hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Adalet ve Zulum

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 15. February 2010, 05:28 PM   #1
snobyx
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
snobyx is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
müslümanlardan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
... ve hal böyleyken BUNDAN ÖNCE OKUR YAZAAR KESİMİN AZ OLMASINA RAĞMEN DİNİNİ BİLEN VE ÇOK,Çünkü anlatılan,{tebliğ edilen insanın konuştuğu dile yakın olunca ister istemez insan duyarsız kalamıyor]. ...

Selamun Aleykum,

Değerli kardeşim yukarıdaki cümlenizden anladığım kadarı ile Cumhuriyetten evvelki dönemde yaşayan insanlar Kuran'ı rahatça anlayabiliyorlar çünkü kendi aralarında konuştukları dil bugünkü Türkçe'den farklı ve Tebliğnin orjinal dili olan Arapça'ya yakın.Yani Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaşayanlar bizden daha farklı bir Türkçe konuşuyorlar.Yanlış anladıysam lütfen düzeltin.

Eğer doğru anladıysam bir soru sormak isterim.Mesela 13.14.veya 19.yüzyılda Anadolu'da yaşayan bir insanla,günümüzde yaşayan herhangi bir Türk vatandaşını bir araya getirsek anlaşabilirler mi?Birbirlerinin konuşmasını anlayabilirler mi?

Eğer anlayamazlar diyorsanız,şimdi fark ettim ki bu korkunç bir şeydir.Çünkü tüm bir milletin geçmişle olan bağları koparılmış,Torun dedesini anlayamaz hale getirilmiş demektir.

Cevabınızı merakla bekliyorum...

Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
snobyx isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
snobyx Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (17. February 2010), Miralay (19. July 2010)
Alt 15. February 2010, 11:04 PM   #2
kamer
Super Moderator
 
kamer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 283
Tesekkür: 457
132 Mesajina 294 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
kamer is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
snobyx Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum,

Değerli kardeşim yukarıdaki cümlenizden anladığım kadarı ile Cumhuriyetten evvelki dönemde yaşayan insanlar Kuran'ı rahatça anlayabiliyorlar çünkü kendi aralarında konuştukları dil bugünkü Türkçe'den farklı ve Tebliğnin orjinal dili olan Arapça'ya yakın.Yani Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaşayanlar bizden daha farklı bir Türkçe konuşuyorlar.Yanlış anladıysam lütfen düzeltin.

Eğer doğru anladıysam bir soru sormak isterim.Mesela 13.14.veya 19.yüzyılda Anadolu'da yaşayan bir insanla,günümüzde yaşayan herhangi bir Türk vatandaşını bir araya getirsek anlaşabilirler mi?Birbirlerinin konuşmasını anlayabilirler mi?

Eğer anlayamazlar diyorsanız,şimdi fark ettim ki bu korkunç bir şeydir.Çünkü tüm bir milletin geçmişle olan bağları koparılmış,Torun dedesini anlayamaz hale getirilmiş demektir.

Cevabınızı merakla bekliyorum...

Selametle...
Aleyküm Selam kardeşim,

Osmanlıda saraylının kullandığı dil ile sokaktaki insanların kullandığı dil arasındaki farka bir örnek olsun diye alıntıyı paylaşıyorum.

Şeyhülislam Esad Efendi'nin 1725-32 yılları arasında yazılan Lehcet-ül Lugat isimli sözlüğünün önsözü, 18. yüzyıl Osmanlıcası'nın özellikle rafine bir örneği olarak alıntılanmaya değer:

"Amed-i medid ve ahd-i ba'iddir ki daniş-gâh-ı istifadede nihade-i zanu-yı taleb etmekle arzu-yı kesb-i edeb kılıp gerçi irre-i ahen-i berd-i gûşiş-i bî-müzd zerre-i fulad-ı fu'ad-ı infihamı hıred edemeyip şecere bî-semere-i isti'daddan yek-bar-ı imkân intişar-ı nüşare-i asar-ı hayr-ül me'ad as'ab-ı min-hart-ül katad olup ancak piş-nigâh-ı ihvan ve hullanda hem-ayar-ı nühas-ı hassas olan hey'et-i danişveriyi zaharif-i tafazzul ile temviye ve tezyin edip bezm-gâh-ı sühan-gûyanda iksar-ı sersere ile ser-halka-i ihvab-ı hava-ayin olmuş idim." [4]

1790 dolayında yazılan bir yemek kitabından alınan aşağıdaki bölüm, Osmanlıca'nın nisbeten sade bir örneğidir:

"Türkîde turunc dediğimiz mîveye Farisî'de narenc denir. Portakal derler, İstanbul'da şekerden leziz zuhur etmeye başladı. Hatta nev-zuhur Frenk hekimleri 'Asitane sahil-i bahr ve ahalisi et'ime-i mütenevvia ile aluf ve fesad-ı dem hasebiyle iskorpit illetine mübtelalardır. Elbet beher yevm bir dane portakal ekli lazımdır ve vacibdir.' Maa-haza kendüleri illet-i müstekreh-i frengîden muallel olup bahusus oldukları arzda portakalı ancak kibarı görebildiğinden Asitane'de kesreti kendülerini hayran eylediğinden hezeyan-ı gûna-gûn ederler. Maa-haza alil-ül mizac olan ihvana muzır olmak melhuzdur." [5]

Dönemin konuşma Türkçesinin sesini, klasik Osmanlı eğitimi almış yazarların metinlerinde tanımak çok güçtür. Buna karşılık Osmanlı eğitimi almamış bir İstanbullu Ermeniye ait olan aşağıdaki metinde, günümüz Türkçesinden hemen hemen farksız bir sokak diliyle karşılaşırız. 1736 yılında İran sefaret heyetine müzisyen olarak katılan Tamburi Artin Efendi'nin seyahatnamesi, Ermeni harfleriyle Türkçe olarak kaleme alınmıştır.

"Yezd ile Kerman arasında kum deryası dedikleri vardır ki inceliği ve beyazlığı saat kumu gibidir ve bir köyleri vardır ki yolcular konar. Damlara ve sokaklara bir adam nazar etse gûya kar yağmış sanır. Yol üzerinde bir buçuk, iki saat çekecek kadar yerde kule gibi miller yapılıdır ki karşına tutar da öyle gidersin. Eğer o milleri sağına veya soluna alır isen, yolu şaşırırsın ve birer ikişer minare derinliğinde kum ile dolmuş hendekler vardır ki hiç belli değil. Atın ayağı eğer oralara basacak olursa kurtulmak muhaldır. Çabalandıkça batar gider." [6]

Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%...%BCrk%C3%A7esi

Mutlu ve esen kalın.
__________________
And olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen? Kamer/17-22-32-40
kamer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
kamer Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (17. February 2010), dost1 (17. February 2010), Miralay (19. July 2010), PİLOT (16. February 2010), snobyx (16. February 2010)
Alt 16. February 2010, 05:48 PM   #3
snobyx
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
snobyx is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
kamer Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aleyküm Selam kardeşim,

Osmanlıda saraylının kullandığı dil ile sokaktaki insanların kullandığı dil arasındaki farka bir örnek olsun diye alıntıyı paylaşıyorum.

Şeyhülislam Esad Efendi'nin 1725-32 yılları arasında yazılan Lehcet-ül Lugat isimli sözlüğünün önsözü, 18. yüzyıl Osmanlıcası'nın özellikle rafine bir örneği olarak alıntılanmaya değer:

"Amed-i medid ve ahd-i ba'iddir ki daniş-gâh-ı istifadede nihade-i zanu-yı taleb etmekle arzu-yı kesb-i edeb kılıp gerçi irre-i ahen-i berd-i gûşiş-i bî-müzd zerre-i fulad-ı fu'ad-ı infihamı hıred edemeyip şecere bî-semere-i isti'daddan yek-bar-ı imkân intişar-ı nüşare-i asar-ı hayr-ül me'ad as'ab-ı min-hart-ül katad olup ancak piş-nigâh-ı ihvan ve hullanda hem-ayar-ı nühas-ı hassas olan hey'et-i danişveriyi zaharif-i tafazzul ile temviye ve tezyin edip bezm-gâh-ı sühan-gûyanda iksar-ı sersere ile ser-halka-i ihvab-ı hava-ayin olmuş idim." [4]

1790 dolayında yazılan bir yemek kitabından alınan aşağıdaki bölüm, Osmanlıca'nın nisbeten sade bir örneğidir:

"Türkîde turunc dediğimiz mîveye Farisî'de narenc denir. Portakal derler, İstanbul'da şekerden leziz zuhur etmeye başladı. Hatta nev-zuhur Frenk hekimleri 'Asitane sahil-i bahr ve ahalisi et'ime-i mütenevvia ile aluf ve fesad-ı dem hasebiyle iskorpit illetine mübtelalardır. Elbet beher yevm bir dane portakal ekli lazımdır ve vacibdir.' Maa-haza kendüleri illet-i müstekreh-i frengîden muallel olup bahusus oldukları arzda portakalı ancak kibarı görebildiğinden Asitane'de kesreti kendülerini hayran eylediğinden hezeyan-ı gûna-gûn ederler. Maa-haza alil-ül mizac olan ihvana muzır olmak melhuzdur." [5]

Dönemin konuşma Türkçesinin sesini, klasik Osmanlı eğitimi almış yazarların metinlerinde tanımak çok güçtür. Buna karşılık Osmanlı eğitimi almamış bir İstanbullu Ermeniye ait olan aşağıdaki metinde, günümüz Türkçesinden hemen hemen farksız bir sokak diliyle karşılaşırız. 1736 yılında İran sefaret heyetine müzisyen olarak katılan Tamburi Artin Efendi'nin seyahatnamesi, Ermeni harfleriyle Türkçe olarak kaleme alınmıştır.

"Yezd ile Kerman arasında kum deryası dedikleri vardır ki inceliği ve beyazlığı saat kumu gibidir ve bir köyleri vardır ki yolcular konar. Damlara ve sokaklara bir adam nazar etse gûya kar yağmış sanır. Yol üzerinde bir buçuk, iki saat çekecek kadar yerde kule gibi miller yapılıdır ki karşına tutar da öyle gidersin. Eğer o milleri sağına veya soluna alır isen, yolu şaşırırsın ve birer ikişer minare derinliğinde kum ile dolmuş hendekler vardır ki hiç belli değil. Atın ayağı eğer oralara basacak olursa kurtulmak muhaldır. Çabalandıkça batar gider." [6]

Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%...%BCrk%C3%A7esi

Mutlu ve esen kalın.
Selamun Aleykum değerli Kamer abim,

Esasında benim gelmek istediğim yeri çok güzel bir noktadan irdelemişsiniz.Allah razı olsun.Bu husus için değerli Yılmaz Özdil'in yazdığı bir makaleyi eklemek isterim.Hem eğlenceli hem de öğretici bir yazı


Karacaoğlan İtalyanca konuşurdu...

Ben yürürem yane yane

Aşk boyadı beni kane

Ne akilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

(Yunus, 13'üncü yüzyıl.)

*

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icat oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

(Köroğlu, 16'ncı yüzyıl.)

*

Bana kara diyen dilber

Gözlerin kara değil mi

Yüzünü sevdiren gelin

Kaşların kara değil mi

(Karacaoğlan, 17'nci yüzyıl.)

*

Yarın kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koç yiğitler yere serilir

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

(Dadaloğlu, 18'inci yüzyıl.)

*

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

(Veysel, 1894 doğumluydu.)

*

Hálá diyor ki: "Atatürk travma yaşattı, dilimizi değiştirdi..."


Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
snobyx isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
snobyx Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (17. February 2010), dost1 (17. February 2010), hiiic (8. October 2010), mavera (16. February 2010), Miralay (19. July 2010)
Alt 16. February 2010, 05:58 PM   #4
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
snobyx Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum değerli Kamer abim,

Esasında benim gelmek istediğim yeri çok güzel bir noktadan irdelemişsiniz.Allah razı olsun.Bu husus için değerli Yılmaz Özdil'in yazdığı bir makaleyi eklemek isterim.Hem eğlenceli hem de öğretici bir yazı


Karacaoğlan İtalyanca konuşurdu...

Ben yürürem yane yane

Aşk boyadı beni kane

Ne akilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

(Yunus, 13'üncü yüzyıl.)

*

Düşman geldi tabur tabur dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icat oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır

(Köroğlu, 16'ncı yüzyıl.)

*

Bana kara diyen dilber

Gözlerin kara değil mi

Yüzünü sevdiren gelin

Kaşların kara değil mi

(Karacaoğlan, 17'nci yüzyıl.)

*

Yarın kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koç yiğitler yere serilir

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

(Dadaloğlu, 18'inci yüzyıl.)

*

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

(Veysel, 1894 doğumluydu.)

*

Hálá diyor ki: "Atatürk travma yaşattı, dilimizi değiştirdi..."


Selametle...

süpermiş.

selamlar.
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mavera Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (8. October 2010)
Alt 17. February 2010, 08:03 AM   #5
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart

Alıntı:
snobyx Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum,

Değerli kardeşim yukarıdaki cümlenizden anladığım kadarı ile Cumhuriyetten evvelki dönemde yaşayan insanlar Kuran'ı rahatça anlayabiliyorlar çünkü kendi aralarında konuştukları dil bugünkü Türkçe'den farklı ve Tebliğnin orjinal dili olan Arapça'ya yakın.Yani Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaşayanlar bizden daha farklı bir Türkçe konuşuyorlar.Yanlış anladıysam lütfen düzeltin.

Eğer doğru anladıysam bir soru sormak isterim.Mesela 13.14.veya 19.yüzyılda Anadolu'da yaşayan bir insanla,günümüzde yaşayan herhangi bir Türk vatandaşını bir araya getirsek anlaşabilirler mi?Birbirlerinin konuşmasını anlayabilirler mi?

Eğer anlayamazlar diyorsanız,şimdi fark ettim ki bu korkunç bir şeydir.Çünkü tüm bir milletin geçmişle olan bağları koparılmış,Torun dedesini anlayamaz hale getirilmiş demektir.

Cevabınızı merakla bekliyorum...

Selametle...
ŞİMDİ SİZ OSMANLILAR VE SELÇUKLULARIN KONUŞTUĞU DİLİ,KENDİNİZİN ŞİMDİ KONUŞTUĞUNUZ DİLLE ANLIYORMUSUNUZ.

Anlıyorsanız sorun yok sizinde dediğiniz gibi, AMA

Anlamıyorsanız GERÇEKTENDE DEDİĞİNİZ GİBİ TÜM GEÇMİŞİNİZLE BAĞLARINIZ KOPARILMIŞ BUDA KORKUNÇ BİR DURUM VE BENDE TAM OLARAK BUNDAN BAHSETMEYE ÇALIŞTIM.

Bırakın geçmişi,DİNİNDEN UZAKLAŞTIRTILMIŞ VE BUNUDA ,DİNE KARŞI DİN İLE

not.ALİ ŞERİATİNİN DİNE KARŞI DİN kitabını okuyun faydalı olacak inşaallah kanaatindeyim saygılar.
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
müslümanlardan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (19. July 2010)
Alt 17. February 2010, 05:42 PM   #6
snobyx
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
snobyx is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
müslümanlardan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ŞİMDİ SİZ OSMANLILAR VE SELÇUKLULARIN KONUŞTUĞU DİLİ,KENDİNİZİN ŞİMDİ KONUŞTUĞUNUZ DİLLE ANLIYORMUSUNUZ.

Anlıyorsanız sorun yok sizinde dediğiniz gibi, AMA

Anlamıyorsanız GERÇEKTENDE DEDİĞİNİZ GİBİ TÜM GEÇMİŞİNİZLE BAĞLARINIZ KOPARILMIŞ BUDA KORKUNÇ BİR DURUM VE BENDE TAM OLARAK BUNDAN BAHSETMEYE ÇALIŞTIM.

Bırakın geçmişi,DİNİNDEN UZAKLAŞTIRTILMIŞ VE BUNUDA ,DİNE KARŞI DİN İLE

not.ALİ ŞERİATİNİN DİNE KARŞI DİN kitabını okuyun faydalı olacak inşaallah kanaatindeyim saygılar.
Selamun Aleykum,

Değerli kardeşim eklediğim son yazıyı okumadınız galiba.Dikkatinizden kaçmış olabilir.Kaçmadıysa ve okuduysanız ve bu cevabı yazdıysanız,size bu konuda daha fazla diyecek birşey bulamıyorum.

Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
snobyx isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
snobyx Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (8. October 2010)
Alt 17. February 2010, 09:52 PM   #7
kamer
Super Moderator
 
kamer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 283
Tesekkür: 457
132 Mesajina 294 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
kamer is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
müslümanlardan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ŞİMDİ SİZ OSMANLILAR VE SELÇUKLULARIN KONUŞTUĞU DİLİ,KENDİNİZİN ŞİMDİ KONUŞTUĞUNUZ DİLLE ANLIYORMUSUNUZ.

Anlıyorsanız sorun yok sizinde dediğiniz gibi, AMA

Anlamıyorsanız GERÇEKTENDE DEDİĞİNİZ GİBİ TÜM GEÇMİŞİNİZLE BAĞLARINIZ KOPARILMIŞ BUDA KORKUNÇ BİR DURUM VE BENDE TAM OLARAK BUNDAN BAHSETMEYE ÇALIŞTIM.
Selam,

Alıntıladığım iki paragraf arasındaki farkı görmek ve yazılanları anlamak veya anlamamak için "OKUMAK" gerekiyor.

Okuduğunuzda iki paragraf arasında (günümüz Türkçesiyle) fark var mı?

Varsa hangisini anlayamadınız?

Anlamamanızın sebepleri nelerdir?

Klasik Osmanlıca eğitimi almış Şeyhülislam Esad Efendi'nin 1725-32 yılları arasında yazılan Lehcet-ül Lugat isimli sözlüğünün önsözü,

"Amed-i medid ve ahd-i ba'iddir ki daniş-gâh-ı istifadede nihade-i zanu-yı taleb etmekle arzu-yı kesb-i edeb kılıp gerçi irre-i ahen-i berd-i gûşiş-i bî-müzd zerre-i fulad-ı fu'ad-ı infihamı hıred edemeyip şecere bî-semere-i isti'daddan yek-bar-ı imkân intişar-ı nüşare-i asar-ı hayr-ül me'ad as'ab-ı min-hart-ül katad olup ancak piş-nigâh-ı ihvan ve hullanda hem-ayar-ı nühas-ı hassas olan hey'et-i danişveriyi zaharif-i tafazzul ile temviye ve tezyin edip bezm-gâh-ı sühan-gûyanda iksar-ı sersere ile ser-halka-i ihvab-ı hava-ayin olmuş idim."

Yine aynı tarihlerde klasik Osmanlı eğitimi almamış bir İstanbullu olan Ermeni Tamburi Artin Efendi'nin 1736 yılında İran sefaret heyetine müzisyen olarak katıldığında kaleme aldığı seyahatnamesi, Ermeni harfleriyle Türkçe olarak kaleme alınmıştır.

"Yezd ile Kerman arasında kum deryası dedikleri vardır ki inceliği ve beyazlığı saat kumu gibidir ve bir köyleri vardır ki yolcular konar. Damlara ve sokaklara bir adam nazar etse gûya kar yağmış sanır. Yol üzerinde bir buçuk, iki saat çekecek kadar yerde kule gibi miller yapılıdır ki karşına tutar da öyle gidersin. Eğer o milleri sağına veya soluna alır isen, yolu şaşırırsın ve birer ikişer minare derinliğinde kum ile dolmuş hendekler vardır ki hiç belli değil. Atın ayağı eğer oralara basacak olursa kurtulmak muhaldır. Çabalandıkça batar gider."

Bu iki yazı arasındaki fark 1928 HARF İNKILABI MI?
__________________
And olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen? Kamer/17-22-32-40
kamer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
kamer Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Apollonius (19. February 2010), Barış (17. February 2010), dost1 (17. February 2010), hiiic (18. July 2010), Miralay (19. July 2010)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
defteri, ilımlılaştırmanın, seyir, İslam’ı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:10 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam