar. Hangi karşıt gruptan olursa olsun kim Kur’ân'ı örtbas ederse, ona vaat edilen yer ateştir. İşte bütün bunlardan dolayı sen de Kur’ân'dan şüphe içinde olma. Kesinlikle o, Rabbinden bir hakktır/gerçektir. Fakat insanların çoğu iman etmiyorlar. 110: Ve legad âteyna mûsel kitâbe fahtulife fîh, ve lev lâ kelimetun sebegat mir rabbike legudıye beynehum, ve innehum lefî şekkim minhu murîb Ve andolsun ki Biz Mûsâ'ya Kitab'ı verdik de onda ihtilâfa düşüldü. Eğer Rabbinden daha önce verilmiş bir Söz olmasa idi, elbette bu dünyada hemen cezalandırılırlardı. Ve onlar şüphesiz, Kur’ân'dan kuşkulu bir şüphe içindedirler. Yûsuf: 53/1 1: Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil mubîn. Elif, Lâm, Râ İşte bu, o apaçık/açıklayıcı kitabın âyetleridir. Duhân: 64/2 2:Vel kitâbil mubîn. Apaçık/açıklayan Kitab'a yemin olsun ki İnşaAllah "Kur'an" sözcüğünün geçtiği ayetleri de paylaşacağım. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
![]() |
![]() |
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | mustafabey (2. April 2013) |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
kitap, kur |
|
|