![]() |
|
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
http://vekuran.blogspot.com/2013/06/...-hikaye-4.html
EKONOMİ GERÇEKLERİ (hikaye 4) Bankaların para basma hakkına sahip olduklarında neler yapabilecekleri için John Law güzel bir örnektir. 18.yüzyılın başlarında Fransa’da kraliyet borç batağındaydı. Vergiler düzgün toplanamıyor, borçlara mukabil gelirler artmadığından kraliyet iflas bayrağını çekmeyi planlıyordu. Bu sırada İskoçya’dan Fransa’ya göç etmiş olan John Law ve kardeşinin banka kurmasına izin verildi. John Law, sermayesi olan altın ve gümüşlere karşılık banknot basacak ve borç dağıtacaktı. Fikir, kraliyetin işine geldi. Law’un bankasının bastığı paralar ile borçlar ödenmeye başlandı. Halk da memnundu bu işten. Birçok yatırımlar finanse ediliyor, hatta banka hisselerinin halka açılmasıyla zenginlik daha da artıyordu. Bankanın hissesini bir iki binden alanlar birkaç ay içinde milyoner oluyordu. Hatta günümüzde kullanılan ‘milyoner’ terimi de Fransa’nın o neşeli zamanlarından kalan bir mirastır. Law, bastığı banknotlar yoluyla ülkedeki ‘çılgın’ projelerin finansmanı sağlanıyordu. O, Fransa’da çok saygın bir insandı artık. Onun sayesinde ülke kalkınıyor ve hızla büyüyordu. Sanayi ve bayındırlık projelerinin artmasıyla birlikte Law da kraliyetin en yüksek kademelerinde yerini almıştı. Lakin zamanla rüzgar tersine döndü. Banknot sayısı artmasına rağmen altın ve gümüş karşılıkları yükselmiyordu. Law, halka sattığı hisselere karşılık topladığı paralarla Missisipi’deN altın ve gümüş tedarik edeceğine, bu paraları tekrar devlete ve halka borç olarak dağıtıyordu. Halk arasında banknotların karşılığı altın ve gümüş olmadığı dedikoduları yayılmaya başladı. Ellerindeki banknotların karşılığını almak için bankalar önünde izdihamlar oluştu. Lakin birçokları parasını alamayacaktı. Ülke derin bir iktisadi bunalıma girdi. İşler durdu, fiyatlar düştü. Çünkü esnafın mallarını satın alacak kadar para yoktu piyasada. Dünün çok değerli banknotları bir anda değersiz bir kâğıt parçasına dönüşmüştü. Law ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Ve Fransa, yaşadığı bu korkunç deneyimi uzun yıllar ve hatta bugüne kadar üzerinden atamadı. |
![]() |
![]() |
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (2. July 2013) |
![]() |
#2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
http://vekuran.blogspot.com/2013/06/...-hikaye-5.html
EKONOMİ GERÇEKLERİ (hikaye 5) Kısmi rezerv sistemi fiziksel olarak sürdürülebilir değildir. Ancak kâğıt para ve günümüzde de sayısal bilgiden ibaret elektronik para sayesinde mümkün olabilmektedir. 1971 yılında Nixon’ın altın penceresini kapatmasıyla bugünkü devasa boyutuna ulaşmıştır. Fiziksel olarak sürdürülemez olduğunu göstermek için yaşanmış bir örneği hatırlatalım. 1960′lı yıllarda Yemeklik Sıvıyağ Kralı (Salad Oil King) olarak bilinen Anthony DeAngelis kısmi rezerv bankacılığını model alarak bunu sıvıyağ stoklarında uygulamış. DeAngelis, bankacılardan esinlenerek sıvıyağın da para gibi mübadele edilebilirlik, herkesin aynı anda çekmek istememesi gibi özelliklerinden dolayı çok büyük depolar inşa eder. Kendisi “Allied Crude Vegetable Oil Company” adıyla dev ambarlara sahip işletmesinde çok miktarda yağ tankına sahiptir. Önce milyonlarca litreye yakın yağı satın alarak tanklarında toplayan DeAngelis depolarında yağ olduğunu kanıtlamak için bu faturaları kullanır. Bunlarla çeşitli bankalardan bol miktarda kredi de alır. Daha sonra bu yağın %90’ını sattığı halde çok sayıda müşterinin yağını onlar adına depolamaya ve depo ücreti de almaya başlar. Bazı müşteriler gelirse diye %10 yağı yerinde bırakan uyanık tacir deponun kalan %90 kısmına su basar. Yağın su üzerine çıkma gibi bir fiziksel özelliği olması nedeniyle gelen teftişlerde de kimse tankların altındaki suyu fark etmez. Bu şekilde piyasadaki yağ fiyatlarını kısa sürede kontrol etmeye ve yurt dışıyla da aynı işi yapmaya başlar. Sonunda sahip olduğu yağ rezervlerinin tüm Amerika’dakinden fazla olduğu gözükünce ciddi bir denetimde hilesi sona erer. 7 sene hapse mahkûm olur. |
![]() |
![]() |
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (2. July 2013) |
![]() |
#3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
http://vekuran.blogspot.com/2012/12/...medeniyet.html
ISSIZ ADADAKİ MEDENİYET Bu yazıda parayı ölçü olmaktan çıkaran borca dayalı para sistemi dediğimiz hemen hemen tüm ülkelerde kullanılan uluslararası sistem hikayeleştirilmiştir... ISSIZ ADADAKİ MEDENİYET Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. İlk zamanlarda kendi ürettiklerini diğerleriyle takas ederek her şeyi kendilerinin yapmalarına gerek kalmadan yaşamaya devam ederler. Zamanla refah seviyesinin artması, ailelerin genişlemesiyle artık memleketlerindeki kullandıkları para gibi bir ölçü aracına ihtiyaç duymaya başlarlar. Lakin içlerinde para işinden anlayan yoktur. Neyi para olarak seçecekleri, parayı nasıl üretecekleri, nasıl dağıtacakları gibi hususlar konusunda karar verememektedirler. Başlarda altın veya değerli bir maden kullanmayı düşünürler. Ancak adada yaptıkları araştırmalarda böyle bir maden bulamazlar. İşte o sıralarda adaya fırtınalı bir havada kayığıyla yeni birisi ayak basar. Fırtına sonucu batan bir gemiden kurtulan tek kişidir. Adada yaşayanları görerek sevinir. Hele onların ürettiği evler, oluşturdukları belli zenginlik sevincini iyice katlar. Asıl sevincini artıran husus ise; ailelerin mallarını değiştirme yani takas işlemlerindeki zorlukları anlatarak para olarak kullanacakları bir şeye ihtiyaç duyduklarını ancak nasıl yapacaklarını bilmediklerini ifade etmeleri olmuştur. Diğerleri tarafından fark edilmeyen gözlerindeki şeytani bir gülümsemeyle kendisinin bankacı olduğunu ve bu işlerin uzmanı olduğunu ifade eder. Hepsi çok sevinmiştir. Artık herkes ürünlerini rahatlıkla değiştirebilecekleri bir ölçüye kavuşmuştur. Ertesi gün bu işi halledeceklerini belirterek ayrılırlar ve güzelce uyurlar. Ada Lirası (AL) Doğuyor Ertesi günü bankacının yanına gittiklerinde yanında bir sandık olduğunu görürler. Bankacı bunun içinde altın var der. Bir de mürekkepli kalem ile kâğıtlar çıkarır. Sonra şöyle devam eder: “Adamızda Ada Lirası (AL) ismiyle yeni bir para çıkaracağız. Bu altınlara karşılık olmak üzere şimdi 1000 Ada Lirası üreteceğiz. Bunları tek tek farklı rakamlarda imzalayacağım. Bunlar sizin kağıt paralarınız olacak. Bunları her aileye 200 ada lirası olmak üzere borç vereceğim. Tabi bu benim altınlarıma karşılık olduğu için ve borç olarak verdiğimden sizden imzalı taahhütname alacağım. Bütün bunlara karşılık da az bir miktar faiz alacağım. %5 gibi bir rakamın fazla olmayacağını düşünüyorum” der ve adadakilere de kabul ettirerek 1000 ada parasını her aileye 200 Ada Lirası (AL) olacak şekilde dağıtır. Her aile borç senetlerini imzalar ve sevinçle 200 ada parasını alarak ayrılır. Kurulan Sistemin Adı: Borca Dayalı Para Sistemi Yukarıda görüldüğü gibi adadaki tüm para borca dayalı olarak üretilmiştir. Adadaki tüm ailelerin borcunu ödemesi durumunda ortada para kalmayacaktır. Öte yandan, Matematikte 4 işlem yapabilen herkes eğer biraz sorgularsa kurulan sistemdeki çarpıklığı ve parayı nasıl ölçü aracı olmaktan çıkaracağını anlayacaktır. Bankacı toplamda 1000 Ada Lirası olan bu kâğıtları her aileye 200’er Ada Lirası şeklinde dağıtıyor. Bir sene sonra her aile %5 faiziyle 210 Ada Lirası getirmek zorunda. Yani 5 aileden toplanacak 210 Ada Lirasının yıl sonunda 1050 Ada Lirası olarak (210x5) geri iade edilmesi gerekiyor. Soru şu: Bankacının dağıttığı toplamda sadece 1000 Ada Lirası olduğuna göre 50 Ada Liralık fark nereden bulunacak? Yani, adada dolaşan 1000 AL para miktarının üstünde (1050 AL) bir para piyasadan toplanma durumunda. Halbuki adada parayı basma yetkisi sadece bu adamda. Ortada olmayan bu para nasıl temin edilip geri ödenecek? Bu, 50 Ada Liralık kısım ödeme taahhüdünde bulunan ailelerden çıkmak zorunda. Kurulan bu sistem Borca Dayalı Para Sistemi olarak isimlendirilip ülkelerdeki para sisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu sistemde servet mütemadiyen parayı borca dayalı olarak üretenlere yani bankacılara doğru akmaktadır. Parayı ülkelerde devlet kendisi basıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Parayı ölçü aracı olarak koruma sorumluluğundaki devletler parayı kendileri basmamaktadırlar. Merkez Bankaları ortaklarını bankacıların oluşturduğu özel ve özerk kuruluşlardır. Devlete para lazım olduğunda gider buralardan kredi alır. Karşılığında devlet ödeme taahhüdü olan tahviller vererek. Aynen sizin bankadan kredi çektiğinizde imzaladığınız ödeme taahhüdü niteliğindeki belgelerdir bunlar. Koca devletin bankadan borç alma zorunda olması garip gelse de gerçek bu. Borca dayalı para sisteminde ortaya yeni para sürülürken yeni borçlandırmalar oluşturulmaktadır. Yani yeni para üretmek için yeni borç gerekiyor. Her üretilen yeni para için ortaya çıkan artı faizin hiçbir şekilde para karşılığı yoktur. Çünkü para üretilmekte ama faizi üretilmemektedir. Tıpkı adadaki 50 ada lirası gibi… Peki bu 50 lira nasıl karşılanmaktadır? İlk Kriz Bir sene dolup da geri ödemeler yapılmaya başlandığında ailelerden birisi 50 Ada Lirası olan borcu bir türlü denkleştiremiyor (bilin bakalım neden?). Bankacı çok iyi niyetli birisi (!). Bu aile ekili tarlalardaki birinin buğdayını 50 Ada Lirası karşılığı bankacıya verince iş tatlıya bağlanıyor. Bankacının artık elinde 1000 Ada Lirası artı 50 Ada Lirası değerinde buğday bulunmakta. Bankacı elindeki 50 Ada Lirası tutarındaki mahsule karşılık 50 ilave Ada Lirası basıyor. Ürünü de aileye 50 Ada Lirası karşılığı geri satıyor. İkinci Sene Artık bankacıda 1050 Ada Lirası var. Bu 50’lik fark ailenin birisinin servetinden alınarak bankacının servetine eklenmiş durumdadır. Bankacı adadakilere sevindirici (!) bir haber veriyor. Artık her aileye 210 Ada Parası verebileceğini söylüyor. Her aile bu kez 210 Ada Lirası alabiliyor. Elbette sene sonunda %5 faiziyle ödemek üzere. Ancak sorun şu. Para borca dayalı üretildiği için adada mevcut 1050 AL’nın sene sonunda %5 faizle toplamda 1102,5 AL olarak geri dönmesi gerekiyor. Bu sefer adada mevcut parayla yıl sonunda bankacıya ödenmesi gereken fark 52.5 AL (1050-1102.5) oluyor. Yani ikinci yıl sonunda mutlaka birilerinden bankacıya geçecek 52.5 AL tutarındaki bir servet söz konusu. Öte yandan mutlaka birilerinin kaybedecek olması nedeniyle ortaya çıkan rekabet sonucu adada sürekli yeni şeyler üretilmeye ve tüketim artmaya başlıyor. İnsanlar daha çok paraya ihtiyaç duyuyor. Öte yandan evlenmeler nedeniyle adadaki aile sayıları da artıyor. İkinci Senenin Sonu Beklenen oluyor. 52.5 AL tutarındaki serveti ödeyemeyen iki aile bankacı tarafından kabul edilebilecek bir ürünü olmadığından evlerini teminat göstererek bankacıdan 52.5 AL ilave kredi alıyorlar. Bazıları problemin kullanımdaki paranın azlığından kaynaklandığını zannediyor. Bankacıya daha çok paraya ihtiyaç olduğu anlatılıyor. Artık bankacı planın en dehşetli kısmını uygulayabileceğini anlıyor. Diyor ki “eğer isterseniz artık altın karşılığı olmasına gerek kalmadan yeni para üretelim”. Kabul edilince adadakilere de kazanma fırsatı vereceğini belirtince diğerleri nasıl diye soruyorlar? Adadaki ilk modern banka Bankacı “Parasını biriktirenler dilerse bankada değerlendirip %2 faiz geliri elde edebilirler.” diyor. Böylece 5000 AL daha piyasaya sürülüyor. Ayrıca “Dileyen karşılığında varlıklarını teminat gösterip dilediği kadar borç alabilir” diyor. Bu arada sistem gereği piyasada mevcut olmayan 52.5 AL’lık evi servetine katan bankacı bunu başka bir aileye satıyor. Karşılığında 52.5 AL’lık ilave para basıyor. Böylece ikinci sene sonunda ortaya sürülen 5000 AL artı parayla toplam 1102.5 para olmak üzere 6102.5 liralık bir miktar oluşuyor. Planın en önemli kısmı devreye giriyor. Artık çoğalan aile sayısı, insanların dilediği zaman gelip para yatırabileceği (%2’lik faiz almak ta var işin ucunda), isteyenlerin de istendiği zaman borç para alabileceği bir yapı var. Adada Fraksiyonel Rezerv Sistemi Kuruluyor Bankacı şunu çok iyi bilmektedir. Mevduat sahipleri bankada tuttuğu paraların çok az bir kısmını gelip AYNI ANDA istemektedir. Bu oran dünyada ortalama %10 civarındadır. Yani ada halkından %10’u aynı anda gelip paralarını isteyeceği için eğer kasasında 1000 Ada Lirası varsa bunun sadece 100 lirasını tutup 900 lirasını tekrar tekrar borç verip faiz işletebilir. Bankacı toplam para miktarı 6102.5 olduğu için %10’u olan 610.25 lirayı tutarak defalarca borç vermek suretiyle 61025 lira varmış gibi faiz geliri elde etmektedir (eldeki 610,25+ 5492,25+ 4943,025+ 4448,72+ 4003,85+...=61025). Sanırız bu, dünyada hemen her ülkede onca giderlerine rağmen en karlı kuruluşların neden bankalar olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bankacının en karlı yılı olarak bu yıl 3051,25 liraya kadar faiz geliri elde edecektir. Kendisi ana paranın 10 katı kadar parası varmış gibi faiz elde ederken hesap sahiplerine ise sadece 6102,5’un %2’si civarında faiz verdiğinde 122,05 lira ödeme yapacaktır. Yani kasasındaki 6102.5 AL’na karşılık 2929.2 AL gelir. Bu sene daha karlı yılların başıdır. Her sene sistem kendini büyüterek devam edecektir. Bankacı Fraksiyonel Rezerv sisteminin daha ilk yılında piyasaya sürdüğü 6102.5 AL karşılığında 2929.2 AL faiz geliri elde etmiştir. O yıl insanların 2929.2 AL tutarındaki serveti bankacıya eklenmiştir. Bu nasıl bir sistem? Bu nasıl bir sistem? Bu sistem kendini eksponansiyel olarak büyütmektedir. Diyelim ki 2000 yıl önce birisi bu sistemde bir kuruma %5 faiz üzerinden 1 kuruş borç verseydi 15. yılda 2.08 kuruş, 30. yılda 4.32 kuruş,1450 yıl sonra 4.809.556.747.171.530.000.000.000.000.000 kuruş (yani tümü altından oluşan bir dünya) ve 2000 yıl sonra 23.911.022.046.136.200.000.000.000.000.000.000.000 .000 TL geri borç ödenmesi gerekirdi. Bu da tümüyle altından oluşan 250’den fazla dünya demektir. Borç, faiz yüzdesine bağlı olarak belli sürelerde katlanıyor. Basit olarak (70/faiz yüzdesi) formülü ile borcun yaklaşık kaç yılda katlandığı bulunabilir. Örneğin %5 faiz yüzdesi ile her 14 yıldan sonra (70/5) borç ikiye katlanacaktır. |
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
ekonomi, gerçekleri |
|
|