![]() |
|
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 297
Tesekkür: 328
166 Mesajina 472 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
![]()
Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler edindiler.
9- Tevbe Suresi 31 Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.” 33- Ahzab Suresi 67 Haberin olsun, halis din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başkalarını evliyalar edinerek “Biz bunlara yalnız bizi daha fazla Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz.” diyenlere gelince, Allah tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmünü verecektir. Şu bir gerçek ki Allah yalancı, inkarcı kişiyi doğru yola iletmez. 39- Zümer Suresi 3 Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaların ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. 7- Araf Suresi 3 |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Araf Suresi 3. ayet meali şu şekildedir.."Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!" Genelleme yaparak tüm tarikat şeyhlerini bu şekilde ruhbanlık la tiham etmek aşırı bir ifade olmuş olur, velev ki öyleleri olmuş olsun. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Şirk temel manasıyla Allah!a ortak koşmak manasınadır. Gizli ve açık şirk olmak üzere iki türlü düşünülebilir. Müslümanlar arasında günümüzde açık şirk kalmamıştır denebilir. Allah Resulünün zamanından sonra "Şeytan" bile bu umudunu kaybetmiştir.
Esas olarak bizim de burada konu ettiğimiz gizli şirktir. İfadelerle veya hareketlerle aşikar bir şekilde Allah'a ortak koşmak değil ama bu sonuca çıkaracak davranışlar sergilemek gizli şirktir. Anlaşılan o ki, sizin muttali olduğunuz tarikatlar da seyri süluk farklı ifade edilmiş saydığınız noktaların bazılarında ifadeler çok yanlış kullanılmış ve sizi doğal olarak rahatsız etmiş. Tarikatlarda "rabıta" ince çizgisi olan bir eylemdir. Rabıta genel masnı ile yanlış bir şey değildir. Hatta biraz empati manası bile vardır. Mürid rabıta çerçevesinde düşüncelere dalar. Hedeflenen bu düşüncelerin kafasında sürekli yet etmesi ve onu günahtan alı koymasıdır. Rabıtaı Mevt(ölüm düşüncesi) yapar ki, sürekli ölüm düşüncesi veya birgün mutlaka öleceği düşüncesi müridi günahlardan korur. Rabıtaı Mürşid yapar ki, sürekli mürşidi ile beraber olduğu düşüncesi de aynı etkiyi yapsın. Mesela evli bir adam günaha girecekken hanımını düşünse kolay kolay kötü fiili işleyemez. Bu fikrin "aslında", mürşide değişik güçler hasretmek yoktur. Ama anlattığınız örnekte varsa bu çok kötü. Rabıta traikatlarda en çok tartışılan ve suçlanan konudur. Genel olarak "Allah'a isyanda kula itaat yoktur" prensibince hiçbir mürşid dine aykırı bir şeyle müridini emredemez. Allah'ın sevgili kullarına ne gibi lütuflarda bulunduğunu bilemiyoruz. Ama Allah cari bir kanunu olarak bazı kullarına zahiri dünya kanunları dışında lutüflarda bulunmuştur. Buna "keramet" deniyor. Hiç bir zaman esas değildir ama bir gerçektir. Bunun farklı bir boyutu olan "istidraç" ise mümin olmayan kullarda görünen olağanüstü hallerdir. Dolayısı ile bir mümin kendinde bu tip haller gördüğünde daha çok korkar. Bunu yaymaz gizler. "İstidraç" mı diye endişe eder. Bunu mürşidlik marifeti saymak dediğiniz gibi çok tehlikelidir. Her mürşit olan bunu yapar demek de çok tehlikelidir. Be bu tip bir mürşid tanımadım ama demek ki var.. Şefaat konusuna gelince bu kulun kendi harcı değildir. Şefaat zaten mana olarak zorlamayı ifade etmez. Mesela siz gidip bir arkadaşınız hakkında bir kurumda şefaatçi olabilirsiniz. Yani referans, iyi niyet şehadeti manalarına gelir. Ahirette şefaat Allah'ın izin verdiği kullarının harcıdır. Allah Resulünü şefaat edeceğini biliyoruz. Ama onun dışındakileri şefaat izni alıp almayacağını kim bilir. Zaten Bakar suresinde ayetel kürsi olarak tabir edilen aytlerde mealen Allah "onun izni olmadan şefaat kimin haddine" buyuruyor. Bu ayet Allah'ın şefaat için izin vereceği kimseler olacağı manasına anlaşılabileceği gibi müthiş de bir tehdit içermektedir. "Rıza" makamının yoluna çıkmış kulun şeriat konusunda zaafiyetinin olması kabul edilemez. Dinin esaslarını bilmeyen biri nasıl seyri süluk da başarılı olabilir ki? Bildiğini kabul ettiğimizde ise; ve eğer sapkın bir tarikatta ise dediğiniz noktalara itiraz edecektir. Hiçbir müslüman doğal olarak ne açık ne de gizli şirke düşmek istemez. Ufak bir tecrübe ile aktarmak isterim ki; cemaatlerde "değnekçi" tabir edilen ciddi bir grup vardır. Bunlar hocaefendilerin etrafını sarmış ve müridlerle direkt irtibatını kesmişlerdir. Bu insanlar hocaefendilere söylemedikleri şeyleri isnat ederler. Yapmadıkları şeyleri yaptı derler. Tehlikeli bir gruptur bunlar. Pek çok zaman dediğiniz şeyleri aktaran grup bu gruptur. Çok dikkat etmek gerekir. Neyse sizin tecrübelerinizle sapkın tarikatlar olduğunu duymuş oldum. Ben sapkınına hiç muttali olmamıştım. |
![]() |
![]() |
myro Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (30. May 2010) |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
bir, daha, dışının, ibn arabi, tarikat, vahdet-i vücud |
|
|