Meyhane ve Aşk

[Muhabbetci]

Şarabın eskisi makbuldur.
Eski şarabı ama şarabın lezzetini bilene verirler...
Şarabın kıymetini bilene verirler, içipde onun kiymetini biçsin diye.

Yeni şarap ise anlamayana verilir, 'O' o şarabı içerde hemen bağırır: ' bu ne muhteşem bir şarapdır, çok eski olsa gerek'...Kendi kendini aldatır, çevresini taklide koyulur..
Yanindaki arkadaşlarına der: 'bu çok eski bir Şarapdır, ben şarapdan anlarım'..Oysa zavallı ne bilsin, yeni şarabı Meyhaneci önüne koyduda, değerlisini bunun gibi değer bilmezlerden sakladı...

Şarabdan anlayan ve şarabı sunan hane sahibi ise güler onun haline...Anlamadığını bilirde yinede birşey söylemez..Çünki şarabın kıymetini bilmesede, hane sahibinin geçimini, cahilliği ile besler

Demek ki şarabın bile kıymetlisini, şarabın lezzetini bilene sunuyorlar...Aşkin özünü ne diye akılsızlara, yüreksizlere sunsunlar? Aşk aşıklara yakışır, kıymetini bilmeyenlere, taklitçilik ile sevenlere, aşk yaraşmaz yakışmazda

Belkide bunun icin aşki şarap ile kıyaslamışlardır, kim bilir.

Duygularını ve özünü, kıymetini bilene sun! Kıymetini bilmeyene sunarsan, o çevresinde ki gördüklerini taklit ederde: ' bu ne güzel imiş böyle der'..O güzelliğini gördüğünden degil, arkadaşlarına ' ben bir güzel gördüm' diyebilmesi için seni över..

Bilmezki onun övmesine hane sahibi gülmektedir, çünki hane sahibi bilir..Kim kıymet bilendir, kim bilmeyendir
ama söylemez birşey, niye söylesinki!

Şu dünya vallahada billahada bir meyhaneye benzer...

Kimisi girer efendi çıkar, kimisi girer içdikçe azıtır,kimiside hüzünlerini döker bardaklara..bir başkası gülmek eğlenmek için girer

ama hepsinin ortak payı, gece olunca tek tek dökülürler giderler..Meyhanede koca bir boşluk kalır..

O koca boş meyhanede bir,o kıymet bilen, Hane sahibi kalır...

Mustafa Çelebi

[Eren Erdem]

Eyvallah!!