12. June 2014, 09:28 AM | #11 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı Hakkı Yılmaz'ın "İşte Kur'an" adlı eserinden. O'nun adına konuşabilecek kişi de sayın dost1- Halil Ay Herhalde bir açıklama getirir.
Saygılarımla, Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (19. February 2016 Saat 08:28 PM ) değiştirilmiştir. |
12. June 2014, 09:29 AM | #12 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Teşekürler Sayın Galip Bey;
Müslüman, Kitap ehli ayrımı ile ilgili iyi bir nokta yakaladınız! Kendi halimizi görmemiz, değerlendirmek için konuyu açtınız. Soru bir başka soruyu sordurtuyor; Ne kadar islamın içindeyiz? Ankebut Suresi 46. İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilahımızda da sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur. 47. İşte böylece sana bu Kitab'ı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardır. Âyetlerimizi, ancak kâfirler bile bile inkâr eder. 48. Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı. 49. Hayır, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. Zulmedenler kimler? Zalimler Zalimler ayetleri bile bile inkar edenler Zulum hakikatin ters yüz edilmesidir. Zulüm; kötü olan bir şeyin toplumda iyi olarak algılanması veya iyi olan bir davranışın kötü olarak algılanması durumudur. Ayetleri inkar etmek; kelamları inkar etmek demek değildir. Kelime tartışması değildir. Toplum ahlakının bozulması, kimseye güvenilmemesi, düşene bir tekmenin vurulması, ahlaksız davranışların ödüllendirilmesi, ahlaklı davranmanın kerizlik olarak görülmesi, toplumda adaletin uygulanmasının kişiye göre değişmesi, çoğunluk fakirken azınlığın mal mülkü ele geçirmesi ve dengenin kurulaması, bozgunculuğun artması, insana değer verilmemesi, insani değerler üretilememesi, aklın devre dışı bırakılması, istek ve arzuların coşması azgınlaşması, benciliğin artması, hurafelerin artması, çıkar ve menfaatlerin her şeyin önüne geçmesi ve bunun gibi olumsuz olan durumların olağan hale gelmesi dinde istenilen hedeflerin dışına çıkıldığının bir göstergesi olup genel olarak Allahın ayetlerini inkar etmektir, yaşamda zulümün egemen olması islamın(barış, esenlik, insanlık) kapı dışarı edilmesidir. İslamı, barışı, refahı, huzuru kapı dışarı edip, kendi halimizi görmeden kimseyi islama falan çağıramayız zannımca, başımızda böyle bir problem var, bunun çözümü nedir? |
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (27. February 2016) |
12. June 2014, 10:33 AM | #13 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 0
2 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
Bu durumda ehli Kitapdan olan hristiyanlar müşrik olmuyormu?
Tevbe (30) Yahudiler, "Üzeyr Allah'ın oğludur" dediler. Hırıstiyanlar ise, "İsa Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! Yukarıda verilmiş onlarla en güzel şekilde mücadele edin ifadesi onları hoş görün manasında değildir. Onlarla olan mücadelenizde hakaret etmeyin anlamınadır. Onları hoş görmek bunun sadece hata olduğunu anlamak olur. Halbuki hata amel de olur. İmanda olmaz. Musa a.s a inanmak yada isa a.s a inanmak ehli kitapın doğru olduğu manasına gelmez. Biz onların peygamber olduklarına inanırız onlar ise Tevbe (31) (Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (hırıstiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır. Bu durumda onlarla peygamberler üzerinden aynı bağn kurulması doğru değildir. Onları dövelim sövelim demiyoruz lakin onlarla mücadele edilmeli edilirkende güzel söz söylenmeli yani hakaret etmeden mücadele edilmelidir. |
12. June 2014, 03:34 PM | #14 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm, Değerli Mustafabey Kardeşim,
"Ve lâ tucâdilû ehlel kitâbi illâ billetî hiye ahsenu illellezîne zalemû minhum ve kûlû âmennâ billezî unzile ileynâ ve unzile ileykum ve ilâhunâ ve ilâhukum vâhıdun ve nahnu lehu muslimûne" âyetinde geçen "muslimûne" sözcüğünün türetildiği kök harfler; “berâet/uzak tutma; korkudan, kuşkudan, beladan, huzursuzluktan, mutsuzluktan, kavgadan savaştan, ağrıdan, sızıdan, maddî ve manevî sıkıntılardan, zayıflıktan çürüklükten, tüm olumsuzluklardan uzak olma” ( Lisânu'l-Arab; c. 4, s. 660.) anlamındaki " س ل م/s-l-m" dir. Bu kök harfler islam,sâlim, selâm, teslim vb sözcüklerinin de köküdür. Âyette geçen müslimune sözcüğü bu kökten if‘âl kalıbında türetilmiş mastar bir sözcük olup isim ve mastar olarak kullanılabilen " الإسلام/islâm", sözcüğünün çoğul olan ismi failidir yani islamlaştıranlardır. Sözcüğün islâm kalıbını Türkçeye , “sağlamlaştırma” [dertten, tasadan, korkudan, mutsuzluktan, kavgadan, savaştan ve benzeri şeylerden uzaklaştırma], "müslimune" yi de sağlamlaştıranlar olarak çevirebiliriz. Dinimizin adı da; İslâm dini; “insanları sağlamlaştıran din” [dert, tasa, savaş, zayıflık, manevî hastalık, mutsuzluk ve benzeri şeylerden uzaklaştırıp sağlama, güvenceye alan ilkeler] olur. Galip Kardeşimizin kullandığı mealde geçen "müslimune"," islamlaştıranlar" olarak doğru çevrilmiştir. Aslında islamlaştıran sözcüğünü de tam olarak "sağlamlaştıranlar" Türkçeye çevirmek gerekir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi: | bartsimpson (27. February 2016), mustafabey (12. June 2014) |
12. June 2014, 09:42 PM | #15 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Günümüzde var olan durumu incelediğimizde adı islam ile anılan toplumlarda müslimine ile ifade edilecek "dertten, tasadan, korkudan, mutsuzluktan, kavgadan, savaştan ve benzeri şeylerden uzaklaşma" yani müslüman toplumlarda barış, huzur, refah ortamının olmadığı açıkca görülmektedir. Eleştirdiğim kısım Ankebut 46 daki ifadenin kitap ehli diye anlaşılan hristiyan ve yahudileri kurtarma amaçlı Allah için islamlaştırmaya çalışma, mücadele etme olarak anlaşılması. Öncelikle bizim toplumun veya kendini müslüman zanneden diğer toplumların islamlaştırılması yani barışa, huzura, derten tasadan uzak bir duruma gelmeleri gereklidir. Biz kendimiz öncelikle bu derten tasadan hastalıklardan kurtaran ilkeleri uygulayız, bir başarı olmalı ki diğer toplumlara islamı tavsiye etmek için delilimiz olsun Ortada bir başarı yok! Kim islamlaştıracak bizleri? bu allah için islamlaştıran kimseler niye şimdiye kadar ortaya çıkmamış? Eleştirilecek olan durum; biz keliz merhemimiz olsa önce kendi başımıza sürmemiz lazım. Kuranda müslüman ismini görünce hemen yapışıyoruz, bizden, kendimizden bahsediyor zannediyoruz, sahipleniyoruzda ortada bu anlatılan müslüminler yok! mücadele başkasına karşı değil kendimize karşı olmalı, kendi toplumuzun halini görmeliyiz. |
|
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (12. June 2014) |
27. February 2016, 01:23 AM | #16 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." |
|
Bookmarks |
Etiketler |
davet, ehli, ehlikitabı, hoşgörüye, kitabı, tüm |
|
|