![]() |
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 877
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Kur’an’ın Arapça Olması ve Kutsallık Niteliği Üzerine Düşünsel Bir İnceleme
Giriş: Dil, Vahiy ve Kutsal Üzerine Temel Sorular Kur’an’ın Arapça indirilmiş olması, hem tarihsel hem de kavramsal düzeyde pek çok soruyu beraberinde getirir: Neden Arapça? Bu, Arapça dışındaki dillerin eksikliğini mi ima eder? Bu durum Kur’an’ın evrensel mesajını sınırlayan bir unsur mudur? Bu tartışmalar bağlamında bir başka temel mesele de şudur: Kur’an kutsal bir kitap mıdır? Eğer öyleyse bu kutsallık lafzında mı, anlamında mı, yoksa dönüştürücü etkisinde mi aranmalıdır? Bu çalışma, Kur’an’ın Arapça oluşunun anlamı, vahyin dili ile evrenselliği arasındaki ilişki ve kutsallık kavramının Kur’an bağlamında yeniden düşünülmesi üzerine yoğunlaşmaktadır. --- 1. Kur’an’ın Arapça Olması: İlahi Bir Zorunluluk mu, Dilsel Bir Tercih mi? Kur’an, birçok ayette “Arapça” bir kitap olduğunu ifade eder: *“Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ki aklınızı kullanasınız.”*(Yusuf, 12/2) “Apaçık Arapça bir dille.”*(Şuarâ, 26/195) Bu ifadeler, Kur’an’ın iletişimsel ve işlevsel bir zorunluluk gereği Arapça indirildiğini gösterir. İlk muhataplar Arap toplumudur; dolayısıyla vahyin anlaşılır, açık ve doğrudan bir dilde iletilmesi zorunludur. Burada “Arapça” olma, dilsel bir üstünlük değil, iletişimsel şeffaflık anlamına gelir. a. Arapça’nın Araçsal Niteliği Kur’an’ın Arapça oluşu: Evrensel mesajın yerel bağlamda tecellisidir. Dilin, hakikatin aracı kılındığını gösterir. Vahyin iletilmesi için seçilmiş ama kutsallaştırılmamış bir zemin olduğunu ima eder. Kur’an’da tüm dillerin Allah’a ait olduğu belirtilir: *“Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O’nun ayetlerindendir.”*(Rûm, 30/22) Ve her topluma kendi diliyle peygamber gönderildiği bildirilir: “Biz her peygamberi, kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıkça anlatsın.”*(İbrahim, 14/4) Bu da Arapçanın vahye özsel değil, işlevsel olarak iliştirildiğini gösterir. b. Arapça’nın Kutsallaştırılması: Sonraki Dönem Sapmaları İslam tarihinde zamanla Arapçanın “Allah’ın dili” gibi görülmesi, dil ile kutsallık arasında ontolojik bir bağ kurma eğilimini doğurmuştur. Ancak bu, Kur’an’ın kendisinden kaynaklanan bir anlayış değildir. Kur’an’da kutsal dil fikri değil, evrensel hakikatin herkesin diliyle ulaşılabilirliği vurgulanır. --- 2. Kur’an’ın Kutsallığı: Lafzında mı, Anlamında mı, Etkisinde mi? Kur’an için “kutsal kitap” ifadesi yaygın bir niteleme olmakla birlikte, Kur’an’da geçen kendi tanımları farklıdır: *“Bu bir zikirdir. Onu isteyen öğüt alsın.”*(Müzzemmil, 73/19) “Size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.”*(Mâide, 5/15) “Furkân’ı indiren ne yücedir!”*(Furkân, 25/1) Kur’an, kendisini “zikir” (hatırlatma), “nur” (ışık) ve “furkan” (hak ile batılı ayıran ölçü) olarak tanımlar. “Mukaddes kitap” gibi bir kavramsallaştırma doğrudan Kur’an’da yoktur. a. Kutsal Lafız Anlayışının Tehlikesi Kur’an’ı salt lafızdan ibaret görmek, onu adeta bir büyü nesnesine, dokunulmaz bir metne dönüştürebilir. Oysa Kur’an şöyle der: *“Onlar Kur’an’ı düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?”*(Muhammed, 47/24) Kur’an’ın asıl amacı, okunmak değil, anlaşılmak ve dönüştürmektir. Eğer kutsallık sadece lafza yüklenirse: Anlam donuklaşır. Sorgulama dışı bir metne dönüşür. Dini dogmatizme ve anlamın putlaştırılmasına yol açabilir. b. Kutsallık Anlamda ve Etkide Gizlidir Kur’an’ın kutsallığı, onun: İnsan zihnini ve vicdanını harekete geçiren, Ahlakî dönüşüm sağlayan, Bilinç inşa eden yönündedir. Bu yönüyle Kur’an, ontolojik değil, işlevsel olarak kutsaldır. Yani: Müslüman toplumlar için kutsallığı, hayatı dönüştüren işlevinden gelir. Lafız değil, mana ve maksat merkezdedir. --- 3. Yerel Dil ve Evrensel Mesaj: Bir Çelişki mi? Kur’an Arapçadır, fakat mesajı evrenseldir. Zümer 39/27’de şöyle denir: *“Andolsun biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik.” Bu, lafzın yerel, mananın evrensel olduğunu gösterir. Arapça sadece taşıyıcı kaptır. Hakikat ise tüm insanlıkla konuşur. a. Çeviriler Değersiz mi? Eğer vahiy sadece Arapça’ya özgü kalsaydı: Arapça bilmeyenler için Kur’an erişilemez olurdu. Allah’ın mesajı yalnızca belli bir etnik grup için geçerli hale gelirdi. Oysa Kur’an, hidayeti akla, düşünceye, içsel farkındalığa bağlar. Bu, anlamın dil üstü bir gerçeklik taşıdığını gösterir. --- Sonuç: Kur’an’ın Kutsallığı Anlamda ve Amaçta Gizlidir Kur’an’ın Arapça oluşu, tarihsel ve iletişimsel bir zorunluluktur; Arapça'nın mutlak üstünlüğünden değil, mesajın muhataplarına doğrudan ulaşması gerekliliğindendir. Kur’an’ın kutsallığı ise: Lafzında değil, Anlamında, etkisinde ve insana çağrısında gizlidir. Onu salt lafız olarak kutsamak: Onu dondurur, Tarihe hapseder, Anlamı köreltir. Kur’an, kutsal bir nesne değil; yaşayan, harekete geçiren bir mesajdır. Kutsallığı, vicdana dokunan uyarısında, insanı dönüştüren hakikatinde ve her çağda yeniden anlam kazanma gücündedir. https://dersvekuran.blogspot.com/202...utsalligi.html |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
arapça, kuran’ın, kutsallığı, olması |
|
|