hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an > Kuranla ilgili kavramlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 14. June 2010, 09:11 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Fikret Hekim Kardeşim!

Allah Razı olsun. Şefaat ile ilgili çalışmanızı paylaşıma açarak yararlanmamızı sağladınız.

Yazınızda ulaştığınız sonuç “şefaatin cennet ve cehennemde olacağı” şeklindedir.

Buna dayanak olarak Allah’ın Resulu/Nebisi Muhammed’e (Allah’ın selamı üzerine olsun.) dayandırılan hadislerden örnekler vermişsiniz .

Değerli Kardeşim biliyorsunuzdur ama yine de kısaca özetleyecek olursak hadisler:

1.Kaynağına göre
Rivayet edilen fiil ve söz ;Allah’ın Resulune dayandırılıyorsa “merfu”;
Sahabeye dayandırılıyorsa “mevkuf”;
Sahabeyi gören ve sahabeyi göreni gören kişilere dayandırılıyorsa “maktu
hadis olarak nitelendirilir.

2. Sened sayısına göre
Yalan üzerine ittifak edemeyecek kadar çok kişi/ravi tarafından rivayet edilenler ”mütevatir”
Bir kişi tarafından rivayet edilenler “ahad

hadis olarak nitelendirilir.

3.Sıhhat durumuna göre
Sahih hadis, hasen hadis,Zayıf hadis

4.Senedine göre
Muttasıl(mevsul) hadis ve Gayrı muttasıl( Munkatı) hadis

diye değerlendirilmektedir.

Yazılarda kaynak olarak gösterilen hadislerin ne tür hadis olduğu genelde belirtilmiyor. Belirtilmesi gerekir ki, okuyan kardeşlerimiz daha iyi değerlendirme yapabilsinler. Bunu ben de yapamadığım için Afuvv olan Allahımdan af diliyorum.

Değerli Kardeşim!

Cennet; peygamberlerin davetine uyarak, Allah`tan gelen Hakk Din`e inanan, salih ameller işleyen, Allah`tan sakınan kullar için ahirette hazırlanmış olan mutluluk ve mükâfat yurdudur. Bu cennetin farklı nitelikleri; hoş kokulu yiyecekler, gönlün hoşlandığı her türlü yiyeceğin varlığı, içinden nehirlerin akışı, bal ve sütten ırmaklar, emre amade kişiye özel hizmetçiler, ipek atlas giyecekler, altın ve gümüşten kaplar, sınırsız genişlik vs. ile birlikte, bunları kimlerin hak ettiği ve bunlara kimlerin kavuşacağı Kur`an`da hep açıklanmıştır.

Fussilet;31:“Dünya hayatında da, Ahiret’te de biz sizin dostlarınızız. Orada nefslerinizin iştah ettiği-arzuladığı şey vardır. Ve orada sizin için temenni ettiğiniz şey vardır”.

Zühruf; 71: Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.

Duhan; 56: Orada ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar…

Ta Ha/117- 119: Sonra da Biz; “Ey Âdem! Şüphesiz bu [İblis] sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun, kesinlikle senin acıkmaman ve çıplak kalmaman oradadır [cennettedir]. Ve sen orada susamazsın ve güneşin sıcağında kalmazsın” dedik.
İçkiler de dünyadakiler gibi çürümüş meyve ve arpadan yapılmamıştır. Oradaki içkiler nehir ve çeşmelerden akacaktır.

Tur/22- 28: Onlara canlarının istediği meyveler ve etlerden bol bol sergiledik.
Orada kendisinde lağıv [boş söz, saçmalama] ve günaha sokma olmayan bir kadehi kapışırlar.
Ve kendilerine ait bir takım delikanlılar onların etrafında dönerler; sanki onlar sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.
Birbirlerinin yüzüne dönüp soruyorlar: “Gerçekte biz daha önce âilemiz içinde korkanlardan idik. Allah bizi kayırdı ve bizi içe işleyen azaptan korudu. Şüphesiz biz daha önce, O’na yalvarıyor idik. Gerçekten O, iyilik yapanın, acıyanın ta kendisidir.

İnsan/5 – 22: Şüphesiz, ebrar/iyiler/yardımseverler, kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki, ondan, verdikleri sözleri yerine getiren ve kötülüğü yayılan bir günden korkan ve “Biz sizi, ancak Allah yüzü [Allah rızası] için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız” diyerek Allah sevgisi için, yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah’ın kulları, içerler. Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur; onlara aydınlık ve sevinç rastlayacak, sabretmelerine karşılık onlara Cennet’i ve ipekleri verecek; orada tahtlara kurulmuş olarak kalacaklar; orada bir güneş de, dondurucu bir soğuk da görmeyecekler ve bahçenin gölgeleri onların üzerlerine sarkacak ve onların koparılması son derece kolaylaştırılacak. Ve aralarında gümüş bir kap ve billûr kâseler dolaştırılacak, Kendilerinin ayarladığı billûrları gümüştendir. Ve orada, onlara karışımı zencefil olan bir tastan sulanırlar. Orada, Selsebil denilen bir pınardan... Ve aralarında büyümez, yaşlanmaz çocuklar dolaşır; onları gördüğünde, saçılmış birer inci sanacaksın! Orayı gördüğünde, mutluluk ve büyük bir krallık [mülk ve yönetim] göreceksin; üzerlerinde ince, yeşil ipekli, parlak atlastan giysiler olacak; gümüş bileziklerle süslenmiş olacaklar; Rabb’leri, onlara tertemiz bir içecek içirecek.
Şüphesiz ki bu, sizin için karşılıktır. Çalışmalarınız da meşkûrdur [karşılık ödenecek niteliktedir].

Muhammed/15:Takvalı davranmışlara vaad edilen cennetin örneği: “Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunlar, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimse gibi olur mu?

Vakıa/10-40: Öne geçenler de, öne geçenlerdir.
İşte onlar [öne geçenler], yaklaştırılanlardır.
İşte onlar [öne geçenler], Naim cennetlerindedirler.
Bir topluluk [çoğu] evvelkilerdendir, çok azı da sonrakilerdendir.
[Onlar] Yaptıklarına karşılık olarak; mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı onların üzerinde yaslanırlar. Üzerlerinde [çevrelerinde], kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler, kadehler -ki ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir- beğendiklerinden meyveler, canlarının çektiğinden kuş eti ile; süreklileştirilmiş [hep aynı bırakılmış] çocuklar, saklı inciler gibi iri gözlüler dolaşırlar. Orada lağv [boş söz, saçmalama] ve günaha sokan işitmezler. Sadece söz olarak: “selâm!”, “selâm!”
Ve sağın yaranı, nedir o sağın yaranı! [Onlar], dikensiz kirazlar, meyve dizili muzlar/akasyalar, uzamış gölgeler, fışkıran su, kesilmeyen [tükenmeyen] ve yasaklanmayan birçok meyveler ve yükseltilmiş döşekler içindedirler.
Şüphesiz Biz onları [kiraz, muz, gölgeler, fışkıran su…] öyle bir inşa ile inşa ettik [yarattık]. Ki onları, sağın ashabı için albenili ve hepsi bir ayarda bakireler [dokunulmamışlar] kıldık [yaptık].
Bir cemaat [çoğu] öncekilerdendir. Bir cemaat da sonrakilerdendir.

Nebe': 31–36: Kesinlikle muttakiler için, Rabbinden bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/kurtuluş mekânları; sulak bağlar, bahçeler, üzümler, hepsi bir seviye tomurcuklar, [çiçek bahçeleri] dolu dolu su kapları vardır. Onlar orada boş bir söz ve yalan duymazlar.

Yâ-Sîn: 58: Söz olarak [onlara] Rahîm Rab'den "selâm." [vardır]

Ra'd: 21–24 : Ve o kişiler, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi birleştirirler. Rabblerine haşyet duyarlar ve hesabın kötülüğünden korkarlar. Ve o kişiler Rabblerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmişler, namazı ikame etmişler ve kendilerine verdiğimiz rızklardan gizli ve açıkça infak etmişlerdir. Ve onlar çirkinlikleri güzelliklerle ortadan kaldırırlar. İşte bu yurdun akıbeti; Adn cennetleri kendilerinin olanlardır. Onlar, atalarından, eşlerinden ve soylarından Sâlih olanlar oraya [Adn cennetlerine] gireceklerdir. Melekler de her kapıdan yanlarına girerler: "Sabrettiğiniz şeylere karşılık size selâm olsun! Bu yurdun sonu ne güzeldir!"

Zümer: 73–74 : Rabblerine karşı takvalı olanlar da cennete bölük bölük sevk edildi. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açıldı ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" dediler. Ve onlar da "Hamd olsun o Allah'a ki, bize vaadini doğru çıkardı ve bizi cennet arzına vâris kıldı. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz" dediler. -Yapıp edenlerin ödülü ne güzeldir!-
Yazınızda kaynak gösterdiğiniz hadisler bu ayetler ışığında değerlendirilirse bizleri daha sağlıklı sonuçlara ulaştırır diye düşünüyorum.

Değerli Kardeşim!

Peki Terazi kimler icin kuruluyor” diyerek soruyorsunuz

Terazi diye çevrilen "Mizan", "ölçü ve tartı işleminde kullanılan ölçü aleti" demektir. "Terazi" olarak özelleştirilmiş olsa da "mizan", sadece ağırlık ölçmeye mahsus bir alet olmayıp, ısı ve hız gibi özellikleri ölçmeye yarayan ölçü aletleri de "mizan" kapsamındadır.

"Mizan (terazi)" sözcüğü mecazen, hukukta ve iyilik ile kötülüğün ölçülmesinde de kullanılır. Hukuk düzeninde "adalet"in sembolü hâline gelen terazi; "hak terazisi", "iyilik terazisi", "akıl terazisi" gibi deyimlerle bütün dillerde aynı anlama gelen kavramları temsil etmektedir.

Ayetlerde geçen "mevazin" sözcüğü, "mizan" sözcüğünün çoğulu olarak kabul edilirse ayet; "kimin terazileri ağır basarsa" şeklinde çevrilebilir.

Eğer "mevazin" sözcüğü, "mevzun" sözcüğünün çoğulu olarak kabul edilirse ayet; "kimin tartıları ağır gelirse" şeklinde çevrilebilir.

Tartı ve terazi kelimelerinin yer aldığı tüm Kur`an ayetlerine bakılmasının konuyla ilgili öğrenilmesi gereken bilgiler ve alınması gereken mesajlar bakımından yararlı olacağını düşünüyorum:

A`râf; 8, 9: Ve tartı, o gün hakktır. Kimin terazileri ağır basarsa, işte onlar kurtulanlardır. Kimin terazileri de hafif kalırsa, işte onlar da ayetlerimize karşı zalimlik etmelerinden dolayı kendilerini ziyana sokan kimselerdir.

Kehf; 105: İşte onlar, Rabblerinin ayetlerini ve O`na ulaşmayı inkâr etmişlerdi de bu yüzden yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız (hiç bir değer vermeyiz).

Enbiya; 47: Biz kıyamet günü için adalet terazileri koyarız; hiçbir kimse, hiçbir şeyce haksızlığa uğratılmaz, (o şey) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getiririz. Ve hesap görenler olarak Biz yeteriz.

Müminun;101-108: Sur`a üflendiği zaman, işte o gün aralarında soy sop ilişkisi yoktur. İstekleşemezler de (kimse kimseden bir şey isteyemez).Böylece kimlerin tartıları ağır basarsa, işte bunlar asıl kurtuluşa erenlerdir.Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; cehennemde sürekli kalıcıdırlar.Orada onlar dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar.Benim ayetlerim size okunmadı mı? Siz ise onları yalanlıyordunuz. Dediler ki: "Rabbimiz! Azgınlığımız bizi yendi ve biz, bir sapıklar topluluğu olduk. Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha aynısını yaparsak işte o zaman gerçekten biz zalimleriz."(Allah) Dedi ki: "Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın da.

Hadid; 25: Ant olsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve teraziyi / ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için yararlar vardır. Bu, Allah`ın, kendine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

Şûra; 17: Allah, bu kitabı ve teraziyi / ölçüyü hakkla indirendir. Ve sana ne bildirir ki, belki de o Saat (kıyamet) çok yakındır!

Rahman; 7, 8: Ve semayı. Onu yükseltti ve teraziyi / ölçüyü koydu. Sakın terazide / ölçüde taşkınlık etmeyin.

Değerli Kardeşim!

Rahman suresinin 7. ve 8., Şûra suresinin 17. ve Hadid suresinin 25. ayetlerine dikkat edersek, Rabbimizin bu dünya için de "mizan" yani tartı ve terazi koyduğu anlaşılmaktadır.

Fizikî olarak böyle bir şey, yani Allah tarafından indirilmiş bir terazi görünürde mevcut olmadığına göre, ayetlerde tartı ve terazi ile kastedilen; kefeli, gramlı, okkalı terazi değil, "adalet"tir.

Öyleyse ahiretteki tartı ve terazi ile de "adalet" kastedilmiştir: Kur`an, kimsenin kesinlikle haksızlığa uğramayacağını; terazisi ağır basanların (ki bunlar inananlardır) mutlu bir yaşamda olacaklarını, terazisi hafif çekenlerin de (ki bunlar da inançsızlardır) kızgın ateş çukurunda olacaklarını bildirmektedir. Hatırlanacak olursa bu durum farklı üslûpla Tin suresinde de ifade edilmiştir.

Tartının ağır basması ve hafif çekmesi; genellikle, iyiliklerin ve kötülüklerin birlikte tartılması sonucu iyiliklerin veya kötülüklerin birbirine göre ağır basması veya hafif çekmesi olarak anlaşılmaktadır. Oysa bu anlayış Kur`an`a uymamaktadır. Kur`an`ın ifadelerine göre; inananlar, günahları (kötü davranışları) bulunsa da, Allah o kötülükleri örteceği için cehennem görmeyecekler, cennete girecekler; inançsızlar da, iyi davranışları olsa bile cehenneme gireceklerdir. Yapılan iyilikler ve kötülükler ise cennet ve cehennem hayatında etkili olacaktır. Yani inançsız birisi iyi işler yaptıysa cehennem azabında hafiflik söz konusu olacak, inançlı birisi de kötülük yaptıysa cennetteki nimetleri ve alabileceği zevkler ona göre az olacaktır. Böylece herkes zerre kadar iyiliğinin ve şerrinin karşılığını mutlaka almış olacaktır. Sonuç olarak denilebilir ki; tartıları ağır bastıran, İMAN`dır; tartıları hafif tarttıran da küfürdür; ŞİRKtir.

Değerli Kardeşim!

Vakıa Suresinde “Kıyamet günü üç grup insandan” sözedilmektedir. Bunlardan

Vakıa;1–6: Olacak o vak'a olduğu zaman. -Ki onun [o vak'anın] oluşu için yalan söyleyen yoktur. O, [o vak'a] alçaltıcıdır, yükselticidir.- Yeryüzü şiddetle sarsıldıkça sarsıldığı ve dağlar ufalandıkça ufalanıp da toza dumana dönüşüverdiği zaman.
Vakıa;7: Ve sizler üç eş [sınıf] olduğunuz zaman.

1:Ashab-ul meymene (sağın yaranı )

Vakıa;8: İşte sağın ashabı; sağın ashabı nedir?
Vakıa;27–34: Ve sağın yaranı, nedir o sağın yaranı! (Onlar) dikensiz kirazlar, meyve dizili muzlar/akasyalar, uzamış gölgeler, fışkıran su, kesilmeyen [tükenmeyen] ve yasaklanmayan birçok meyveler ve yükseltilmiş döşekler içindedirler.

2. Ashab-üş şimâl (solun ashabı)

Vakıa;9: Ve solun ashabı; solun ashabı nedir?
Vakıa;41-44: Ve solun ashabı; nedir o solun ashabı? Onlar içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler, serin olmayan, sevimli olmayan kapkara dumandan bir gölge içindedirler.

3. Sabıkune(Öne geçenler)

Vakıa;10: Öne geçenler de, öne geçenlerdir.
Vakıa;11: İşte onlar [öne geçenler] yaklaştırılanlardır.
Vakıa;12: İşte onlar, [öne geçenler] Naim cennetlerindedirler.

Öne geçmek” ifadesi, bir yarışı çağrıştırmaktadır ki zaten Rabbimiz de Kur’an’da bizleri birçok işte ortak hareket etmeye sevk etmiş ve bu ortak davranışlarda yarışa davet etmiştir:

Fecr; 17, 20: Hayır… Hayır… Doğrusu siz yetimi kerimleştirmiyorsunuz. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!

Asr; 1–3: Asra ant olsun ki, iman eden, salihatı işleyen, hakkı tavsiyeleşen ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran / kayıp-zarar içindedir.

Âl-i Imran; 133: Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, müttekiler için hazırlanmıştır.

Hadid; 21: Rabbinizden bir bağışlanmaya, Allah’a ve elçilerine inananlar için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lütfudur. Onu dilediğine verir. Ve Allah büyük lütuf sahibidir.

Tövbe; 100: Muhacir ve Ensar’dan ilk önce öne geçenler ve iyi amellerle onları izleyenler; Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular. Ve O (Allah) ve onlara, içlerinde temelli kalacakları altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu, büyük bir kurtuluştur.

Mümin; 61: Allah, içinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratandır. Şüphesiz Allah insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Velâkin insanların çoğu şükretmezler (karşılığını ödemezler).

Hadid; 10: Göklerin ve yerin mirası Allah’ın olmasına rağmen neden siz Allah yolunda harcamıyorsunuz? Sizden, fetihten önce harcayan ve savaşan kimse eşit olmaz. Onlar derece bakımından, sonradan infak eden ve savaşan kimselerden daha büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de “En güzel”i vaat etmiştir. Ve Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Sünnetüllah’ta karşılık amel cinsindendir:

O hâlde, dünya hayatında salihatı işlemekte yarışıp öne geçenler, dünyada nasıl önde yer aldılarsa, ahiret hayatında da; cennete girişte ve nimetlere erişmede yine önde yer alacaklardır.

Burada yüce Allah, " Ashab-üş şimâl (solun ashabı)" olan zümre için "ayetlerimizi inkâr edenler" nitelemesinden başka bir nitelemede bulunmamıştır. Yani kâfirlikle birlikte hiçbir iyi amel düşünülemez, onlar iyi davranışlarda bulunsalar dahi bu iyiliklerin kendilerine hiçbir yararı olmaz, onların kâfir olmaları her şeyi siler bitirir. Onlar; uğursuz, kötü, defterleri sol taraftan verilecek olan "meş`eme" ehlidirler. Onlar; sarp yokuşun gerisinde kalmışlar ve onu aşmak için o yokuşa saldırmamışlardır.

(Âl-i İmrân: 91)Şüphesiz ki şu inkâr etmiş ve inkârcı oldukları hâlde de ölenlerin hiç birinden, yeryüzü dolusu altın -onu fidye verseler bile- asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar, dayanılmaz azap kendileri için olanlardır. Onlar için yardımcılardan da yoktur.

(İsrâ: 19) Kim de ahireti isterse ve mümin olarak ona [ahrete] yaraşır bir çaba ile onun [âhiret] için çalışırsa, işte öylelerinin çalışmalarının karşılığı verilir.

(Enbiyâ: 94) Öyleyse kim inanmış olarak Sâlihatı işlerse onun emeği için nankörlük edilmeyecektir. Biz hiç şüphesiz onu yazanlarız da.

(Kehf: 105) İşte onlar, Rabblerinin Âyetlerini ve O'na ulaşmayı inkâr etmişlerdi de bu yüzden yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız. [hiç bir değer vermeyiz]

(Hûd: 16) İşte onlar, kendileri için, âhirette ateşten başka bir şey olmayanlardır. Yapıp ürettikleri de orada boşuna gitmiştir. Bütün yaptıkları şeyler de batıldır.

Değerli Kardeşim!

Kur’an’a baktığımızda Cennet ve cehennemin ebedi olduğu görülür.
Buraya bakar mısınız?

Yazınızda “şefaatin cennet ve cehennemde olacağı” şeklindeki ulaştığınız sonuç Kur'an ayetleri ile çelişmektedir.

Bu bilgiler ışığı altında yazınızı gözden geçirmeniz dileğiyle.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen AlalH'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (15. June 2010)
Alt 16. June 2010, 06:25 PM   #2
myro
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 34
Tesekkür: 1
14 Mesajina 15 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
myro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud ofmyro has much to be proud of
Standart Güzel Çalışma

Daha önce Şefaat bağlığında yazdığım metni alıntılıyorum.

Allah Resulü dünyada şefaat ettiği gibi Allah'ın izniyle Ahirette de ümmetine şefaat edecektir.

Şefaat doğla olarak Allah'ın izniyle olacaktır. Hiçbir müslüman şefaat olacaktır derken haşa kula bir güç yakıştırmasında bulunmaz. Nasıl bulunsun ki;

Bakara 255. ayette "İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir?" tehditi varken.

Bu ayet şefaatin varlığının delilidir aynı zamanda. Mefhumun muhalifinden "izni olmadan şefaat olmadığına göre, izni olarak şefaat vardır denebilir."

Şefaat ifadesi bir güç ve bir emir ifadesi değildir. Daha çok bir rica ve yalvarma ifadesidir.

Şefaate bir başka delil de;

Meryem Suresi 87. Ayet :
"Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır."

ayetidir. Demek ki ahd almış olanlar şefaat edecektir.

Devam edelim ;

Tâ-Hâ Suresi 109. Ayet : "O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez."

Demek ki şefaat var ki böyle deniyor.


Enbiya 28. Ayetde, peygamberlerden bahisle " Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler!" denmektedir.

Demek ki Peygamberlerin şefaati hakmış.

Kuran da şefaat fayda etmeyecek insanlar sayılmıştır. Bu noktada maksat anlaşılmış olacağı için tekrar etmiyorum. Enbiya 28 den açıkça anlaşılacağı gibi şefaat sadece müminleredir.

Allah tüm müminleri ve başta beni kutlu nebinin şefaatine nail eylesin.

En iyisini Allah bilir.
myro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
myro Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (16. June 2010)
Alt 19. June 2010, 03:54 AM   #3
Fikret Hekim
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jun 2010
Mesajlar: 6
Tesekkür: 0
6 Mesajina 10 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
Fikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud of
Standart

Degerli Dost1 kardesim, yazimi tam manasiyla incelemediginiz kannatindeyim. Konuyu ben ayetlerle delillendirdikten sonra ilaveten konuyla ilgili hadisleri Kur' an' a arzederek degerlendirdim ve tahlilini yaptim. Yani konuyu hadislerle delillendirmedim, Kur' an isiginda hadisleri ele aldim ve nasil anlasilmasi gerektigini, hadislere nasil yaklasilmasi gerektigini ortaya koymaya calistim.
Bunun yaninda ben cennetin ve cehennemin ebedi olmadigini soylemedim, ayrica oraya dikkat cekisinizide anlayamadim, yalniz sizin Cennetlikler ve Cehennemlikler tasavvurunda bir yanlislik oldugunu saniyorum.

Sunu tekrar etmek isterim ki yazimda da ayetler isiginda sunlari belirttim: Cennet ve ve cehenneme direk olarak gidecekler vardir, ki bunlar icin terazi kurulmaz. ((sizin terazi hakkinda yaptiginiz yorumda bir konuyu etkileyecek bir sorun gormuyorum, su var ki, terazinin muhtevasi yani sekli, semali onemli degildir, Allah insanlara kullandiklari kavramlarla hitap eder, terazinin maksadi ne ise o anlasilmalidir. Terazi deyince aklina insanin, gram, kilo gibi olceklerden ziyade maksadi ne ise amaci ne ise o dusunulur ki ben hangi anlamlarda kullanildigini da ayrica meallendirme de verdim)). Ve ikinci olarak direk olarak gitmesi gereken yere gidecekler oldugu gibi, yaptiklari tartilacak olanlarda vardir ki bunlar mu' minlerdir, cunku kafirin ahirette tartiya konacak deger verilecek bir ameli olup olmaidigina zaten bakilmaz, ameli olculenecek olan gunahkar mu' minlerdir, siz butun mu' minlerin gunahlari ortulecegini ve dogrudan cennetlik oldugunu soyluyorsunuz, orada sunu goz ardi etmisiniz ki ayet gayet acik olarak gunahi ortulecek olanlarin buyuk gunahlardan kacinanlar olacagi soylenmistir. Aksi takdirde bunlarin amelleri tartiya konulacak, agir bastigi tarafa gore gidecegi yere gidecektir. sevabi ve gunahi denk olanlarda var ki bunlarada Rahmanin rahmeti gazabina ustun gelecek ve merhamete ugrayacaklardir. Sizin ifade ettiginiz gibi degerlendirmemizde bir celiski soz konusu degildir. Ayetler arasi iliski kurulup okundugu zaman bunu goreceksiniz, sefaatin bir kurtaricilik manasinda degil eslik etme manasinda olacagini soyledim. Bu da gunahini cekmis ve cennete gitmek uzere izin verilmis kisilere eslik etme manasinda olacaktir.

ama maalesef gelin gorun ki ayetleri baglamindan kopuk veya tek tek alinip ayetler arasi iliski kurulmadigindan cesitli anlamalara vesile olmustur.


Ornegin: Bakara 24' u ele alanlar Cehennemin sadece kafirler icin oldugunu soylemisler "2/24...o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır."


yine baska bir ayeti ele alanlar, cennetin mu' minler icin oldugunu ve gunhakar olan mu' minlerin bile cehenneme girmeden cennete gireeklerini soylemislerdir ki siz de oyle yapmissiniz. Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. (TEVBE/72)


yukarida da belirttigim gibi tekrar tekrar soylemekte fayda goruyorum direk cehennemlik olan kafirler oldugu gibi direk cennetlik olan mu' minler vardir. Bir de bunlar yaninda buyuk gunah islemis, ama tevbe etmeden olmus mu' minler vardir ki, bunlar gunahi tartida agir basanlardir, ama mu' mindirler, bunlarin irili ufakli kotu amelleri tartilir, bu tur mu' minlerin kucuk gunahlarida ortulmez cunku o vaad buyuk gunahtan kacinanlarin, kucuk gunahlari ortulcegi tarzindadir, bunlar buyuklerinden kacinmadiklari icin kucuk gunahlarida teraziye konacaktir, “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31) aksi takdirde kafirler direk cehennemlik ise, mu' minlerin hepside dogrudan cennete gidecek ise tartilarin hafif ve agir gelmesinden bahseden ayetler anlamsiz olurdu.

Devam edecek olursak meryem suresinde ki ayetler bize durumu dahada acikca ifade etmektedir. ilgili ayetler soyedir



Meryem 19/ 68. Rabbine andolsun ki, onları ve şeytanları mutlaka toplayacağız, sonra onları diz çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde bulunduracağız.

69. Sonra her milletten Rahman'a en çok karşı geleni ayıracağız.

70. Sonra, elbette biz, kimlerin oraya girmeğe uygun olduğunu daha iyi biliriz.

71. İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin üzerine aldığı kesin borçtur.


bu ayete dayanarak hasa butun herkesin oraya girecegi soylenir peygamberlerde dahil, ama ayet baglamindan koparilmistir. yine bir kismi cehenneme girmeyecek, ama peygamberler de dahil herkes cehennemin cevresinde toplanacaktir derler, oysa ki ayetler arasi iliski koparildigindan bu ayette kendi baglaminda dogru anlasilamamistir.

meryem suresi 68 de, cehennemin etrafinda toplayacagiz dedigi istisna kisilerdir, cunku cennetlik olanlar onun hisirtisini dahi duymayacaklartir, onlara husna sozu verilmistir Enbiya 21/101. Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.102. Onlar cehennemin hışıltısını bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar.103. En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar.

Gelelim meryem 71. ayete 71 de bu istisna kisiler cehenneme mutlaka ugrayacak oldugundan ,onun icin mahserde sefaat yoktur, yani herkes yerini bulacaktir. sefaat cehennemden cikarken olacaktir. Nitekim Bakara 254 soyledir: 2/254. Ey inananlar, ne alışverişin, ne dostluğun ve ne de şefaatin olmadığı gün gelmezden önce, size verdiğimiz rızıktan (Allah için) harcayın. Kafirler, zalimlerin ta kendileridir.

Meryem 72 soyle devam eder. Sonra korunanları kurtarırız ve zalimleri öyle diz üstü çökmüş olarak bırakırız.

72 de kurtulacaklar kendilerini koruyanlardir ki bunlar sirke bulasmamis olanlardir (bu baglamda hadislere baktigimizda da goruruz ki sirk kosmamislara ve buyuk gunah islemislere sefaat vaad ediliyor).

Bu konuyu dahada teferruatli izah etmemiz mumkun ama burada bu verdigimiz deliller isi aciklamaya ve anlamaya yeter kanaatindeyim. Cehenemdeki mu' minlerin Cennete gireceklerine dair daha teferruatli bir aciklama ve bilgiyi Tur suresi 21. ayette ve Ra' d suresi 22, 23 ve 24 te bulmaniz mumkundur. O ayetlerden de anlasilmaktadir ki imanini muhafaza etmis sirke dusmemis mu' minler kendi soylarindan veya atalrindan veyahut eslerinden, cocuklarindan cennette olanlarin yanina alinir ki iste sefaat budur, sefaat yanina almaktir, onun icin bazi kisilerrin hadislerde de belirtildigi uzre yakinlara sefaat edecegi bahsi gecer. Meryem 72 de korunanlar yani sirke dusmemis mu' minler cehennemden bu sekilde cikartilir sunnetullah geregi boyletir.

Son olarak nasil ki Kur' an da Dunya zinetleri mu' minler icindir dendigi halde kafirler de dunyadan istifade ediyorsa, Cehennem kafirler icindir dendigi halde, mu' minler' den de buyuk gunah islemis olanlari oraya girecektir, ama soyle bir soru yoneltilecek olursa, peki cehennemlikler, dunyada mu' minlere aid olan dunya susunden istifade ettikleri gibi cennetten de istifade edebilirler mi, ona kesinlikle hayir deriz cunku ayet cennetin sadece mu' minler icin oldugunu bizlere soyluyor.

A' raf 7/32. De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz.”

A' raf 7/50. Ateş halkı, cennet halkına: "Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın (ne olur)!" diye seslendiler. (Onlar da) dediler ki; "Allah, bu ikisini kafirlere haram etmiştir."


asagida zikredegimiz bir kac hadisi de Kur' an' a arzettiginizde. yukarida ifade ettigimiz Tur ve Ra' d surelerinin bir tefsiri mahiyetindedir.

Tur 17. Korunanlar da cennetlerde, ni'met içindedirler.
18. Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur...
21. Kendileri inanmış, zürriyetleri de imanda kendilerine uymuş olan kimselerin zürriyetlerini de kendilerine katmışızdır; kendi ameller(inin sevab)ından da hiçbir şey eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazandığına bağlıdır...

Ra' d 22. Ve onlar Rablerinin yüzünü (rızasını) arzu ederek (nefsin gücüne giden şeylere) sabrederler; namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak (hayır yoluna) harcarlar ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte şu yurdun sonucu onlarındır:

23. (Onlar) Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlar da kendileriyle beraber olur. Melekler de her kapıdan yanlarına varırlar:

24. Sabretmenize karşılık selam size, yurdun sonu ne güzel! (derler).

Hadisler:

"Şehid, ehl-i beytinden (aile ve akrabasından) 70 kişiye şefaat eder, şefaati kabûl edilir."

(Ebû Dâvud, Tirmizî).

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Küçük çocuk ana-babasına şefaat eder, onları Cennete çeker.) [İbni Mace]

insaAllah maksadimiz hasil olmustur.


Selam sizlerle olsun kardeslerim
Fikret Hekim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Fikret Hekim Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (21. June 2010)
Alt 19. June 2010, 09:54 PM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Fikret Hekim Kardeşim!

Alıntı:
Fikret Hekim Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Degerli Dost1 kardesim, yazimi tam manasiyla incelemediginiz kannatindeyim. Konuyu ben ayetlerle delillendirdikten sonra ilaveten konuyla ilgili hadisleri Kur' an' a arzederek degerlendirdim ve tahlilini yaptim. Yani konuyu hadislerle delillendirmedim, Kur' an isiginda hadisleri ele aldim ve nasil anlasilmasi gerektigini, hadislere nasil yaklasilmasi gerektigini ortaya koymaya calistim.
Bunun yaninda ben cennetin ve cehennemin ebedi olmadigini soylemedim, ayrica oraya dikkat cekisinizide anlayamadim, yalniz sizin Cennetlikler ve Cehennemlikler tasavvurunda bir yanlislik oldugunu saniyorum.
Cennet ve cehenneme dikkat çekişimin nedeni cennet ve cehennemin ebedi olduğunu belirtmek içindi. Rabbimiz Vakıa Suresinde üç gruptan sözediyor. Buradaki İki grup cennete bir grup cehenneme gidiyor.

Cennet ve cehennemin ebedi olmadığını söylemediğinizi belirtiyorsunuz. O zaman "cennet ve cehennemin ebedi olduğunu söylemiş olursunuz."

İlk astığınız yazınızdaki


Alıntı:

Biz diyoruz ki: Kur'an'in Sefaat konusundaki yaklasimi kesinlikle geleneksel islam anlayisinda ki sefaat anlayisiyla ortusmemektedir.

2 Kur'anin bildirdigi sefaat edecekler cehennemliklere kurtaricilik mahiyetinde bir sefaatte bulunmayacaklar, sadece onlarin cehennemden cikmasina eslik edecek, eslik etma anlaminda sefaatte bulunacaklardir. Sefaat edecek kisiler, gunahkar mu’minlere, cehennemden cikacaklara cennete giderken eslik edeceklerdir.

3 Kur'an’a gore sefaat edilecekler mahserde degil cehennemdedirler, yani mahserde sefaat diye birsey soz konusu degildir, herkes yerini bulduktan sonra, Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme gittikten sonra gerceklesir.
Ve sonuç bölümünde:

Alıntı:

…Kur’anda ki sefaat anlayisi birilerini kurtarmak degil, cennetteki birinin, cehennedeki birinin Allah’in bagislamasii neticesinde, Cennete sevkedilirken, bir cennetlik tarafindan yanina almasindan, onunla birlikte cennete goturulmesinden ibarettir. …
belirtiğiniz bu görüşlere göre cehennemdeki insanlar bulundukları yerden çıkacaklar. Cenabı Allah da çıkmıyacaklarını söylüyor.

Bununla ilgili olan bir çalışmaya buradan bakılabilir

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (21. June 2010)
Alt 1. July 2010, 01:00 AM   #5
Fikret Hekim
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jun 2010
Mesajlar: 6
Tesekkür: 0
6 Mesajina 10 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
Fikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud ofFikret Hekim has much to be proud of
Lightbulb es- Selamu Aleykum

Selamun Aleykum,

Degerli kardesim Dost1, foruma fazla vakit ayiramadigimdan devamli konuyu takip edemiyorum, onun icin gec yanit verdigim icin kusuruma bakmayin. Kisa ve oz olarak ifade etmeye calisiyim, yonlendirdiginiz Hakki Beyin yazisini inceledim, ama ondan once yazimda ifade etmeme ragmen, Cennet ve Cehennemin ebediligi konusu pek anlasilmamis tarafinizindan. Diyorum ki: Cennette Cehennemde ebedidir, bunun boyle oldugunu zaten Kur' an soyluyor. Bizim aksini soylememiz mumkun degil, ama ayrildigimiz nokta surasi, cehennemde ebedi kalacak olanlar var ki bunlar mu' minlerin disinda ki herkes, mu' min olarak cehenneme girecek olan buyuk gunah sahipleride var ki o sekilde girenler, orada ebedi kalmayacaklar ilgili ayetlerle onu yazimizda izah ettik-

Gelelim Hakkin Beyin yazisina, sayin Hakki Yilmaz' in yazisinda degindigi cehenneme girdikten sonra ebediyyen kalacagi ve birdaha cikmayacagi ile ilgili ayetler kafirlerle alakalidir, ayetlerin siyak ve sibagina iyi bakiniz. Ayetler arasindaki baglantilari kurmadan parcalari birlestirmeden bir butun hakkinda konusmak yanlis olur. Onun icin bir baskalarinin ilgili konuya verdigi yanlis anlam ve anlayis bizi yanlisa suruklemesin, ayetleri baglamindan ve beraberliginden kopuk olarak ele almak, son derece yanlis olur.

Onun icin kendisini vahiyle insaa etme gayreti icinde olan siz degerli kardeslerimizden istirhamimiz, Kur' an' i bir butun olarak ele alarak, ilgili ayetlerin, siyak ve sibagina bakip arasindaki iliskiler agini kurarak ayetleri ele almanizdir. Meryem suresinde "havle cehenneme" cehennemin cevresinde toplananlar buyuk gunahlarida islemis mu' minler ile birlikte kafirlerdir, zira diger mu' minler cehennemin hisirtisini bile duymadan cennete gideceklerdir, ve ikinci olarak, "Cehennemin cevresine" ifadesi, cehennemin disini gostermez. Cehennem icinde cehennemler vardir, kat kattir, tabaka tabakadir, kapi kapi ayrilmistir, kisiler asirilik derecesine gore oraya atilirlar, burada Cehennemin etrafindakiler yine cehennemdedir azap gormektedirler. Tesbihte bulunursak derecesine gore atesin atrafinda kizaranlardir, birde bunlarin atesin ta icine atilacaklar vardir. Burada Cehennem kavraminin ne anlama geldigine ve bu baglamda azap kavramina da ayrica bakiniz ve lutfen dikkat ettiniz Ayrica Saliyya (meryem 70)ve varidu ha(meryem 71) kavramlari da konuyu daha da iyi izah edecektir. Bazilari gibi Allah' a imanim var benim kalbim de temiz deyip ibadetten yoksun, buyuk gunah batakligi icinde yuzenler kolaylikla isin icinden siyrilamayacaktir. Cennet kimsenin tekelinde degildir, bizim degilki isteyeni koyalim isteyeni cikartalim. Herseyin sahibi, herseyin kuralini olcusunu kendi belirlemistir. vaktimin elverdigince kisa bir sekilde arzetmeye calistim, ins. muradimiz hasil olmustur. Selam ve dua ile

Nisâ 145
Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.

Hicr 44
Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır.

Nahl 29
"O halde, içinde ebedi kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"

Konu Fikret Hekim tarafından (3. July 2010 Saat 09:25 PM ) değiştirilmiştir.
Fikret Hekim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Fikret Hekim Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (1. July 2010)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
allah, etmesin, muhtaç, sefaate


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:37 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam