19. October 2012, 06:03 AM | #21 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Sevgili arskaya,
Melekelerden şefaati müşrikler nasıl beklemekte idiler. Dişil isimlendirme cevabını alamadık bari bunu yanıtla. Hakkı abinin bir kaç çalışması vardı aklıma geldi.Onuda buraya aktaralım http://www.istekuran.com/index.php?p...lah-21-05-2008 http://www.istekuran.com/index.php?p...lis-15-01-2006 http://www.istekuran.com/index.php?p...imi-15-01-2006 Konu pramid tarafından (19. October 2012 Saat 06:07 AM ) değiştirilmiştir. |
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (19. October 2012) |
19. October 2012, 04:58 PM | #22 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Gerek meleklerin dişil isimlendirilmesi ve gerekse müşriklerin melekleri aracı kılması yada onların yardımlarını istemeleri ile ilgili olarak, kuranda anlatılanlar dışındakiler beni ilgilendirmiyor. Bu nedenle; kuran ayetleri üzerinden konuşacaksanız devam edelim. Aksi halde, kuranın vermediği bilgiler, bizi zaten ilgilendirmez diye düşünüyorum. Görüşmek istediğiniz konularla ilgili ayetleri yazınız ve anladıklarınızı belirtiniz. Ben de ona göre olumlu olumsuz görüşlerimi aktarayım. selamlar, aorskaya |
|
20. October 2012, 11:10 AM | #23 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sen de reddetiğin şeytandan, "kovulmuş şeytandan rabbim sana sığınırım" diyerek okumuş olsaydın kitabını, sen de görecektin insanlardan ayrı yaratılan melekleri, şeytanları ve İblis'i... Ama, kimliğini reddettiğin, kendine özgü bir unsur saydığın İblis'ten neden rabbine sığınacaktınki değilmi? Sen kendin aklınla hallerdin nasıl olsa! (Not; bu senin görüntüne dayanarak bende oluşan bir görüş olup, yukardaki sözler için yanılabileceğimi kabul ederken, aşağıdaki anlatımlara durumunun uyduğuna ilişkin görüşümde ise yanılmadığımı düşünüyorum.) Ama, hep başkalarını bir şeylerle itham eden, anlatan sana, bak nasıl tamda "tekebbür" içinde olduğunu anlatayım. Ha, bu arada tekebbürü anlatayım önce değilmi? Tekebbür, Kibir gösterme, kibirlenme, kendini başkasına karşı üstün görme, inad edip hakkı kabul etmeme halidir. Tekebbür Arapça bir kelimedir ve "ke - be - re" kökünden gelmektedir. Bu kök fiil "ke-bi-re" ve "ke-bu-re" olarak da okunmaktadır. Tekebbür, bu kökten türeyen "tekebbere" fiilinin masdarıdır. Tekebbür'ün zıddı, tevâzudur. O da, büyüklenmeme, alçak gönüllü ve gösterişsiz olma demektir. Tekebbür, "istikbar" ile aynı anlamı ifâde etmektedir. (inşallah bundan böyle sizde de görmek istediğimiz şeydir.) Kur'an'ın muhtelif yerlerinde Yüce Allah tekebbürü kınamış, kendilerini başkalarından üstün kabul edip, başkasını hor ve hakir gören kişileri tenkid etmiş ve bu türlü davranışların doğru olmadığını bildirmiştir: "Yeryüzünde tekebbürde bulunanları, (haksız yere böbürlenenleri), ayetlerimden uzaklaştıracağım, (onları anlayamayacaklar). Onlar, bütün mucizeleri görseler, yine de imân etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler (o yola girmezler). Fakat azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir" (el-A'raf, 7/146). Bu ayette ifâde edildiği gibi, geçmiş peygamberlerin zamanında tekebbürle hareket edip, Allah'ın yolundan uzaklaşanlar, ilâhî emirlerden ve peygamberlerinin tebliğlerinden mahrum olmuşlardır. Bugün de, tekebbürle hareket edip Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yolundan ve onun bize emânet olarak bıraktığı Kur'an'dan yüz çevirenler, ilâhî hikmetlerden mahrum olacaklardır Peygamberler bile, tekebbürde bulunan, kendilerini başkasından üstün gören kişilerin şerrinden Allah'a sığınmışlardır: "Musa dedi ki: -Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de rabbim, sizin de rabbiniz (olan Allah)a sığınırım" (el-Mü'min, 40/27). Bir de Yüce Allah, ahiret inancından mahrum, kalplerinde tekebbür duygularıyla hareket eden kişileri sevmediğini, Kur'an'ın çeşitli yerlerinde vurgulamıştır: "Sizin tanrınız bir tek tanrıdır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkarcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir. Hiç, şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla sevmez" (en-Nahl, 16/22, 23). Yeryüzünde şımaranlara, kibir ve gururla böbürlenenlere, ahiret gününde şöyle denilecektir: "Cehennemin kapılarından girin. Orada ebedî kalacaksınız. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!.." (el-Mü'min; 40/76). Bu durum, en-Nahl 29 ve ez-Zümer 72. ayetlerde de, hemen hemen aynı ifâdelerle dile getirilmiştir. Sen ve senin şahsında bazı kardeşlerimin dikkatine sunuyorum... selamlar, aorskaya Konu aorskaya tarafından (20. October 2012 Saat 11:22 AM ) değiştirilmiştir. |
|
20. October 2012, 10:06 PM | #24 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Lokmân:20
Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için boyun eğdirdiğini/ sizin yararlanacağınız yapı ve sistemde yarattığını görmediniz mi? Ve Allah, içte ve açıkta olmak üzere nimetlerini üzerinize yaymıştır. İnsanlardan kimi de var ki, bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıyor. Ayeti bizlere hatırlattığı için Bilgi kardeşe teşekkür ederim. Konuyla alakalı bulduğum için naklettim. Meleklerin secdesinin ne olduğunu, dolayısıyla meleklerin aslında ne olduğunu belki görebiliriz... Allah bizi doğru yola koysun. |
20. October 2012, 11:00 PM | #25 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
İyiler zaten faydalıdırda, kötülerin ise insanı kötülüğe düşmemek için ikaz edici rolünün görülerek onlardan fayda sağlanması becerilmelidir. "Bir musibetin bin nasihattan iyi olabileceğini" hatırlatan örnekler özelde kötü de olsa, daha büyük kötülüklere karşı tedbir alarak, tehlikelerin önlenmesi açısından faydalıdır. Bu arada; "Allah bizi doğru yola koysun." demişsinde, zaten rabbim her insanı doğru yola koyar. (Fıtratla başlayan yolculuk) Ancak, doğru yolun üzerine kurulup, bizleri bu yoldan çevirmek için izin ve süre alan İblis ve dostları yüzünden bizler doğru yolu terkeder, ondan ayrılırız. İnşallah, dosdoğru yolda kalıp, doğru yolu alanlardan olabiliriz. selamlar, aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (20. October 2012) |
22. October 2012, 05:11 AM | #26 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ
E lem terev ennellâhe sehhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhireten ve bâtıneh(bâtıneten), ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin). 1. e : mı 2. lem terev : görmediniz 3. ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah 4. sehhare : musahhar kıldı, emrine amade kıldı 5. lekum : sizin için, size 6. mâ : şey 7. fî es semâvâti : semalarda, göklerde 8. ve mâ : ve şey 9. fî el ardı : arzda, yeryüzünde 10. ve esbega : ve tamamladı 11. aleykum : sizin üzerinize, size 12. niame-hu : ni'metlerini 13. zâhireten : zahir olan, açık, görünen 14. ve bâtıneten : ve bâtın olan, gizli, görünmeyen 15. ve min en nâsi : ve insanlardan 16. men : kim 17. yucâdilu : mücâdele eder 18. fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında 19. bi gayri : olmadan, olmaksızın 20. ilmin : ilim, bilgi 21. ve lâ huden : ve hidayete erdirici olmadan 22. ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan 23. munîrin : aydınlatıcı ALLAH'ın göklerde ve yerde ne varsa emrinize verdiğini, nimetlerini hem açık ve hem gizli olarak üzerinize yağdırdığını görmez misiniz? Halktan bazıları vardır ki ALLAH hakkında bilgisizce, ne bir kılavuzu, ne de bir kitabı olmadan tartışır. |
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (24. October 2012) |
23. October 2012, 11:25 AM | #27 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
İnşallah, biraz daha değil, ömür bitinceye kadar kuranı bilmeye, anlamaya ve kurandan yaşamaya çalışalım. İnşallah kuranın dostluğunu kesintiye uğratmadan, onun dostluğunu daima sağlayabilelim. Zamanımızda dinin tek kaynağı kurandır. Yanına başka kaynak getirilemez, ihtiyaçta yoktur. Özetle; Muhammed peygamber zamanında, İSLAM = KURAN + HADİSLER + SÜNNETLER Muhammed peygamberden sonra, İSLAM = KURAN olmaktadır. selamlar, aorskaya |
|
23. October 2012, 12:53 PM | #28 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
|
|
23. October 2012, 01:28 PM | #29 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sen, doğru yoldan çıkanları da doğru yola koyar diye iddia ettiğimizi düşünüyor olamazsın herhalde... selamlar, aorskaya |
|
23. October 2012, 01:58 PM | #30 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
|
|
Bookmarks |
Etiketler |
ayrı, değildir, insanın, kendi, melekesi, melekler, rabbimizin, vardır, yada, yaratıklardır |
|
|