![]() |
|
![]() |
#1 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
MÜRŞİT LAKAPLI MÜŞRİKLER
(İdris Suretinde İblisler) Din dilinde şirk, Allah’a, yâni tek olan Yaratıcı Kudret’e zatında (sayı olarak) veya tasarrufunda (yapıp-etmelerinde) ortak tanımaktır. Başka bir deyimle, şirk, Tanrı’nın ve Tanrılığın özelliklerinden birini bir başkasına tanımaktır. Bu, açık ve şuurlu olursa açık şirk, örtülü ve şuursuzca olursa gizli şirk adını almaktadır. Ragıb el-Isfahanî (ölm. 502/1108) bu noktada Büyük Şirk-Küçük Şirk ayrımı yapar. “Büyük şirk Allah’ın ortağı olduğunu iddia etmektir ki, inkarın ve küfrün en büyüğüdür. Küçük şirk ise bâzı iş ve fiilleri icra ederken Allah dışında kişilerin rızasını da hesaba katmaktır. Riyakarlık, ikiyüzlülük bu cümledendir.” Peygamber, ümmeti adına şirkin en çok bu sinsi türünden korktuğunu söylemiş ve bu şirk türünü tanıtırken şöyle buyurmuştur: “Ümmetim adına en çok korktuğum şey Allah’a şirk koşmaktır. Ancak benim söylediğim, onların Güneş’e, Ay’a, puta tapmaları değildir. Benim korktuğum bu şirk, Allah dışındaki şeylerin hoşnutluğunu gözeterek ameller yapmak ve bir de gizli şehvettir.” (İbn Mâce, zühd, 21) Şunu asla unutmamalıyız: Din adı altında dinsizliğin en zehirlisini sahneleyenler, dine karşı olanlar değil, dinin savunucusu olduğunu iddia eden Allah ile aldatma sahtekarlarıdır. Birçok insanı dine-Allah’a düşman hale getirenler de bunlardır. Birlik ve kucaklaşmaya giden yol, bilgi ve bilinçten geçer. Bu yüzden, mürşit kılıklı müşriklerin belirgin özelliklerinden biri de bilgi, bilinç ve düşünce düşmanlığıdır. Mürşit patentli müşrikler yüzünden tam bir mahşer paniği yaşıyoruz. Mürşit kisveli müşriklerin şaşmaz, değişmez bir tek birlikteliği vardır: Siyaset ve saltanat çıkarları uğruna, adına Siyasal İslam denen dinciliğin öncülüğünde ve şemsiyesi altında toplanıp nimet ve imkanları paylaşmak. Onlar paylaşırken ülke ve kitle çürüyüş ve tükeniş sürecine girer. |
![]() |
![]() |
#2 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
ALLAH İLE ALDATMANIN TEMEL DAYANAĞI:
DİNE YALAN SÖYLETMEK İslam dünyası, o arada Türkiye, İslam’a yalan söyletmenin ağır ve kahırlı faturasını ödemektedir. Bulunduğumuz noktadaki zihin ve ruh halimize bakılırsa bu fatura ödeme süreci daha uzun süre devam edeceğe benziyor. İslam dünyasının durumu gerçekten çok kötüdür. Ve bu ‘çok kötü’nün en kötü yanı da durumun kötü olduğunun henüz bilincinde olmamamızdır. Dinde olmayan birçok haram, sevap, dokunulmaz alan, kural, ibadet icat edilmiştir. ‘Dindarlık’ yapay kutsallara saygıyla eşitlenmiştir. Bu durumda, Allah ile aldatanların anladığı anlamda ‘dindar’ olduğunuzda gerçek dinin dışına çıkarsınız. Onların anladığı gibi ‘dindar’ olmadığınızda ise ‘dinsiz’ diye damgalanırsınız. Tezgah işte böyle kurulmuştur. Bugünkü İslam dünyasında ibadetler imanın belirişi olmaktan çıkmış, inadın tatminine dönüşmüştür. Bunun içindir ki cami sayısı arttıkça dinden beklenen rahmet ve bereketin paydası düşmektedir. Allah, İslam dünyasına, özellikle Türkiye’ye, âdeta cami sayısıyla orantılı olarak tokat atmaktadır. Allah’tan başkasına teslim olmama anlamına gelen İslam, Allah dışında her şeye ve herkese teslimiyete dönüştü. Müslüman kitleler, özgürlük pankartları taşıyan kölelere dönüştürülmüştür. Sahte dinin sömürüsü pahasına ‘dindar’ olmaktansa, dinsiz kalmayı tercih edin! Çünkü bu takdirde hiç değilse gerçek dinî bulma ümidiniz canlı kalır. Kimseye zor veya garip gelmesin, Kur’an’ın yolu ve buyruğu budur. Dinî sömürenlerin Kur’an’dan duydukları rahatsızlık, dinsizliği bömürenlerin duydukları rahatsızlıktan birkaç kat daha fazladır. |
![]() |
![]() |
#3 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
ALLAH İLE ALDATMANIN SİVİL DESTEK KURULUŞLARI
“Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun; beni iki kez aldatırsan bana yazıklar olsun.”(Çinli bilge Sun Tzu) Türk insanına yönelik Allah ile aldatma faaliyetine alt yapı oluşturan ve bunun için de sürekli dinci söylemler kullanan bâzı dinci gruplar ve etki imkanları şöyledir: Millî Görüş örgütü: 37 yayın, 330 dernek, 33 vakıf, 8 dershane, 48 şirket... Fethullahçılar: 16 yayın, 23 dernek, 220 vakıf, 24 pansiyon, 570 dershane ve okul, 96 şirket... Süleymancılar: 6 yayın, 2100 dernek, 14 vakıf, 1750 pansiyon ve kurs, 28 şirket... Şiddetçi-radikal örgütler: 89 yayın, 95 dernek, 19 vakıf... Muhtelif dinci gruplar: 100 küsur yayın, 100 küsur dernek, 50 küsur vakıf, muhtelif pansiyonlar ve kurslar... Toplam rakamlar: 170 yayın, 2570 dernek, 316 vakıf, 1780 pansiyon ve kurs, 580 dershane ve okul ile yaklaşık yüz seksen şirket... Ekleyelim ki, bu tablo, 2003 yılı itibariyledir. Allah ile aldatmayı en ileri boyutta kullanan AKP’nin iktidar dönemi olan son birkaç yılı da dikkate alarak yeni bir değerlendirme yaptığımızda burada verilen rakamların iki üç katına çıktığını söylemek gerekir. Bu sayılanlara siyasal, dinsel, ekonomik hesaplarla destek veren liberal patentli şirket, holding, basın kurumu gibi odakları da eklemeliyiz. Türkiye Diyanet Teşkilatı’nın, 700 yüz civarındaki imam hatip okulunun ve otuz civarındaki ilahiyat fakültesinin de büyük ölçüde bu dinci anlayışın güdümünde olduğunu unutmamak zorundayız. Dahası, yüz bin civarındaki cami de Allah ile aldatma harekatında şöyle veya böyle, az veya çok kullanılmaktadır. Özetleyelim: Türkiye’de bugün, Allah ile aldatma dinciliğinin ulaştığı ekonomik güç, devletin gücünün çok üstünde kabul edilmek gerekir. Bu gücün aşamayacağı tek ‘karşı güç’ Türk ordusudur. Sebep, ordunun silahlı bir kuvvet oluşudur. Eğer silahı kenara koyarak veya dikkate almayarak düşünürseniz, Allah ile aldatan güç yâni dinci siyaset ve saltanat, Türkiye Cumhuriyeti’nin tartışmasız en büyük gücü olarak kabul edilebilir. Türkiye’de rejim, kendisine açıkça kafa tutan bir karşı rejim oluşumuyla yüz yüzedir. Resmî rejimin tek şansı ve avantajı TSK’dır. ABD, AB ve içteki dinci gücün sürekli ve sistemli bir biçimde TSK’ya vuruşunun hikmeti ve sebebi üzerinde şimdi bir kez daha düşününüz. Allah ile aldatmanın ulaştığı bu korkunç güç, liberal, özgürlükçü, AB’ci, ABD’ci adlarıyla anılan, esasında ise çıkarlarını vicdan ve insanlık değerlerinin her zaman üstünde tutmuş olan ‘sözde Türk basını’ tarafından da desteklenmektedir. |
![]() |
![]() |
#4 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
ALLAH İLE ALDATMANIN HÜKÜM ODAKLARI
Dinde teşriî yetki kullanma suçu, İslam dünyasında tarikatlar ve mezhepler tarafından bilerek veya bilmeyerek asırlardır işleniyor. Son zamanlarda buna, din üzerinden siyaset yapanların ‘dinî siyasal parti ile eşitleme’ zulümleri eklendi. Bu zulüm, dinî kendisi ve partisiyle eşitleme ve kendisini Allah’ın vekili, sözcüsü gibi ortaya sürme zulmüdür. Dinci terörün başlangıç noktası da budur. Önce, dindarlık, birilerinin alâmeti fârikası ilan edildi. Ardından din baronlukları, din dükalıkları, dokunulmaz-eleştirilmez ‘efendiler, üstadlar, mücahitler’ (!) ve daha neler neler yaratıldı. Bunlara, sâdece ve sâdece peygamberlerin kullanabileceği bir yetki, dinde sözcülük hakkı verildi. Bunun ardından, bunların, halkı ‘iyi dindar, zayıf dindar, günahkar, dinsiz, din düşmanı, mürted’ gibi sınıflara ayırma hakkı kullanmalarına seyirci kalındı. Bu zihniyetin Allah ile aldatan tezgahı şöyle işletiliyordu: “İslam demek dinden bizim anladığımız demektir. O halde bizim ak dediğimize kara, iyi dediğimize kötü diyenler otomatik olarak İslam dışıdır. Müslümanlık belgesi, bizim defterimize kayıtlı olmanın ta kendisidir. Öteki yollar, İslam’a ve cennete değil, patatese çıkar.” Bu talihsiz mantık, bir şer formülü olarak şöyle der: “Müslüman vardır ve o biziz; kâfir vardır ve o da bize karşı olanlardır. Ve biz, bize karşı olanlara her şeyi yapma hakkına sahibiz.” Türkiye’de, siyasal İslamcılığın devreye girdiği günden beri namaz artık bir meydan malzemesine döndürülmüş, bütün ruhaniyeti, erdiriciliği, saffet ve güzelliği yok edilmiştir. Namaz, bugün hâlâ insanları aldatmanın temel araçlarından biri olarak insafsız ve acımasız bir biçimde işletilmektedir. Bu Kur’an dışı tahrip oyunu, 2000’li yılların Türkiyesinde hem de TBMM çatısı altında şu Kur’an ve akıl dışı talebin gündem yapılmasına yol açmıştır: “Millet, dindar cumhurbaşkanı istiyor.” Millet böyle bir şey istemişse bu vahimdir, eğer istememiş de birileri onun adına avukatlıkla söz söylüyorsa bu daha vahimdir. Din adına dinsizlik yapılıyor. Kur’an’ın insanlık tarihinde yaptığı en büyük devrimlerden biri, belki de birincisi, takvanın, insanlar arasında bir değer ve üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılmasıdır. Tüm dinci zümreler, az veya çok tekfir (başkalarını kafir ilan etme) tezgahını mutlaka işletirler. Bu tezgah, dine karşı olanların kâfir ilan edilmesi değildir; bu tezgah, dinci (dindar değil) kesimin hesaplarına uymayanların din dışı ilan edilip etkilerinin kırılması tezgâhıdır. |
![]() |
![]() |
#5 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
ALLAH İLE ALDATMANIN ÖNCÜLERİ: DİN SINIFI
Din temsilcilerinin tarihsel kötülüklerinin eleştirilmesinin bir insanlık görevi olduğu bugün artık herkesçe, hâttâ din temsilcilerinin en önde gelenlerince kabul edilmektedir. Bunun en tipik örneği Katolik aleminin başı Papa’nın dünya önünde insanlıktan özür dileyen bildirgesidir. Benzerlerini diğer din temsilcilerinden de beklediğimizi ifâde ederek, bir basın organında ‘Papalığın Tarihsel Özrü’ başlığıyla yayınlanan deklarasyonu buraya alıyoruz: “Papa 2. Paul ve Vatikan’ın 7 kardinali kilisenin bir günahını dile getirip insanlıktan özür diliyor.” Bu günahları şöyle sıralıyorlar: 1. Dinler arası savaşlarla başka kök ve soydan gelen kitlelerin hakları yaralanmış, onların kültür ve inançlarına saygısızlık edilmiştir. Bu savaşların en büyüğü, kuşkusuz, Müslümanlara karşı sürdürülen Haçlı Seferleri’dir. Kudüs’e doğru yürürken her yâni yağmalamış, yakıp yıkmışlardır. 2. Engizisyon mahkemelerinde işkence ve katliamlar yapılmıştır. 3. Engizisyonun, kilisenin bölünmesinde ve Protestanlığın ortaya çıkmasında tarihsel bir günahı vardır. 4. Yahudilere karşı sürekli düşmanca tavır sergilenerek de günah işlenmiştir. 5. Amerika’nın keşfinden sonra yerli halk arasında zorla misyonerlik yürütülmüştür. 6. Kadınlara ve öteki ırklara karşı eşit davranılmamıştır. 7. İnsan hakları çiğnenmiştir. “Papa, ayrıca, Katolik kilisesinin ateistlere karşı tavrından dolayı da özür dilemiştir. Papa, ateizmin de insanlar için bir dinsel inanç gibi hak olduğunu kabul etmiştir.” Bu günahlar ve itiraf listesine, sanıyoruz, son papa 16. Benediktus’un, Hz. Muhammed’le ilgili yaptığı ve o Yüce Peygamberi ‘Ken, Şiddet ve şerrin yayıcısı’ olarak gösteren talihsiz sözleri için de ayrı bir özür ve günah çıkarma deklarasyonunun eklenmesi gerekir. İtiraf edelim ki, İslam dünyasının da bu anlamda dileyeceği epey özür vardır. |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
aldatmak, allah, ile |
|
|