![]() |
![]() |
#10 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 157
Tesekkür: 33
17 Mesajina 28 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
![]()
"İSNAD ZİNCİRİ METODOLOJİSİNDEKİ ZAYIFLIKLAR"
Hadis yazarları,en çok tutulan Hadis yazarları olarak kabul edilen Buhari ve Muslim'in çalışmalarının ne kadar titiz olduğunu söylemekten haz duymaktadırlar.Onlara göre Müslim ve Buhari, en sıkı ve zor teknikleri kullanarak hadis kaynaklarını değerlendirmeye tabi tutmuşlar ve ancak ondan sonra hadis kabul etmişlerdir.Bu arada hadis yazarları tarafından kaynakların doğruluğunun sorgulandığı bir de ilim dalı oluşturulmuştur.Onların bu çabalarını takdir etmemize karşılık bu durum,kullanmış oldukları metodun zayıflıklarını görmemize engel değildir.Şimdi,biliyoruz ki hadislerin çoğu tabiin ve tebei tabiin döneminde (peygamberin sahabesini görenler ve ondan sonra gelen ve bu görenleri görenler) ortaya çıkmıştır. Kimdir bu "tabiin" ve "tebei tabiin" ? "Tabiin";peygamberin vefatından iki buçuk ila dört nesil sonra (yaklaşık olarak 70 ila 120 yıllık bir süre) gelen ve "sahabeyi gören" kişilerdir."Tebei tabiin" ise, bu ilk grubu gördüğü düşünülen diğer bir grup insandır ki,bunlar da peygamberin vefatından sonra gelen dört buçuk ila altı nesil arasına dağılmıştır(130 ila 190 yıllık bir süre yapar!). Bu da hadislerin, peygamberden yüz ila iki yüz yıllık bir süre sonra ortaya çıktığını göstermektedir.İsnad zinciri metodu ne kadar hassas olsa da, hadis yazarlarının böyle bir şeyden ilk kez bahsetmeleri ve yazıya dökmeleri , son tebei tabiinin vefatından ancak 150-200 yıl sonra gerçekleşmiştir.Bu da demektir ki,isnad zinciri tesbit edilmeye başlandığında yardımcı olacak ne bir sahabe, ne sahabeyi görmüş bir kişi, ne de sahabe görmüş bir kişiyi görmüş olan bir kişi hayattadır.Tüm bu bilgilerin doğrulaması nasıl yapılacaktır,bu meçhuldur!... Burada, bizim amacımız; Buhari,Muslim ve diğerlerini uydurmacılıkla suçlamak değil.Ancak en basit psikoloji ve iletişim eğitimi almış bir kişi bile, 15 kelimelik basit bir mesajın sadece beş kişi arasında kulaktan kulağa nakli sırasında bile bozulacağını test edebilir(Sizde bunu kendi aranızda deniyebilirsiniz). Tabii ki bu arada hadislerin binlerce sayıda olduğunu ve abdest almaktan, çeşitli hukuki meselelere uzanan, son derece detaylı anlatımlar içerdiğini unutmayın. Bu anlatımların da yüzlerce yıllık bir süre içinde, binlerce millik çöllerle kaplı bir coğrafyaya dağılmış,yüzlerce anlatıcıdan kaynaklandığı da hatırlanmalıdır. Yine unutmayın ki,o zaman haberler ancak deve hızıyla, deri ve kemik parçaları üzerine yazılı olarak dolaşıyordu ve ne kağıt, ne de bunlara yazabilecek adam bulmak hiçte kolay değildi. Bugünün modern dünyasında bile ana tarihsel olaylar hakkında ne, nasıl, hangi şartlar altında gerçekleştirmiş, gibi pek çok belirsizlik vardır.Bir örnek olarak vermek gerekirse; Kenedy suikasti hakkında yada birinci dünya savaşının sebepleri hakkında pekçok bilinmeyen ve çelişkili bilgi vardır. Aile içinde yaşanan olaylarda bile, olay eskidikçe anlatımlar farklılaşmakta ve belirsizlik artmaktadır.İşte bu sebeplerden dolayı rahatlıkla denebilir ki hadis yazarları, her ne kadar gayret sarfetmiş olurlarsa olsunlar! asla kesinlik iddia edemezler. Mekke'den Şam'a deve sırtında yapılacak bir seyahat en az bir- iki ay sürer.Diğer yandan Arab çölleri arasına dağılmış belli başlı yerleşim yerlerine yapılacak bir seyahatin, çok daha uzun bir zaman alacağı kesindir.Tüm bu gerçeklerde göstermektedir ki,hadis yazarlarının yazmış oldukları bilgileri kişisel olarak doğrulama ihtimalleri son derece azdır.Aksi takdirde ömürlerini büyük kısmını son derece hızlı develerinin sırtında oradan oraya koşturmakla geçirirlerdi!Tarihsel kayıtlarda bu hadis yazarlarının kim olduğu,nerede yaşadıkları ve ne kadar seyahat ettikleri de vardır. Bildiğimiz kadarıyla deve hızı bugünlerde ne ise, o zamanlarda da o idi... O halde hadis yazarlarının tüm bu boşlukları doldurmak için iyi hikaye anlatımlarına şiddetle ihtiyaç duyduğu ortaya çıkmaktadır.Hadis yazarlarının değindiği pekçok "sahih"anlatıcı, esasen sadece uydurma isimlerdir... Hadisciler bu tip eleştirilerden kurtulmak için çok zekice bir araç geliştirmişlerdir.Bu da sahabenin ta'dilidir.Bu, şu demektir:Hadis anlatımı söz konusu olduğunda Peygamberin sahabesi ilahi bir koruma altına girmektedir ve onlar bu şekilde hata yapmaktan korunmaktadırlar! Bu, hiç şüphesiz akılalmaz ve mantık dışı bir iddiadır ve esasında hıristiyan kitaplarından alınmıştır. İsa peygamberden çok sonraları İncil’i kaleme alanların da, inandırıcılıklarını arttırabilmek için benzer bir yola başvurdukları bilinmektedir. Şimdi Buhari tarafından ortaya konan bir isnad zincirini değerlendirelim: Muhammed Peygamber Muhammed Peygamber 1.Ömer ibni Hattab 1.Ayşe 2.İbni Vakkas El Laiti 2. Zubeyr 3.İbni İbrahim at Taimi 3.İbni Şihab 4.Yahya İbni Said 4.Ukail 5.Süfyan 5.El Bait 6.Abdullah ibni Ez Zubeyr 6.Yahya İbni Buhari Buhari Buhari Daha öncede bahsettğimiz gibi isnad zinciri, son tebei tabiininde vefatından ancak 150 yıl sonra yazılmıştır.Bu yüzden, bu rivayet zincirinin bir parçası olarak isimleri geçen Ömer yada Ayşe'nin, gerçekten bu rivayete kaynaklık ettiğine dair delil nerededir? Elbette ki delil yoktur.Elde olan, sadece “kuvvetli zanlar” ve ALLAH'ın onları hata yapmaktan koruyacağı “inancıdır.” Peki herşeye kadir olan ALLAH, bu işe ne demektedir: “Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytânlarını düşman yaptık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak. ki âhirete inanmayanların kalbleri o(nların yaldızlı sözleri)ne kansın, ondan hoşlansınlar ve onlar, işledikleri suçları işlemeğe devam etsinler. ALLAH, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken O'ndan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O(Kur'an)ın, gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, hiç kuşkulananlardan olma. Rabbinin sözü hem doğruluk, hem de adâlet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir. Yeryüzünde bulunan(insan)ların çoğuna uysan, seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece saçmalıyorlar.” (6:112-113) Yukarıda verilen ayette ALLAH, insanların çoğunun inancının sadece zanna ve tahmine dayandığını söylemekte. Kim hadis kitaplarının da ancak bizim gibi ölümlü kişiler tarafından yazılmış "din"kitabı olduğunu inkar edebilir? Ama hadisçiler hala ısrarlıdır.Bazılarına göre en azından Buhari'nin hadisleri yanlış olamaz. Niye? Çünkü Buhari 600.000 hadisi inceleyip sadece 7 27 5 tanesini seçmiştir de ondan... Aslında bu bilgi sadece, okuyucunun Buhari hakkındaki kanaatini etkilemek için uydurulmuştur ve gerçeklerle alakası dahi yoktur.Basit bir hesaplama dahi, Buhari’nin böyle bir çalışmayı asla yapmış olamayacağını isbat eder: Basit bir hadisin üç cümleden oluştuğunu farzedelim.(gerçekte paragraflar uzunluğunda olanlar var) Buhari bu şekilde 40 yıllık bir süre içinde 1.800.000 cümleyi toplamış,okumuş,değerlendirmiş ve kaydetmiş olmalıdır. Bu da 40 yıllık süre içinde, herbiri Kur'an kalınlığında ve zorluğunda” tam 300 kitaba” eşit bilgi yapar. (Bu arada, bir de deve sırtında tüm arabistan çöllerinde yapılması gereken yolculuklar var): Bunun ne derece mümkün olabileceği, ortadadır. Başka bir kaynağa göre İbni Hanbel'in 7 milyon hadis naklettiği söylenmektedir.Eğer bu doğruysa Peygamber, 23 yıllık peygamberlik hayatı boyunca ve günde 18 saat haftada 7 gün çalışmalı ve her 77 saniyede bir hadis üretmelidir! O takdir de peygambere ne kendi hayatını yaşamak ne de peygamberlik görevini yapmak için hiç zaman kalmamaktadır.Görüldüğü gibi isnad olayı hadislerin doğruluğunu temin etmekte yetersiz kalmaktadır.Eğer hadisler içerikleri ve mantıkları açısından tasnife tabi tutulsaydı daha inandırıcı olurdu.Yine bu metodun kullanılması halinde, bugünkü "sahih" hadis kitaplarından geriye pek birşey kalmayacağı da açıktır.
__________________
Düşünüp, tutabilmek adına; 'oku'mak ! |
![]() |
![]() |
Umar Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (10. May 2010) |
Bookmarks |
Etiketler |
gerçeği, hadis, hurafe, hureyre, islamın, pavlusu, sünnet, yozlaşma |
|
|