![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
mustafa bey kardeşim
anlayamadım... kur'an Tanrı'nın insanlığa göndermiş olduğu evrensel bir mesajmıdır? yoksa insanların arasından seçtiği bir kişiye gönderdiği özel hayat rehberimi? kur'an resule indi derken herhalde sadece ona indi demek istemiyorsunuzdur. diyorsunuz ki; Resul kendine indirilen kitabı okumuş ve yanındakilerle, kavmiyle paylaşmıştır. bu onun görevi.Ayrıca ona paylaşmakta denmez.O modemle pc arasındaki patch cord, O iki adayı birleştiren bir köprü, O Tanrı nın buyruğunu insanlara ileten bir postacı. A'RÂF - 188 De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." FÂTIR - 23 Sen sadece bir uyarıcısın! SÂD - 65 De ki: "Ben, sadece bir uyarıcıyım. O Vâhid ve Kahhâr Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." NÛH - 2 O dedi ki: "Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım." yine diyorsunuz ki; Kuran sanki bize, kendimize iniyor gibi okumaktan kaynaklanıyor. Biz resul değiliz, bunun farkında olarak okumalıyız. Bana inmeyen bir kitaba ben neden inanayım? Biz resul değiliz.. ama resul şimdi nerede... ve kur'anı okurken hangi farkındalıkla okuyacağız.Buna nasıl karar vereceğiz. Eline kur'anın iskoçcası geçen bir iskoçyalı hangi farkındalıkla okumalı Kur'anı.Sizce en az iki tefsir, üç meal, hatmedip birde internetten imam bulup öylemi imana gelmeli. Sizin dediğiniz gibi kur'an sadece peygambere veya peygamberin anlayacağı şekilde gönderilseydi kur'anın sadece onun yaşadığı dönemde hükmü geçerdi.Bunun yanında peygamberin en iyi kur'anı anlayabilecek kişi olduğu konusunda sizinle hemfikirim.
__________________
(FOR RAVEN) Konu khaos tarafından (18. February 2014 Saat 05:05 PM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
Cuma (10) Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz. Herkes kendi nasibini alır. Tabiri caizse ben hıyar kelimesini okuduğumda argo anlamını anlarım, botanikçi bir bitkiden bahsedildiğini, oşinograf deniz canlısından söz edildiğini anlar... Eeee peki Allah ne demek istedi? Ben nereden bileceğim? Ben bu konuyu hep şöyle düşünmüşümdür (Rasulerin işi gerçekten zor) Enam (137) Yine bunun gibi, Allah'a ortak koşanların çoğuna, koştukları ortaklar, çocuklarını öldürmelerini güzel gösterdi ki; onları helake sürüklesinler ve dinlerini karıştırıp onları yanıltsınlar. Eğer rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları ile baş başa bırak. Enam (112) İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak. Yunus (99) Eğer rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü'min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın? Hud (119) rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü kesinleşti. Eğer dileseydi???? Neden dilemedi??? Bu sorunun cevabı bence Kuran'ın inen ilk ayetindeki sözle hatta kelime ile birebir aynı paralellikte. İKRA... Özgür düşünceye ve iradeye saygı duyan ve seçimlerinde kişiyi özgür bırakan bir sistem daha olamaz. Fakat sonuçlarına katlanacaksan.... Nahl (82) Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir. Yasin (17) "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." Peygamber OKUDU ve tebliğ etti. TEBLİĞ senin görevin değil, sende tebliğ edenin söylediğini OKUyacaksın kapasiten kadarını anlayacaksın ve icra edeceksin. Maide (67) Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. Maide (99) Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir. Araf (68) "Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım." Peki neden böyle? Çünkü DNAlarımızın birbirimizden farklı olması kadar net bir sebepten. Nasibimizi arıyoruz... Çünkü sen, ben ve herkes gerçekte OKUnması gerekenin ne olduğunu net olarak bilmiyoruz. Bilseydin yada bilseydik yada bilselerdi herkese kitap inerdi. Araf (62) "Ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum ve size nasihat ediyorum. Sizin bilmediğiniz şeyleri de Allah tarafından gelen vahiy ile biliyorum." Sanırım anlatabilmişimdir.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." Konu bartsimpson tarafından (18. February 2014 Saat 10:17 PM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
| bartsimpson Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
|
|
#3 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
böyle güzel anlatımla insan herşeyi anlar sevgili dostum
__________________
(FOR RAVEN) |
|
|
|
| khaos Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (19. February 2014) |
|
|
#4 | ||
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
Dediğinde şu yönden haklısın, herkes kuranı kendi kitabı zannediyor, bize öğretilen bu veya biz öyle zannediyoruz, o yüzden kendimize inmiş gibi okumaya çalışıyoruz. Bartsimson kardeşimizin dediği gibi resullerdeki donanım ve yaratılış bizde olsa kendi kitabımızı ve Alahın ayetlerini doğrudan (kelama gerek kalmadan) okurduk. Alıntı:
125. Biz, Beyt'i insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik. 126. İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! 127. Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı: ) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. 128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. 129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir resul görevlendir. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. 130. İbrahim'in milletinden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu(ibrahimin milleti) dünyada seçtik, şüphesiz o ahirette de salihlerdendir. Semavi din İbrahimle başlamış, İbrahim milletiyle devam etmiştir. İnsanoğlunun zihinsel yapısındaki gelişim, ilerleme İbrahimle başlamıştır. Kelimelerle sınanma, kelimelerin ifade ettikleri görevleri anlama, yerine getirme ve sonucunda düşünce dünyasındaki ilerleyiş, yapılaşma, insanın temel yapıtaşlarının oturtulması. İbrahim ile başlayıp, İbrahim milletiyle devam eden süreçte oluşan değerler ve bu değerlerin etrafında insanların toplanması, beytin oluşturulması hanif dinin yapılaşması ve insanların bu oluşanlardan(meyvelerinden) beslenmesi, ilerlemesi.. Allah ibrahimin duasını kabul etmiş ve rahmetinin tecellisi olarak Rabbin(eğiten, öğreten) ayetlerini okuyan resuller gelmiş insanlığa kitabı ve hikmeti öğretmişlerdir, temizlenme ve arınma yolunu açmışlardır. Resuller Rabbin ayetlerini okuyarak insanların anlayacağı seviyeye indirerek kelam halinde sunmuşlar kelimelere dökmüşlerdir. Allah kelamı dediğimiz şey aslında; resullerin yaratılışı, yaratıcının ayetlerini okuyarak yaratıcının varlığından ve birliğinden insanları haberdar etmesi, uyarması, öğüt vermesi şeklinde hadis ve hadiselerden zuhur etmiş şerefli elçilerin Allah adına söyledikleri sözleridir. Allahın konuşması; yaratmasıdır, Allah bir şeye ol der ve oluşum başlar! Bizim gibi herhangi bir insan Allahın ayetlerini doğru direk olarak okuyamıyor, bu yetenek veya görev Allahın seçtiği kulların, İbrahimin milleti, soyunun görevi olduğu bakara 129- 130 da açıkca yazıyor zaten. Biz kendi kafamıza göre veya birilerin sözde din adamlarının demesine göre her şey, Allahın tüm ayetlerinin okunması, kelam edilmesi kuranın içindedir, yani tüm mesajları, ayetleri Muhammet Resul okumuştur diye kabul etmemiz ve sınırlandırmamız ne kadar doğrudur? (bakara 129 da geçen İbrahim milletinden yüz çevirmek ne anlamdadır?) Resullerden bize kalan en büyük miras, bıraktıkları okudukları kelamlardır, bu sözleri de yanındakiler toplayabildikleri kadar toplamış musaf haline getirmişlerdir. Elimize aldığımız Kuran’da bu şekilde ortaya çıkmıştır. Resulleri biz görmedik, onların devirlerinde de yaşamadık, elimizde kalan bıraktıkları okuduklarının toplandığı kitaplar ve devam ettirilen semboller ve şekillerdir. Bu dünyadaki sınavımız da neyin ne olduğunu anlayıp, mücadele edip, doğru yolu bulmak ve o yolda ilerlemek üzerinedir. Allaha iki yol gider birisi rahmani, biriside şeytanidir, her iki yoldakilerde şüphesiz Allaha döndürülecektir. Bize resullerin bıraktıkları ise neyin ne olduğunu anlamak için rehberdir, bilgi kaynağıdır. Kelamları anlayacak olan akıldır, belli bir akıl seviyesinde ve bilgi birikiminde ancak söylenenleri doğru bir şekilde anlamaya başlarız, evrensel olanın ne olduğunu da bu süreçte keşfederiz diye düşünüyorum. Her şey hazır, tüm bilgiler ortaya serilmiş, tüm yollar gözükür vaziyette olsaydı ve kuranda tüm bunlar açıklanmış olsaydı, bizim bu kadar mücadele etmemize, neyin ne olduğunu anlamaya çalışmamıza gerek kalmazdı, islam alemide bu durumda cahil kalmazdı. Herşeyin aslı yaşamın içindedir, kuranın içinde olanlar uyarıdır, rehberdir, hidayet kaynağıdır, asla ulaşmak için verilen ön bilgilerdir. Apaçık kitap bizim burnumuzun dibinde, Allah bize şah damarımızdan daha yakın ama, bizim okumamız olmadığı ve yeterli bilgi birikimine sahip olamadığımız için çoğu şeyi şuan anlayamıyoruz, geniş bir çerçeveden durumu değerlendirebilmek gerekir diye düşünüyorum. Kitabı abdest almayanlar(temizlenip arınmayanlar) okuyamaz, yani yetersiz bilgiyle, akıl seviyesiyle doğru bilgiye anlayışa ulaşamayız, noksanlıkları tamamlamak bir hayat boyu sürecek yolculuktur. Gece yolculuğu sonunda aydınlığa ulaşmak ta var, karanlıklar içinde kalmakta. Hayatta yapılan bir çok yanlış, binlercesi bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. Biz farkında olmadan yanlışın içinde de olabiliriz. Yaptığımız tüm yanlışlar sonucu elde etttiğimiz tecrübeler bizi doğruya, doğru bilgiye ve olgunluğa ulaştırırsa, ne mutlu. Konu mustafabey tarafından (19. February 2014 Saat 02:36 PM ) değiştirilmiştir. |
||
|
|
|
![]() |
| Bookmarks |
| Etiketler |
| akid, akıl, evcilikmi, evlenmek, evlilikmi, ihanet, islam, medeniyet, nikah, sadakat, sorumluluk, sözleşme, ırk |
|
|