şirk nedir? Neden en büyük günahtır?

[EVVAB_İNSAN]

ŞİRK NEDİR? NEDEN EN BÜYÜK GÜNAHTIR?

Şirk ve şirket, ortaklık demektir. Aynı kökten gelen şerik ise ortak demektir. HZ. KUR’AN bu şerik sözcüğünün çoğulu olan şüreka kelimesini YÜCE ALLAH’A ortak koşulanlar anlamında defalarca kullanmaktadır. Şirke bulaşana müşrik denir. Çoğulu müşrikun veya müşrikin sözcükleridir.

HZ. KUR’AN’IN bir numaralı düşmanı, hatta tek düşmanı şirktir. “Şirk gerçekten çok büyük bir zulümdür.”

…Hani, Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, ALLAH’A ortak koşma! Çünkü ALLAH’A ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür." Lokman Suresi/13

Şirk bütün zulümlerin anasıdır. YÜCE ALLAH’A karşı en büyük ihanet ve kahpelik de şirktir. Bunun içindir ki YÜCE ALLAH, günahları affedeceğini yüzlerce kez tekrarlamakta, şirk dışındaki sürçmelerin (küfür de dahil) affedilebileceğini söyleyerek İslam Dini dışında kalanlara da ümit ve ufuk açmaktadır ama söz şirke geldiğinde, tavrını birden değiştirip şirke batık olarak ölenlerin ebediyen kurtulamayacağını hükme bağlamaktadır.

…Şu bir gerçek ki, ALLAH kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. ALLAH’A şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir. Nisa Suresi/48

…ALLAH, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. ALLAH’A şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir. Nisa Suresi/116

Bu böyle olduğu içindir ki biz “KUR’AN MÜMİNİ” sıfatıyla şunu duyurmak borcunda olduğumuzu düşünüyoruz: İslam’ın yozlaştırılmasında temel olumsuzluk, tevhidin bilinmemesi değil şirkin bilinmemesi oldu. İslam’ın bir numaralı yozlaştırıcıları olan Emeviler, tevhidin öğretilip öğrenilmesini engellemediler; şirkin doğru tanınmasını engellediler. Bu da Müslüman kitleler için en büyük felaket oldu.

HZ. KUR’AN YÜCE ALLAH’A da dahil her şeyi zıtlık esası üzere tanıtır. Varlık ve oluşu tanımada temel ilke zıtlıktır. Din de zıtlık ilkesiyle tanınır. Dinde bu ilke tevhit-şirk (birlik-panteon veya şirket) polaritesi halinde işler. Bunun en çarpıcı görünümü tevhidin formül cümlesi olan Kelimei tevhit’te dikkat çeker: “LAİLAHE İLLALLAH: ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOK!” Bu formülün kelime kelime çevirisi şudur: HİÇBİR İLAH YOK, SADECE ALLAH VAR. Dikkat edilirse formülde öncelikle sahte ilahlar siliniyor., onun ardından gerçek YARATICI öne çıkarılıyor. Yani “var”ı göstermeden önce “yok” tanıtılıyor.


Kelimei Tevhit, HZ. KUR’AN dininin temel kabullerinden en küçük ayrıntılara kadar tüm alanlarda işler. Dinin adı İslam konmuştur… İslam, teslimiyet demektir. Tevhit formülünü uyguladığımızda karşımıza şu çıkıyor: HİÇBİR TESLİMİYET YOK, SADECE YÜCE ALLAH’A TESLİMİYET VAR.

İSLAM, YÜCE ALLAH’A teslimiyettir demek işin yarısıdır. Diğer yarısını yakalamak için şöyle deriz: İSLAM, YÜCE ALLAH’TAN başka hiçbir kudrete teslim olmamaktır.

Şimdi de buyruklardan birisi olan namazı alalım. Formül cümle, namazın üzerine oturtulmadan gerçek namazı anlamanız mümkün olmaz. Şöyle demeliyiz: Hiçbir namaz yok, sadece YÜCE ALLAH için namaz var. Devam ettirelim: Hiçbir secde yok, sadece YÜCE ALLAH’A secde var. Hiçbir oruç yok, sadece YÜCE ALLAH için oruç var.

Tevhit böylece hayatı yaşayan insanla hayatı veren kudret arasında sürekli bir beraberlik kurar. Buna HZ. KUR’AN dilinde “İHSAN” denir. Her an YÜCE ALLAH’I görüyormuşsun gibi davranmak. Sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor… Şirk, işte bu ihsan bilinç ve yaşayışını zedeleyen veya parçalayan illettir. Bunun içindir ki dini gönderen kudretin en büyük düşman hedefi şirktir. HZ. KUR’AN ne ateizmden söz eder ne de dinsizlikten. Esasında felsefi-kozmik anlamda ateist insan yoktur. Böyle olunca da dinsiz insan yoktur. HZ. KUR’AN, sahte ilah ve sahte dinden şikayetçidir; ateizm ve dinsizlikten değil. Çünkü ateizm ve dinsizlik yoktur. İnsanoğlu kendi anladığı Tanrı’ya inanmayana ateist, kendi anladığı dine inanmayana dinsiz demektedir. Gerçekte ne ateist vardır, ne de dinsiz; sahte ilahlara kul olanlar, sahte dine teslim olanlar vardır. Yani müşrikler vardır…

Kelimei tevhit’le formüllendirilen polaritede kutuplardan herhangi birini gereğince tanımadığınızda ötekini tanımanız mümkün olmaktan çıkar. Bu da sizi, o kutupla ilgili tüm tespit, tavır ve eylemlerinizde yanlış yapmaya mahkum eder.

İslam dünyası bugün de şirki tanımıyor. Böyle olunca tevhidi yani dinini tanıması mümkün olmaz. Tevhit tanınmayınca tevhit dininin vaatleri insan hayatına giremez. Tevhitten beklenen bereket, barış, nimet, esenlik, mutluluk sürekli uzaklarda, göklerde kalır.

Bugün dünya şirkin pençesindedir. İnsanlığın büyük çoğunluğunun şirke bulaşmamış bir imandan yoksun olduğu ve olacağı HZ. KUR’AN’IN açık beyanları arasındadır.

…Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez. Yusuf Suresi/106)

ULU RABBİN bu beyanı, elbetteki haktır ve tecelli edecektir. Etmiştir. İnsanlık Dünyası, şirkin onlarca türüyle yara bere içinde kıvranmaktadır.

Dünyayı şirke karşı uyaran ve donatan kaynak HZ. KUR’AN idi. HZ. KUR’AN’IN iman çocuklarının şirki tanımaz hale gelmeleri, bir talihsizlik olmuştur.

İslam dünyası da şirkin pençesinde kıvranmaktadır. Belini doğrultamamasının sebebi budur. YÜCE ALLAH hiçbir kitleyi günahları, eksikleri yüzünden perişan etmez; perişanlık ve hüsran sadece şirkin sonucudur.

İslam dünyasının en büyük felaketinin şirk olacağını ve bu şirkin gizli-maskeli bir yapıda olacağını, Hz. Resul asırlar önceden haber vermiştir. Ve bunun, ümmeti adına kendisini korkutan bir numaralı musibet olduğunu da söylemiştir.

Derleme: İslam nasıl yozlaştırıldı, Yaşar Nuri ÖZTÜRK

[kamer]

EVVAB_İNSAN Nickli Üyeden Alıntı

ŞİRK NEDİR? NEDEN EN BÜYÜK GÜNAHTIR?

HZ. KUR’AN’IN bir numaralı düşmanı, hatta tek düşmanı şirktir. “Şirk gerçekten çok büyük bir zulümdür.”

…Hani, Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, ALLAH’A ortak koşma! Çünkü ALLAH’A ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür." Lokman Suresi/13

Selam EVVAB_İNSAN kardeş,
Allah razı olsun güzel bir hatırlatma.
Vermiş olduğun ayette Lokman oğluna şirkin büyük bir zulüm olduğunu söylüyor."ŞİRK BÜYÜK BİR ZULÜMDÜR".
Kasas suresinde Musa;
Kasas/16:"Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur.
Diyor.
Bu ayetlerden şunu anlıyorum; Özbenliğine zulmeden,bundan vazgeçmediği/af dilemediği , zulüm işlemeye devam ettiği sürece "MÜŞRİKTİR".
Mutlu ve esen kalın.

[dost1]

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
Allah razı olsun. Düşüncelerinize paylaşarak ufuk açıyorsunuz.

"Günah", inananlardan mı çıkar, yoksa müşriklerden mi?

"Şirk", gerçekten "büyük günahlar"dan mıdır, yoksa küfr müdür?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.

[EVVAB_İNSAN]

kamer Nickli Üyeden Alıntı

Selam EVVAB_İNSAN kardeş,
Allah razı olsun güzel bir hatırlatma.
Vermiş olduğun ayette Lokman oğluna şirkin büyük bir zulüm olduğunu söylüyor."ŞİRK BÜYÜK BİR ZULÜMDÜR".
Kasas suresinde Musa;
Kasas/16:"Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur.
Diyor.
Bu ayetlerden şunu anlıyorum; Özbenliğine zulmeden,bundan vazgeçmediği/af dilemediği , zulüm işlemeye devam ettiği sürece "MÜŞRİKTİR".
Mutlu ve esen kalın.

Selam saygıdeğer kamer kardeşim tespitinize içtenlikle katılıyorum, katkınıza teşekkür ederim.

Hal böyle olunca, bundandır ki her an ne yapıp ettiğimize "ardımızda bıraktığımıza-önümüzde ne olduğune" hep dikkat kesilmeli, şeytanın sapıttığı, ısız vadilerde mecnun-tutkun avare dolaşan, şeytanların indikce indiği kişiler olmaktan sakınalım inşALLAH.

Selametle kalın...

[EVVAB_İNSAN]

Selamun Aleykum! Saygıdeğer dost1 Ağabeyim!

Allah razı olsun. Sorularınızla konuyu daha çok açmamıza vesile oluyorsunuz. Şahsınıza teşekkür ederim.
"
Günah", inananlardan mı çıkar, yoksa müşriklerden mi?

YÜCE ALLAH’IN buyruklarına aykırı düşen, temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar Arapça'da günâh'ın karşılığında; İsm, zenb, isyan, cürm kelimeleri kullanılır. İsm, günâhın tam karşılık anlamıdır. Zenb (cürm), insanın YÜCE ALLAH’IN rızasını kazanmasını engelleyen; isyan, YÜCE ALLAH’A itaat etmemek demektir.

Dünyaya gelen her İNSAN, İSLAM FITRATI üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudî, hristiyan veya mecusi yapar.

İslâm, insanın bir başkasının yaptığından, gücünün yetmediğinden sorumlu olmadığını kabul eder. Kişinin sorumlu olabilmesi için olgunluk yaşında ve aklının başında olmasını şart koşar.

YÜCE ALLAH günah programını yaratandır, seçim gereği bu programa uyup uymamak İNSANA kalmıştır, yani günah bir fiildir İNSAN ise fiilin failidir, anlıyoruz ki kişi kendi hür iradesi ile isteyerek yaptığı işlerden sorumludur. Dileme ve tercih etme insana aittir. İşin varlık âlemine çıkması ise YÜCE ALLAH’IN yaratması iledir. İnsan o işin meydana gelmesine sebep olan irade etme ve bunun sonucu olarak o amele meyletmekten sorumludur.

İbadetler noktasında kişiye en ağır gelen ibadet, en kıymetli ibadet olur.

Günahlar açısından da en kolay işleyebileceği ve en yakın olduğu günah en büyük günahtır.

İbadetlerin sevabı peşin belirlenseydi veya günahların karşılığı, o zaman herkes aynı şeyleri yapar veya aynı şeylerden kaçınırdı. Ama herkesin durumu aynı değildir.

Sonuç olarak tekrar edelim ki günahlar YÜCE ALLA’IN yarattığı bir sakınma programıdır. Günahları İNSAN’LAR işler. Günah noktasında, haddi aşanların ulaşacağı merhaleler ise, günahlarını normal görmek amacıyla YÜCE ALLAH’IN ayetlerinin üzerini örtmeye başlar. Günâhlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır. Günâh kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır. Her bir günâhın içinde küfre gidecek bir yol vardır. Bu hal ise insanı KÂFİR ve MÜŞRİK yapar. MÜŞRİK=ŞİRK koşan demektir. Her müşrik kafirdir, ama her kafir müşrik olmak zorunda...

Hatalar, kusurlar ve eksiklikler bize, kusursuzluk sadece YÜCE ALLAH’A aittir…

[kamer]

EVVAB_İNSAN Nickli Üyeden Alıntı

...Bu hal ise insanı KÂFİR ve MÜŞRİK yapar. MÜŞRİK=ŞİRK koşan demektir. Her müşrik kafirdir, ama her kafir müşrik olmak zorunda...

Selam,
Abi cümlenin en önemli yerini makaslamışsın.
"ama her kafir müşrik olmak zorunda..."
Burda ki " AMA" ile neyi kasdettin?
Mutlu ve esen kalın.

[EVVAB_İNSAN]

kamer Nickli Üyeden Alıntı

Selam,
Abi cümlenin en önemli yerini makaslamışsın.
"ama her kafir müşrik olmak zorunda..."
Burda ki " AMA" ile neyi kasdettin?
Mutlu ve esen kalın.

Selam sevgideğer kamer kardeşim..

..."O'na Rabbinden bir mucize indirilmeli değil mi," diyorlar. De ki: "Gizemler ALLAH'ın yanındadır; öyleyse bekleyin, ben de sizinle birlikte beklemekteyim." Yunus Suresi/20

[hiiic]

İbni Arabi’nin sarihlerinden olan Abdulkerim El-Cili, el-lnsanu'l-Kamil fi Marifeti'l-Evahir ve'l-Evail isimli eserinin 2.cildinin 83.sayfasında şöyle söylüyor;



“Zatı itibariyye yüce olan Hak'kın açığa çıktığı her varlığa tapmak gerekir. O, âlemin zerrelerinde açığa çıkmış(zahir olmuş)tur”

[hiiic]

Sual: Hayattaki Evliyadan mı, yoksa vefat etmiş olandan mı daha çok feyz alınır?
CEVAP
İslam âlimleri buyuruyor ki:
Büyük âlim vefat edince, feyz vermesi kesilmez, hatta artar; fakat kalb hastalıklarına şifa olan bakışları ve sözleri devam etmediği için, bir insanın meyyit ile olan bağlılığı, diri ile olan gibi olamaz. Bunun için, vefat etmiş olan Evliyadan feyz almak az olur. Fena ve bekaya yükselen dirilerin, meyyit ile irtibatları, diri iken olduğu kadar değil ise de, çok olur ve bunlar meyyitten çok feyiz alırlar; fakat diri iken daha fazla alırlar; çünkü diriler, yanındakilerin İslamiyet’e uymasını sağlarlar. Bütün halleri ve sözleri ile kalblerine tesir ederek, muhabbetin artmasına, böylece daha çok feyz almalarına sebep olurlar. (İrşad-üt-talibin)

Vefat etmiş olan Velinin tasarrufu, feyz vermesi, daha fazla olduğu halde, ondan feyz almak daha zordur. Kabirdeki Veliden feyz almak da böyledir. Hayatta olan Evliyanın yanında edebe riayet etmek daha kolaydır. Fakat kabirde olunca, buna riayet etmek zor olur. Hayatta imiş gibi edepli olursa, yine çok feyz alır.
alıntı


daha fazla şey okuyup iyice dinden imandan çıkmak için BURAYA

Nahl 98


1. fe : o zaman, artık
2. izâ kare'te : okuduğun zaman
3. el kur'âne : Kur'ân
4. fe isteız : hemen, önce sığın
5. bi allâhi : Allah'a
6. min eş şeytâni er racîmi : kovulmuş şeytandan

99

1. inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
2. leyse : değil, yoktur
3. lehu : onun
4. sultânun : sultanlık, yaptırım gücü
5. alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
6. âmenû : âmenû olanlar (âmenû oldular)
7. ve alâ : ve üzerine, ...e
8. rabbi-him : onların Rab'leri, kendi Rab'leri
9. yetevekkelûne : tevekkül ederler/dayanırlar

100

1. innemâ : fakat, sadece
2. sultânu-hu : onun sultanlığı, yaptırım gücü
3. alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
4. yetevellevne-hu : ona yönelenler
5. vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
6. hum : onlar
7. bi-hî : onunla, ona
8. müşrikûne : Allah'a ortak (şirk) koşanlar, müşrikler

Nasıl müşrik olunur? Yanıt burada...