20. October 2012, 09:37 AM | #1 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Islamda alım-satım konusu kölelik ve cariyelik varmıdır?
SELAMUN ALEYKÜM,
Hepinize selamlar Sevgili kardeşlerim, İslamda; klasik anlamda bildiğimiz şekilde kölelik ve cariyelik yoktur. Klasik anlamdaki kölelik ve cariyelik batılıların, kendilerinden olmayan bazı ırktan insanlar başta olmak üzere, insanları bir şekilde esir alarak onları pazarlarda alım satım konusu yapmaları şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu köleliği ve cariyeliği onaylayan insanlar, esir aldıkları kadın ve erkeklerden her şekilde faydalanmayı kendilerinde hak olarak görecek şekilde onların sahibi oldukları iddialarında bulunabilmişlerdir. Bu nedenle de edindikleri köle ve cariyeleri kendi amaçlarına uygun kullandıkları gibi yine başkalarına da kiralama yada geçici olarak verme suretiyle onları iyice insanlık dışına çıkartmışlardır. Ancak, İslam bu şekildeki kölelik ve cariyelik anlayışını hiç bir şekilde kabul etmemiş, bunu yasaklamıştır. Fakat buna rağmen;İslamda geçen kölelik ve himaye edilen kadınların durumu ise, çoğu kimse tarafından yukarıda alım satım konusu yapılabilenlerinki ile karıştırılarak, islamın bunları onayladığını iddia etmişlerdir. Bazı cahil müslümanlarda, yine islamdaki himaye edilen kadınların ise (cariye demektedirler), sahipleri tarafından her şekilde kullanılabileceğini, alım satım konusu yapılabileceğini, hatta sahiplerinin onlarla evlenmeden cinsel ilişkide bulunabileceğini, miras olarak devredilebileceğini, başkalarına hibe edilebileceğini de savunmuşlardır. Bu konuları düzenleyen rivayetler bile oluşturmuşlardır. Ancak; islamda köle ve cariye(!) klasik köle ve cariyerden farklı olarak ortaya çıkarlar. Köleler, islama karşı savaşan erkeklerden esir düşerek, onlardan takas, ilim öğretme, fidye vb. nedenlerle salıverilmeyenlerinden oluşur. İşte, bu esir kimseler, islam toplumuna salınmak üzere, hizmetlerinden faydalanacak şekilde bazı eğitim ve uyum sürecinden geçirilmek üzere koruyucu ailelerin yanına verilir. Bu koruyucu aileler, bakımlarına verilen kimseyi topluma kazandıracak şekilde gerekli donanıma kavuşturduktan sonra, onlara maddi yardımlarda da bulunarak özgür bırakırlar. İşte, islamdaki kölelik; özgür bırakılana kadar koruyucu ailenin yanında geçen süreye denir. Bu süreyi geçiren erkeğe köle denir. Aynı durum, savaşta esir alınan kadınlar içinde geçerlidir. Kadınlara ise himaye edilenler denilir. Cariye isimlendirmesi bu nedenle de yanlış olmaktadır. Bu yüzden çoğu kezde, klasik anlamdaki yani alım satım konusu olan kadınlarla karıştırılmaktadır. İşte, islamdaki köle ve cariye(!) kısaca budur. Ancak, her zaman olduğu gibi kuranı terk ederek rivayetlere göre yaşayanlar bunu da diğer köle ve cariyelikle eş tutmaya çalışmakta, evlilik dışı ilişki kurmaktan tutunda, başkasına verilmesinde, miras olarak devredilmesinde pay sahibi olmuşlardır. Bütün bu anlatılanların yanında, beni gerçekten çok şaşırtan, aklını kullanabilen müslümanlar olarak düşündüğüm bazı kimseler tarafından, kuranda geçen "hür, köle yada dişi" kelimelerinden, kısaca, eşya yada hayvanların anlaşılması gerektiğini iddia edilmesini görmem olmuştur. Salt aklı her şeyden üstün tutma hatasına düştüğünü gördüğüm bu kardeşlerime, aklın tek başına yeterli olmadığını, kurandan beslenmeyen aklın ise yeterlilik bir yana, elinde pimi çekilmiş bombayla dolaşan kimse konumuna düşüreceğini hatırlatmak isterim. Alıntı:
Alıntı:
Akıl, ne kadar büyük olursa olsun, kendiliğinden bir şeyi bilemez. O nedenle aklın verimliliğinden söz edebilmek için önce onun bilgilenmesi gerekliliğini kabul etmemiz gerekir. Şimdi, her şeyi islama karşı koz olarak kullanmak için can atan imansızlara karşı, kendilerine müslüman diyen bu kimselerin kabulünü ve yada kurana ters rivayetleri savunabilmek mümkünmüdür? Biz müslümanlar, aklı gerçekten kurandan besleyemedikçe, imansızlara söz söylemeye hakkımız olabilirmi? Akıl konusunda daha detaylı bir yazıyı "akıl ve dini" anlatan başlık altında yine ele alabilir olmam yüzünden daha fazla burada değinmeyeceğim. Ancak; akıllı olan kardeşlerimizin, en kısa zamanda akılla ilgili bu anlatılanları düşünüp, değerlendirip, kurandan beslenmeyen aklın fayda yerine zarar verecek en büyük eleman olduğunu görmelerini dilerim. Saygılarımla... aorskaya Konu aorskaya tarafından (20. October 2012 Saat 10:05 AM ) değiştirilmiştir. |
||
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (6. January 2021) |
22. October 2012, 05:50 AM | #2 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
Aroskaya senin anlamanı zaten beklemiyorum. Zira kuran içinde kelimelerin kullanışına değil zannına göre bakıyorsun. Aklı terk eden anlayıştan da bu beklenir. Akıl etmek ne olsa gerek. Kuran motomot yasa kitabı mı ki akletmemizi istiyor. Kuran bütün alemler için öğüttür. Dileyen öğüdü alır. Dileyende haksız yere canlar kıymaya devam eder. Kuran yaşatır ve yaşatmayı tavsiye eder; Müşrik din öldürür. |
|
23. October 2012, 10:00 AM | #3 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Konu sadece müminin, başka mümini öldürmesi değildirki! Bir müminin, bir insanı (mümin olsun olmasın) öldürmesi konu ediliyor. Ama, sen bu ayeti hayvanlara yorumladığın için bunu anlamanıda beklemek doğru değildir. 2- Aroskaya senin anlamanı zaten beklemiyorum. Zira kuran içinde kelimelerin kullanışına değil zannına göre bakıyorsun. Aklı terk eden anlayıştan da bu beklenir. Akıl etmek ne olsa gerek. Kuran motomot yasa kitabı mı ki akletmemizi istiyor. Bakara 178 deki; iman edenlerden haksız yere başka insanları öldürenlere uygulanması gereken kısası bile anlayamayan, yada anlamak istemeyen ve bunlar hayvanlara verilen zararlar içindir diye kısıtlamaya çalışan senin bu söylediklerinin çok önemi kalmıyor. Senin aklın gerçekten öldürme olayında hür, köle yada dişi olduğuna bakılmaksızın, öldürenin (af edilmedikçe) kısasen öldürülmesini anlayamıyorsa, zorlamamızın anlamı yoktur. Ama, bunu anlıyor ve daha önce hayvanlara yorumlama hatanı görmene rağmen, bunu sürdürüyorsan artık bu hata olmaktan çıkıyor ve ayetleri çarpıtma suçuna giriyor, sen buna dikkat et... Aklın, hala ve gerçekten hayvanlara yorumluyorsa da devam et... 3- Kuran bütün alemler için öğüttür. Dileyen öğüdü alır. Dileyende haksız yere canlar kıymaya devam eder. Haksız yere can kıyanların, öldürülmelerine ilişkin ayetten bahsederken bile bunları söyeleyebiliyorsun ya, yazık! PEKİ, SANA GÖRE HAKSIZ YERE BİRİNİN CANINI ALAN KATİLE HANGİ CEZA VERİLMELİDİR? BUNU HİÇ BİR ŞEKİLDE SAĞA SOLA SATAŞMADAN CEVAPLAYABİLİRMİSİN? 4- Kuran yaşatır ve yaşatmayı tavsiye eder; Müşrik din öldürür. Elbette kuran yaşatır ve yaşatmayı teşvik eder. Bunun için "kısasta hayat vardır." Kim haksız yere birini öldürürse, kendininde öldürüleceğini bilerek can alabilirki? Az akıllı biri bile bunu yapamaz, göze alamaz. İşte bu nedenle cinayetler hemen hemen imkansız olur ve insanlar yaşar, yaşatır. Ama, hapis yada başka cezalardan bir şekilde kurtulacağını düşünen birileri için cinayet işleyebilmek daha kolay ve kısas yoksa pekala mümkün olabilir değilmi? Sağlıklı düşünmeni, bunu idrak ve kabul etmeni diliyorum. Bu arada, kuranda geçen; "HÜR, KÖLE VE DİŞİ" nin yukarda anlattığım anlamlarda olduğuna ilişkin itirazınızmı vardır? Yoksa, görüşünüz değiştimi? selamlar, aorskaya Konu aorskaya tarafından (23. October 2012 Saat 10:02 AM ) değiştirilmiştir. |
|
23. October 2012, 12:58 PM | #4 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Nasıl olsa Kuranda her şey yazıyor, akletmeye ne gerek var ki?
|
23. October 2012, 01:55 PM | #5 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Sen kurandan bağımsız olarak aklının vardığı sonuçlarımı bizlere kabul ettirmeye çalışıyorsun?
Hem kalkıp, kısas ile ilgili ayetlerin hayvanlara uygulanacağını iddia edeceksin, insanların kısasla öldürülmesini kuranın tasvip etmediğini söyleyeceksin, hem de sana; peki o zaman birisi, başka birini haksız yere öldürürse sana göre ceza ne olmalıdır, kuran sana göre bu konuda hangi cezayı verir deyince, "nasıl olsa kuranda yazıyor, akletmeye ne gerek varki?" diyerek aklınca cevaplamakta, açıklamaktan kurtul. Sen, ne yapmaya çalışıyorsun kardeşim, madem bir şeye inanıyorsun, onu neden savunamıyorsun. Yada savunamadığın bir şeye neden inanıyorsun? selamlar, aorskaya |
17. November 2012, 02:15 PM | #6 | ||||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
sevgili kardeşim, sorularınızı cevaplamaya çalışayım: Alıntı:
İmansızlara; onlar saldırmadıkça, sadece tebliğ edip, uymazlarsa, onlara rabbimizin azabı duyurulacaktır. Rabbimiz peygambere dahi savaş açmak bir tarafa, baskı bile yapmamasını emretmektedir. Helede komşu ülkeler iseler ve aralarında anlaşma yapmışlarsa, anlaşmayı müslümanlar bozamaz, anlaşmaya aykırı hareket edilip saldırılsa dahi müslümanlar haram aylar çıkana kadar yine savaşmaz, ancak haram aylar çıktıktan sonra saldırılar devam ediyorsa, gerekirse en şiddetli şekilde mücadele etmeleri gerekir. (Tövbe-ilk 5 ayetlere bakabilirsiniz.) Alıntı:
Savaşta esir alınan ve takas, fidye, ilim öğretme vb. karşılığında serbest bırakılamayan kimseler olabilir. Bu şekilde özgür kalamayan kimseler, topluma kazandırılmak ve ayakları üzerinde durabilecek aşamaya geldiğinde, maddi olarakta desteklenecek şekilde özgür kılınmak üzere, koruyucu aileler yanına verilirler. Kuranda geçen köle kavramı, işte bu şekilde, koruyucu ailelerin yanına verilen ve hizmetlerinden faydalanılan kişilerin, bu aileler yanıda geçirdikleri süre içindeki isimlendirilmesidir. Toplumda hayatını kazanabilecek aşamaya gelen kimseler, özgürlüklerini istediğinde, kendilerine maddi destek dahi yapılarak özgür bırakılarak toplumun bir ferdi yapılır. Alıntı:
Yukarıda anlattığım şekilde savaşa giren ve esir alınan kadınların, himaye edici aileler yanında geçirdikleri süre için geçerli olmak üzere kuranda "himaye edilenler" şeklinde tanımlanan kadınlar, cariye olarak anılmakta ve klasik cariye anlayışıyla yani alım-satım konusu yapılan kadınların durumu ile karıştırılmaktadır. Cariye! lerle, nikahsız ilişki söz konusu olamaz. Nikahsız ilişki gönüllü olursa, bu iki tarafın zina suçuyla, gönülsüz olursa, zorla ilişkiye giren tecavüz suçuyla (mecbur kalan cariye! suçsuz kabul edilir) yargılanır, ve ona göre ceza verilir. 4 hanım alınma hakkı diye bir hakda yok zaten. Onlar belli özel durumlarda, yetimlerle ilgili bazı şartlarda gözetilerek ortaya çıkan bir düzenleme ile var olabilmektedir. Konumuz olmadığı için daha fazla değinmeye gerek yoktur. Alıntı:
"Savaşa kadınlar katılmadığına" göre demişsiniz... Savaşa kadınlar katılmamamışsa, zaten kadınlar esir de alınamazlar. Ancak, savaşa kadınların katılmadığı teziniz her zaman geçerli değildir. Pekala kadınların katıldığı savaşlar olmuştur, olabilir... (Öreneğin bizim kurtuluş savaşına katılan kadınlarımız gibi başkalarının kadınları da katılmışlardır) Müslümanlar, bir ülkeyle savaşı kazandıklarında, sadece savaşa bizzat giren kadın ve erkekleri, yukarıdaki gibi esir alabilirken, girdikleri ülkenin savaşa katılmayan kadın, erkek ve çocuklarına kendi halkından kimseler gibi davranmak zorundadır. Onların dinlerini dahi yaşamaları için özgür bırakılır. Girilen ülke halkı, bırakın hak gaspına uğramayı, dışarıya karşı müslümanların koruması altına girerler. Müslüman, bu halkında, müslüman halkda olduğu gibi, geçimleri, barınmaları, eğitimleri ve korunmaları için gerekli önlemleri almak zorundadır. Savaş sonrası eşi ölen yada esir düşen ülkenin kadınları, kendileri isterlerse müslüman olmaları halinde müslümanlarla evlenebilirler. Aksi halde onlar müslüman olup istemedikçe, evlilik dahi yapılamaz. Köle ve himaye altındaki kadın (cariye!) ın azad olması için müslüman olmasına gerek yoktur. Onların azad edilebilmesi için, toplumda suç işleyecek duruma düşmeyecek şekilde topluma salınacak aşamaya gelince azad edilirler. Bu gerçekleşene kadar, bunlar koruyucu ailenin birer ferdi gibi muamele görürler. Ancak, bunların hizmetlerinden faydalanılır sadece... Bu kadınlar, başkalarına kiraya verilemez, alım satım konusu yapılamaz, nikahsız ilişkiye zorlanamaz, zorlanırsa bu tecavüz olarak kadın suçsuz olur, ve zorlayan tecavüzden yargılanır, cezalandırılır. Alıntı:
Hem de toplumda başkasına muhtaç olmayacak, suça karışmayacak şekilde maddi yardımda görerek özgürleştirilir ve hem iş hem de aile kurabilecek, o toplumun özgür bireyleri olurlar. selamlarımla, aorskaya |
||||||
17. November 2012, 02:17 PM | #7 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
|
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (19. November 2012) |
17. November 2012, 02:18 PM | #8 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
|
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (19. November 2012) |
17. November 2012, 02:18 PM | #9 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
|
17. November 2012, 02:19 PM | #10 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sayın H.Yılmaz'ın alıntıladığınız yazısında katılmadığım hususlar vardır. 1- Köle; dinine dokunulmaz, ama; alım, satım konusu yapılabilir diyerek islamda tarif edilen kölelik tanımına ters düşmüştür. İslam, alım satım konusu yapılabilen köleliği hiç bir şekilde zaten kabul etmez. Ancak, savaşta esir alınan kimselerden, fidye, takas, ilim öğretme, tekrar savaşacak durumda görmeme vb. gibi sebeplerle özgürleştirilemeyen kimseler; hapis vb. şekilde yaşatılmak yerine, içinde bulunduğu topluma kazandırılmak amacıyla koruyucu aileler yanına hizmetleri karşılığında faydalanmak üzere verilirler. Daha sonra, bir şekilde özgürlüğünü kazanma imkanı bulamayan ve koruyucu aile yanında bulunan bu kimse, topluma karışabilecek, ayakları üzerinde durabilecek aşamaya geldiğinde, eğer mükabele yani göstermelik bir bedelle serbest kalmayı isterse, özgür bırakılır. Ancak, yine ayakları üstünde durabilecek, suça karışmayacak bir şekilde özgürce yaşayabileceğine inanılırsa, maddi yardımda da bulunularak, özgrleştirilir. İşte, koruyucu aile yanında geçen sürede, bu kimseye verilen isim köle olmaktadır. Kuranın köle dediği bu kimselerin durumu, pazarlarda alım satım konusu yapılan köle ile karıştırılmamalıdır. 2- Ama, sayın Yılmaz, hem kölenin alım satım konusu olabileceğinde, hem de savaş esiri dahi olarakta olsa, hiç bir şekilde köle (köleyi alım satım yapılabilir kabul ettiğinden olsa gerek) edinilmeyeceğinde hata yapmaktadır. Kuranda; savaş esiri olan kimseleri anlatır şekilde köle ve yine aynı durumdaki kadınları (himaye edilen kadın) diğer deyimle hatalı olarak cariye! deyimleri ile bu kimseler hakkında açıklamalar mevcuttur. Aksi olsaydı, örneğin kısas cezasıyla ilgili olarak; bakara 178.ayette "hüre hür, köleye köle, kadına kadın..." deyimleri geçmemeliydi. Yine Cariye!lerin durumunu anlatan ayetlerde aynı şekilde cariye! deyimleri olmamalıydı. 3- Savaş sonrasında, hiç bir şekilde esir alınmaması zaten mantıklı da olmaz. Her ne kadar, sayın Yılmaz, bu konuda; özgür bırakılan esirin, bunun karşılığında minnet göstergesi olarak, tehlikeli olmayacağını düşünüyorsa da, özgür kalmasına rağmen, hala kinle organize olup yeniden saldırmayacağının garantisi olamaz. Bu nedenle, müslümanlar bu konuda da gafil olmamalı, tedbiri elden bırakmamalı, emin olmadan esiri serbest bırakmamalıdır diye düşünüyorum. selamlar, aorskaya |
|
Bookmarks |
Etiketler |
alımsatım, cariyelik, islamda, konusu, kölelik, varmıdır |
|
|