![]() |
![]() |
#18 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 157
Tesekkür: 33
17 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
![]()
8. Bizler, bireysel eğilimlerimiz ve tercihlerimiz nasıl olursa olsun, bir arada yaşamak zorundayız. Türkiye’de, nüfus cüzdanından “İslâm” ibaresini sildirecek derecede dürüst, saygın ateist sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Öyleyse, insanımızın yüzde 98’inin Müslüman olduğu hususu üzerinde yeniden düşünmek gerekecektir. Türkiye’de, açıkça İslâm’a karşı olduğunu söyleyen mevcut değilse, yapay şeriat tartışmaları, yapay dindar-laik gerilimi, “irtica”ın arttığı yönündeki kaygılar nereye oturtulacak, hangi zeminde tartışılacaktır? Ortada, gizlenmesi mümkün olmayan bir sorun vardır: Bir kısım Müslümanlarla, diğer bir kısım Müslümanlar arasında, dine, demokrasiye, laikliğe, Batı Medeniyetine bakış açısındaki farklılıklardan kaynaklanan, donanım eksikliğinden dolayı, doğru dürüst tartışılamayan, üstelik, bazı güç odaklarının acımasızca kullandıkları bir sorun. Bu sorunun kaynağında, din konusundaki bilgi boşluğu ve demokrasi kültürünün oluşturulamayışı yatmaktadır.
9. İnsanoğlunun ürettiği bütün medeniyetlerin ekseninde “din” olgusu vardır. Din, 21.asra girerken, yine yükselen değer olmuştur. Öyleyse, gönlü Türkiye sevgisi ile dolu olan -inanan,inanmayan- herkesin, birazcık “din” olgusu üzerinde düşünmesinde fayda vardır. Din olgusunu dışlayarak, ya da görmezlikten gelerek bir yere varılamayacağını, tarih göstermiştir. Din, çift yönlü kesen bir kılıç gibidir; doğru anlaşılmadığı zaman, insanları olumsuz yönde etkileyebilir. Doğru din anlayışı ise, ilerleme, gelişme, hatta uygarlık yaratma yolunda motor görevi görür. Çözülme ve yeniden yapılanmaların hızla birbirini takip ettiği “değişim” sürecinde, toplum olarak din anlayışımızı yeniden gözden geçirmemiz, adeta kaçınılmaz hale gelmiştir. Din alanında da, doğru bilgi temeline dayalı yeniden yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bunu başarmak, yeni bir uygarlık yaratma yolunda önemli bir mesafe katetmek anlamına gelir. İslam dini, Hz. Muhammed’e Allah katından gelen vahyin etrafında şekillenmiştir. İslam’ın iki temel kaynağı vardır: Vahiy ve akıl. Bunlar, birbirinin alternatifi olan kavramlar değildir; akıl ve vahiy, birbirini tamamlamak durumundadır. Vahyi anlayacak olan akıldır. Vahyin dışındaki her türlü dinî nitelikli oluşum, -adı mezhep,tarikât ne olursa olsun- dinin anlaşılma biçimleri ile ilgili tezahür olup, her türlü tenkit ve tahlile sonuna kadar açıktır. Akıl etkin olduğu zaman, çelişkiler yavaş yavaş yavaş azalır. Yeni bir uygarlık yaratmak, öncelikle aklın, hayatın bütün alanlarında etkin olmasına bağlıdır. Aklın etkin olmasını, ya yaratıcılıktan yoksun bir kafa, ya çıkarlar, ya da insanı yönlendiren dinleştirilmiş gelenek engelleyebilir. Bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket, aklın çelişkileri kolayca fark edebilme yeteneğini yitirmiş olmasıdır. Kur’ân’da geçen, “kalplerin mühürlenmesi”ni, insan aklının çelişkileri görememesi ve vicdanın körelmesi olarak anlamak mümkündür. Duyarlığını yitiren her insanın “kalbi mühürlenmiş” demektir. Aklın etkin olması, metodik şüpheyle ve eleştirel yaklaşımla mümkün olabilir. Bir şey aklımıza yatmıyorsa, kimden gelirse gelsin, nerede olursa olsun, oraya bir soru işareti koymalıyız. Yüce Allah, İsra suresinin 36. âyetinde şöyle buyurmaktadır: “Bilmediğin şeyin ardına düşme. Doğrusu ,kulak, göz ve yürek, işte bunların hepsi ondan sorguya çekilir”. Bu âyet de göstermektedir ki, düşünmek, akletmek, aklı etkin kılmak Allah’ın bir emridir. 10.Türkiye,halkının %98'i Müslüman olan bir ülkedir. Türkiye'de var olan Müslümanlık, ağırlıklı olarak kulaktan dolma bilgilerle, yani şifahî kültürle şekillenmiştir. Öncelikle, bu anlayış biçimini, Alevisiyle- Sünnisiyle tartışmaya açmak, vahye ve akla ters düşen batıl inançlardan,hurafelerden kurtulmak gerekmektedir. Bilgi Çağı’na girerken, yanlışların, hataların, hamallığını yapmak, hiç bir Müslümana yakışmaz. Bizden önceki atalarımız, hatalarıyla, sevaplarıyla dini anlamaya çalışmışlar; yaşamışlar, bize bir miras bırakmışlardır. Bu miras, adı ne olursa olsun, dinle özdeşleştirilemez. Ne var ki, bunalımlı dönemler, insanların yönünü maziye doğru çevirmektedir. Yaratıcılık yeteneklerini yitirmiş birey ve toplumlar, mazi ile övünmeyi ve avunmayı meziyet zannederler. Böylece farkında olmadan, kendi geleceklerini geçmişe ipotek ettirirler. Sonuçta, gelenek din haline gelir; bireyin nefes almasını bile engellemeye başlar.
__________________
Düşünüp, tutabilmek adına; 'oku'mak ! |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
anlayışı, din, hasan, hurafeler, islam, onat, türkiyede, yaşam |
|
|