![]() |
|
|
|
|
#2 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Tam yol ileri ama barış içerisinde olması kaydıyla. Ben halkın tepki göstermesine birşey demiyorum. Benim kastım orada üzüm yemek isteyenlerin yanında, bağcıyı dövenlerin de olması. Devletin araçlarını yakıp, yıkıyorlar. Onlar bizlerden kesilen vergilerle temin ediliyor. Orada bazı örgütler fırsat bu fırsat diyerek boy gösteriyorlar. Onları fışfışlayanları da çok iyi tanıyorum. Bazı aşırı militan ve ateist, Atatürkçülüğü paravan yapan internet siteleri. Dünya tarihi üzerinde adı fitne,fesat ve kötülükleri yaymak için kullanılan tek lider sanırım Atatürktür. Ne yazık. O değerli kişinin bile adını kötülüklerde kullanıyorlar. |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Degerli Miralay Kardesim,
bir ülkede beraber yasamdan dogan problemleri bir kenara birakalim, misal olarak internet sitelerini örnek vereyim, bazi sitelerde gercekten birbirleriyle yüz yüze gelmedikleri halde insanlarin birbirlerine karsi düsmanca yazismalari hayret verici birsey. Kardesligi internette dahi uygulayamiyoruz, sanki rüyada celisiyoruz birbirlerimizle. Dedigin o kadar dogru ki, islam adi altinda yapilan propagandalar o kadar cok yönlü bir durum almis. Gercekten neyin ne oldugunu anlamak icin Rabbimizin bizlere bahsetmis oldugu aklimizi kullanarak ulasabiliriz. Hani bir sayim yapacak olursak, internette kurulan tuzaklar hadislerin sayisindan daha cok ve daha etkili olabiliyor. Hepsi sanki alim kesilmis, verilen fetvalar insani hayretler icinde birakiyor. Anlamadigim bir sey var, nasil oluyor bu insanlar müslümanim diyerek bu alimciklere(!) sorular soruyorlar, hic mi daha evvelki cevaplari okuyup sacmaliklarin farkina varamiyorlar. Vakiflar adi altindaki siteler yine ayri bir alem. Birileri kendi kendini yönetmekten aciz olup nasil olur da baskalarini yönetmeye kalkarlar, uyanlarin aklina sasarim. Karl Marx'a da Obama'ya da Einstein'a da müslümandir diyerekten onlarin fikirlerini dahi yutturanlar olursa hic sasmam. Kimin ne denli müslüman oldugunu kim nereden biliyor? Canlari alinirken yanlarindamiydilar, sahit mi olmuslar müslüman olarak bu dünyadan göc ettiklerine? Zan altinda kalarak, sirf kendi menfaatlerine alet etmekten dolayi karistirilmadik halt kalmadi. Olmayani müslüman sayarlar, olani tekfir ederler. Allah'in vazifelerini üstlenmek degildir iman etmek, Allah adina bizlerin verecegi kararlar degildir bunlar. Dan Brown'in KAYIP SEMBOL kitabini okudum, adam sapitmis sonunda, Vatikana yaltanlakmak zorunda kalmis olabilir tehdit edilmis olabilir, ama ideallerini bu denli nasil degistirebilir, insanlari bu denli nasil hayal kirikligina ugratabilir. Incil'i göklere cikartiyor, bir övüyor hayret dogrusu. Anlayisimin kitligina ver, sayet yanlis anlamis isem, kitabi almanca okudum, sonunda demek istiyor ki, tüm insanlar ilahmis/GOTT. Incilde Allah "BIZ" diye bahsediyormus, hoppla! Kur'anda da "BIZ" diye hitap ediyor Rabbimiz, tüm insanlari mi katmak lazim o "Biz" sözcügünün icine? Yaradan ile yaratilan belli. Yaratilanlar YARADAN'in emirlerin, buyruklarina uymak zorundadirlar. Rabbimizin kanunlari bellidir, kimse degistiremez. Ayetleri evirip cevirip kendimize uygun bir sekle sokar oldukm ilahlar üzerine ilahlar katar olduk. Insan ortak kosmadan iman etmez! Isin ciddiyetini anliyamadik gittik. Hepimiz ölecegiz sonunda. Yaptiklarimiz bizimle beraber olacak ve onlardan sorulacagiz. Dünyayi Rabbimiz oyuncak olsun diye yaratmadi, eglencelik aramis olsaydi bize ihtiyaci olmadan da eglenebilirdi. Ama biz halen dünyayi da dinimizi de imanimizi da eglence yaptik. Karsiligini cok aci bir sekilde ödeyecegiz. Ya uygulanir ya da uygulanmaz, ama ortak kosulmaz. Biz müslümanlar dahi ölümü düsünmez olduk. Bu dünyada varoldugumuz müddetce yasariz diyenlerden olduk. Aksini iddia eden varsa, öncelikle hayat sekillerini, düsüncelerini, eylemlerini inceden bir gözden gecirsin. Ondan sonra iddia etsin. Baskalarinin hatalarini görmek icin büyültec, kendi hatalarimizi görmek icin mikroskop kullanmaktan vazgecelim. Tüm hatalari en kücük atomuna kadar bir gözeyenin oldugunu unutmayalim. Yaziklar olsun, Ahireti unuttuk. Dünyayi mesken edindik, emellerimize usak olduk. Iblisin ordulari daha simdiden savasi kazanmis olarak kahkahalar atiyor. Bu muydu Rabbimize verdigimiz söz! Sadik kaldigim tek sey türk dili oldu, senelerdir almanya da yasiyorum. Ne mutlu almanim diyerek irk kirimciligina giresecek olanlari devlet cezalandiriyor. Hitler öldü, onunla beraber ideallerini de gömdüler. Almanya hayata yeniden basladi. Selam ve dua ile. |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Yüce Allah'in Selami hepimizin üzerine olsun degerli Kardeslerim,
Her hangi bir konuyu/bir olayi tesvik/tenkid etmeden evvel o konuda/olay üzerine genis ve kesin bilgi sahibi olmak gerekir. Körü körüne evvelkilerden edindigimiz/etkisi altinda kaldigimiz, enine sonuna kadar arastirmadigimiz konularda/ olaylarda verecegimiz her karar yanlis olacaktir. Düsünmek/aklini kullanmak gibi bir fazilete sahip olan insanogluna her ne konuda/olayda olursa olsun düsünmesi/aklini kullanmasi farz kilinmistir. Dogruya dahi ulastirmayacak olsa bizleri, yine de her ince noktasina kadar arastirip incelemeden ön yargili olmayalaim. Haftalarca gösteri yapilan meydanda boy göstermelerin/slogan atmalarin/ ortaligi kargasaliga vardirmanin ne sonuclar getireceginide iyice bellemek lazim. Imkanim olsa gösterilere katilan tüm Kardeslerimize iletmek isterdim bu satirlari: Her seyden önce sessizce evlerine cekilmelerini, Allah'in emirlerini/tavsiyelerini Kur'an isiginda olmak sartiyla bir kac gün zaman ayirip belli basli terimleri/sözcükleri iyice incelemelerini/manalari üzerinde geregince düsünmelerini tavsiye edecegim. Kur'an Isiginda: ISLAM/ HAKK DÎN MÜSLÜMAN VATAN/YURT HICRET MÜLK ve IDARE BÖLÜNMELER MÜSLÜMAN DEVLETI ULÜ'L- EMIR VELÂYET VEKÂLET VELÎ SECMEN/SECIM DEMOKRASI ile ISLAM Karsilastirmasi CIHAD SAVAS ALLAH YOLUNDA ÖLMEK/ÖLDÜRMEK SEHID HEVA DÜNYA HAYATI/AHIRET HAYATI Rabbimiz Mü'minlere bu dünyada da ahirette güzellik bolluk vaad ediyor. Sözün en güzelini ve dogrusunu ileten yüce Allah va'dinden dönmez. Demek ki hata bizlerde, o yüzden bu dünyada güzelligi bollugu ve iyiligi bulamiyoruz, ki ahirette nasil bulacagiz. Kimleri IDOLLER ediniyoruz, kimleri savunuyoruz, kim icin yasiyoruz, kime karsiyiz Kararlarimizi neye göre veriyoruz, arzumuz nedir, degisikliklere hazirmiyiz, eski tas eski hamam (rahatimiz bozulmasinda ne olursa olsun mu) Aldandiklarimiz/aldatanlarimiz Acik sözlülügümüz (!) Hepimizin RABBI olan ALLAH ve Katinda degerli olan DÎN ISLAM Ortada tartisilacak problem nedir? Görüslerimiz sadece bu ölümlü dünya icin mi yoksa hesaplarin görülecegi Din Gününe göremidir? Ben koskoca yeryüzünde bir tek Müslüman Devleti göremiyorum Müslümanligimiz dilimizin ucunda kaliyor, kalbimize inemiyor, yasiyamiyoruz/yasatamiyoruz Bu dakika son nefesimizi verip veremiyecegimizden emin degiliz, nedendir telasemiz, kimlere hizmet eder olduk? ISLAM demek savas demek degildir, Müslüman demek savasan demek degildir. GÜVEN kelimesi hepimize yabanci oldu nedense. Ellerimizde tuttugumuz MUSHAF ile LA ILAHE ILLALLAH yeterli gelmez olduguna göre. yine bir yerlerde yanlislar yapmis oldugumuzu kavrayalim. Yemek yerken nasil lokmalari sindirime uygun bir sekilde agir agir ciyneyip yutuyorsak, Ayetleri de gönlümüze, kalbimize yerlestirmek amaciyla sindire sindire okuyalim. Gözlerimizle gördüklerimizi, dilimizle tekrarlayip kalbimize yerlestirelim ve uygulayalim. Müslümanlar birbirlerinin kardesleridir, sözde degil sadece. Iki kisinin kavga ettigi yerde ücüncüye gülmek düsmemelidir. Yapici olmayi kavrayamadik gitti. Herkesin KITABI ellerine verildigi gün INSAALLAH "BOZGUNCULARDANDI" sözcügü ile karsilasmayiz! Selam ve dua ile. |
|
|
|
| merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (15. June 2013) |
|
|
#5 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
...Hani su asagidaki habere bir göz attigimda, ister istemez aklima geldi.
Kesilecek bir iki agactan dolayi yapilan gösteriler acaba insanlar kiyilirken neden yapilmiyor? Neden önlemler alinmiyor? Illede birilerinin anasi, bacisi, baldizi, ninesi mi ..... olmali aralarinda, ki gösteri yapilsin diyecegim, ama bu insanlar hepten mi gariban, hic mi bir sahipleri yok? Ne diyelim, demek kimse sorumlu degilmis olanlardan..... Ölen öldügünle kaliyor, geride kalanlar eski tas eski hamam ugrasiyor, sanki ölüm kendilerine gelmeyecekmis gibi! Hani nasil diyoruz her zaman: Islam insan haklari getirmistir, bilhassa kadinlara ve cocuklara. Kitabi halen tersinden tutuyoruz herhalde. Yaz geldi, bir de sinek avina cikalim oldu olacak cihad yerine! *** Bir yılda 225 kadın öldürüldü: "Kadın intiharlarında 48 ölüm ve 8 yaralanma, ev içi şiddete uğrayan kadınlarda 31 ölüm ve 176 yaralanma, toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve tacizde 146 ölüm ve 546 yaralanma, fuhuşa zorlanan kadınlarda ise 225 ölüm ve 822 yaralanma olmak üzere toplam kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde 225 ölüm ve 822 yaralanma yaşandı." İHD ve TİHV'nin 2012 yılı Türkiye insan hakları raporunda, 2012 yılının insan hakları ihlalleri açısından 2011 yılındaki bilançodan farkız olmadığına dikkat çekilerek, 550'si çocuk olmak üzere toplam 12 bin 300 kişinin gözaltına alındığına kaydedildi. Raporda, 125'i çocuk olmak üzere toplam 2 bin 788 kişinin tutuklandığı belirtilerek, 411 hasta mahpustan 124'ünün derhal tahliye edilmesi gerektiği kaydedildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 2012 yılı Türkiye insan hakları ihlalleri raporunu, Mülkiyeliler Birliği'nde basın toplantısı ile açıkladı. Toplantıya İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı katıldı. İHD Genel Başkanı Türkdoğan tarafından açıklanan raporda, 2012 Türkiye insan hakları ihlallerindeki bilançonun 2011 yılındaki bilançodan farksız olmadığına dikkat çekildi. Raporda, yaşam hakkı ihlalinde yargısız infaz sonucu 47 kişinin öldürüldüğü ve 119 kişinin yaralandığı belirtilerek, cezaevinde ikisi tahliye olmak üzere 73 tutsağın yaşamını yitirdiği, 7 tutsağın ise yaralandığı kaydedildi. Raporda, gözaltında ölüm sayısı 10 olarak belirlenirken, faili meçhul saldırılar sonucu 27 kişinin yaşamını yitirdiği ve 34 kişinin yaralandığına dikkat çekildi. Raporda, resmi hata ve ihmal sonucu 13 kişinin yaşamını yitirdiği, 911 kişinin ise yaralandığı belirtilerek, polis ve asker intiharları, intihar teşebbüsleri ve şüpheli ölümlerde 69 kişinin yaşamını yitirdiği ve 15 kişinin ise yaralandığına vurgu yapıldı. Raporda, saldırıya uğranılması sonucu 68 kişinin yaşamını yitirdiği kaydedilerek, 398 kişinin ise yaralandığı aktarıldı. Raporda, silahlı çatışma sonucu ölen asker, polis ve geçici köy korucusu sayısı 199 olarak belirlenirken, bunlardan 360'ının ise yaralandığı vurgulandı. Raporda, silahlı çatışmada yaşamını yitiren militan sayısının 307 olduğu öne sürülerek, 13 militanın ise yaralandığına işaret edildi. Raporda, silahlı çatışma sonucunda 1 sivilin yaşamını yitirdiği ve 21 sivilin ise yaralandığı kaydedildi. Raporda, "yasadışı örgüt" cinayetleri ve yaralanmalar sonucu 4 kişinin yaşamını yitirdiği ve 10 kişinin yaralandığına dikkat çekilerek, "Mayın ve sahipsiz bomba patlatması sonucu ölen sivillerin sayısı 19 ve yaralanan siviller ise 85, kuşkulu ölümde 21 kişi ve kuşkulu yaralanmada ise 1 kişi. Namus cinayetleri sonucunda 9 kişi öldü. Nefret cinayetlerinde 9 kişi öldürülürken, 1 kişi ise yaralandı" denildi. Bir yılda 225 kadın öldürüldü Raporda, kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallere ilişkin şunlar kaydedildi: "Kadın intiharlarında 48 ölüm ve 8 yaralanma, ev içi şiddete uğrayan kadınlarda 31 ölüm ve 176 yaralanma, toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve tacizde 146 ölüm ve 546 yaralanma, fuhuşa zorlanan kadınlarda ise 225 ölüm ve 822 yaralanma olmak üzere toplam kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde 225 ölüm ve 822 yaralanma yaşandı." 91 çocuk 2012 yılında kurban edildi Çocukların yaşam haklarına yönelik ihlallere de yer verilen raporda, 38 çocuğun yaşamını yitirdiği ve 8 çocuğun ise yaralandığı belirtilerek, ev içi ve toplumsal alanda şiddete uğrayan çocuk sayısında 50 ölümün yaşandığı ve 2 yaralanmanın olduğu kaydedildi. Raporda, toplumsal alanda çocuğa yönelik şiddet, tecavüz ve taciz sonucu 3 ölümün ve 204 yaralanmanın olduğu aktarıldı. Kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik ihlaller: 2571 Raporda, 293 kişinin gözaltında işkence ve kötü muamele gördüğü kaydedilerek, 102'si çocuk olmak üzere 433 kişinin gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muamele gördüğüne işaret edildi. Raporda şunlar kaydedildi: "Köy korucuları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele 13 kişi, cezaevlerinde işkence kötü muamele 583 kişi, kolluk güçleri tarafından tehdit ve ajanlık teklifi edilenler 189 kişi, toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dövülen ve yaralananlar 791 kişi, özel güvenlik görevlileri tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalanlar 20 kişi, okulda şiddet 222 kişi, ölen kişinin bedenine yönelik insanlık dışı muamele 27 kişi olmak üzere toplamda kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik ihlaller sonucunda 2 bin 571 kişi." Raporda, 550'si çocuk olmak üzere toplam 12 bin 300 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekilerek, 125'i çocuk olmak üzere 2 bin 788 kişinin tutuklandığı belirtildi. Raporda, gözaltına alınan sığınmacı ve göçmenlerin ise 14 bin 24'ünün Suriyeli olmak üzere toplam 17 bin 540 kişinin çeşitli yollardan Türkiye'ye girmek isterken gözaltına alındığı kaydedildi. Raporda, 75 sığınmacı ve göçmenlerin yaşamını yitirdiği kaydedildi. Yasaklanan etkinlik sayısı 110 olarak belirlendi Raporda, ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde ise yasaklanan etkinlik sayısı 110 olarak belirlenirken, bunlardan 15'i yürüyüş, 48'i Newroz kutlaması, 15'i çadır kurma etkinliği, 13'ü miting, 2 anma, 9 imza kampanyası ve standı, 2 konser, 1 festival, 1 tiyatro, 2 basın açıklaması, 2 panel ve 1 açlık grevi eylemi olarak kaydedildi. Raporda, toplatılan, yasaklanan ve para cezası uygulanan yayın organları sayısı ise şöyle açıklandı: "7 gazete toplam 13 kez, 8 dergi 13 kez toplatıldı. 4 pankart, 1 el ilanı, 6 afiş, 1 takvim yasaklandı ve toplatıldı. 2 gazete 1'er ay yayın durdurma cezası aldı. 1 Tv programı yasaklandı (Gün Tv). 558 kitap toplatıldı. Aram Yayınları'ndan 10 kitap hakkında soruşturma açıldı. 1 kitap müstehcen olduğu iddiasıyla MEB'in 100 temel eser listesinden çıkarıldı. RTÜK, Radyo ve Tv kuruluşlarına 603 uyarı, 73 yerel ve ulusal Tv kanalına ise toplam 13 milyon 500 bin 532 TL para cezası verildi. Baskına uğrayan gazete ve yayın organı sayısı 6, engellenen internet siteleri 6 bin 621." İfade özgürlüğünde bir yılda 2 bin 173 yıl hapis Raporda, ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde 2012 yılında 11 soruşturma ve bin 91 kişi hakkında soruşturma açıldığı belirtilerek, 2012 yılında ise 298 kişi hakkında 36 davanın açıldığı ve 433 kişi hakkında 96 davanın sonuçlandığı ve toplam 2 bin 173 yıl bin 224 ay hapis cezası ile 147 bin 50 TL para cezasının verildiği kaydedildi. Raporda, toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlallere ilişkin ise şunlar belirtildi: "Güvenlik güçleri tarafından müdahale edilen toplantı ve gösteriler 424. 140 kişiye 6 soruşturma. 484 kişi hakkında 21 dava. 252 kişi hakkında 46 dava sonuçlandı. Rapora göre; toplam bin 163 yıl bin 293 ay hapis cezası ile 35 bin 162 TL para cezası verildi." Hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı (numaradan hepsi hasta olursa hapishaneye de lüzum kalmayacak) Raporda, baskına veya saldırıya uğrayan siyasi parti, sendika ve derneklerin sayısı 68 olarak belirlenirken, bunlar arasında 17 parti temsilciği, 18 dernek, 12 Kültür Evi, 8 sendika ve 13 belediye olduğu kaydedildi. Raporda, kapatılan ve kapatılmak istenen siyasi partiler, sendika ve dernek sayısının ise 18 olduğu kaydedilerek, şunlar belirtildi: "Cezaevinde sağlık hakkı ihlali 372, cezaevinde haberleşme hakkı ihlali 69, cezaevlerinde disiplin cezaları bin 794, cezaevlerinde sevk uygulamaları 2 bin 892 olmak üzere cezaevlerinde 5 bin 127 hak ihlali yaşandı." Raporda, cezaevlerinde bulunan 411 hasta mahpustan 124'ünün derhal tahliye edilmesi gerektiği çağrısı yapıldı. 907 işçi yaşamını yitirdi Raporda, insan hakları savunucuları üzerindeki soruşturma, dava ve hak ihlallerine de yer verilerek, 2 İHD şubesine soruşturma açıldığı aktarıldı. Raporda, 12 insan hakları savunucusunun gözaltına alındığı belirtilerek, 4 insan hakları savunucunun tutuklandığına işaret edildi. Raporda, 5 İHD yöneticisinin tehdit edildiği, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ve saldırıya uğradığına dikkat çekilerek, İHD yöneticileri hakkında 8 soruşturma ve 10 dava açıldığı kaydedildi. Raporda, 2012 yılı İHD ve İş Sağlığı Meclisi verilerine göre; 907 işçinin yaşamını yitirdiği ve 3 bin 190 işçinin yaralandığı belirtildi.(diha) |
|
|
|
| merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (17. June 2013) |
|
|
#6 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Türk-İş Mayıs 2013 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nı açıkladı
27 Mayıs 2013 Mayıs ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 995 lira, yoksulluk sınırı ise 3 bin 242 lira oldu. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Mayıs 2013 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nı açıkladı. Buna göre, dört kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı 995 lira, gıda ile birlikte giyim, konut, ulaşım, sağlık benzeri harcamalarının minimum tutarı ise 3 bin 242 lira olarak hesaplandı. Mutfak enflasyonu Mayıs ayında yüzde 1,69 geriledi, geçen yıl Mayıs ayına göre artış oranı ise 7,56 oldu. *** Cevrenizdeki tanidiklar, akrabalar, komsular kazaniyormu yukarida verilen sayilari? |
|
|
|
| merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (17. June 2013) |
|
|
#7 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Vikipedia daki dökümanlar/terimlerin izahlari/ bilgileri sayet hic kimse tarafindan itiraz edilmez ve degistirilmez ise, yazilanlarin hepsi gercektir.
Viki'nin sartlarindan biridir bu. Iste Gezi Parkinin Tarihcesi: Gezi Parkının bulunduğu yere 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası adıyla Rus ve Hint mimarisinden izler taşıyan Ana gövdesi iki katlı, soğan kubbeli ve kule görünümlü, köşeleri ise üç katlı olan bir topçu kışlası yapıldı. Kışla binası pek çok savaş gördü. 31 Mart Olayları'nda (1909) isyancıların karargahı olmuştur. Hareket ordusunun müdahalesiyle sona eren olaylar sırasında kışla top atışına tutularak ayaklanma bastırıldı. Top atışları sırasında kullanılamaz hale gelen kışla bir dönem esrarkeşlerin ve evsizlerin mesken tuttuğu bir yer oldu. Beyoğlu'nun giderek Şişli yönüne doğru gelişmesiyle işlevini kaybetmeye başlayan Taksim Kışlası, 1922 yılında içindeki alana tahtadan tribünlerin inşa edilmesiyle Taksim Stadı adıyla stadyuma çevrildi. Türkiye Milli Futbol Takımı ilk resmi futbol maçını Romanya ile, Gezi Parkı'nın bugün bulunduğu, bu statta 26 Ekim 1923'de oynadı ve maç 2-2 berabere sonuçlandı. Şehircilik uzmanı Henri Prost imar planını hazırlarken, Dolmabahçe'den Nişantaşı'na yükselen Kadırgalar Vadisi'ni (Harbiye Kongre Vadisi) büyük bir park haline getirme planı dahilinde, Taksim Gezisi'ni de yetkililere önerdi. İnönü stadyumunun yapılmasıyla işlevini kaybeden stadyum ve harabe halindeki kışlanın, 1940 yılında dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından, Henri Prost'un hazırladığı imar planı çerçevesinde istimlak edilerek yıktırılmasından sonra, İstanbul'un Cumhuriyet döneminde yapılan ilk parkı oldu.[1] Mermer parmaklıklı mermer merdivenler, Boğaziçi'ne bakan oturma mekanları, banklar, çim sahaları, Gezi'yi halkın sık sık gelip dolaştığı bir yer haline getirdi. Parkın merdivenlerinin yapımında, o yıllarda yıkılan Pangaltı Ermeni Mezarlığı'nda yer alan bazı mezar taşları da kullanılmıştı.[2][3] 1944'te Taksim Gezisi'nin Taksim Meydanı'na bakan ön (güney) kısmında, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün at üzerindeki heykelinin kaidesi inşa edildi ancak heykel hiçbir zaman dikilmedi. 1950'de Demokrat Parti iktidara geldikten sonra da, atlı heykel uzun süre bir depoda bekletildi, sonunda kaide söktürüldü, heykel bu parka değil de, Maçka'daki Taşlık Parkı'na dikildi. Taksim Gezi Parkı uzun bir süre "İnönü Gezisi" olarak adlandırıldı.[4] Kışlanının yıkılması sonrası, çevrede yapılan otellere tahsis edilen alanlar ve düzenlemeler ile parkın kapladığı alan zaman içinde küçüldü. Buna rağmen İstanbul'un merkezinde önemli bir dinlenme alanı oldu ve sık sık düzenlemelerle görünümü değişti. 38.000 m² yüzölçümüne sahip olan Taksim Gezisi, 1991-92 arasında revizyondan geçirildi; dikdörtgen planlı parkın ortasına fıskıyeli büyük bir havuz inşa edildi. Gezi Parkı'nın kuzeyinde, eskiden Taksim Bahçesi ve Taksim Belediye Gazinosu'nun bulunduğu yerde halen Ceylan Intercontinental Oteli vardır. Asker Ocağı Caddesi'nin karşı tarafında ise Divan ve Hyatt Regency otelleri yer alır. Gezi Parkı'nın altına Cumhuriyet Caddesi tarafına, kot farkından yararlanılarak dükkan ve kafeteryaların ve bir sanat galerisinin bulunduğu bir dizi kapalı mekan inşa edilerek 1967'de bugünkü halini aldmıştır. Bu böyledir, bundan sonra degistirilemez diye ne bir tabiat kanunu ne de bir devlet kanunu mevcut olmadigina göre... Yeryüzünde agaclarin bulunmasinin sebebini herhalde hepimiz biliyoruz, üstelik ne bir ticaret kaynagi oldugunu. Hic elinizde tuttugunuz bir kagit veya bir kalemin, evinizdeki parketin, merdivenin vs. neden üretildigini düsündünüz mü? Hangi asirlik agaclarin sayesinde hic düsündük mü? Isimize gelmeyen bir anda hemen kavrar oluyoruz agaclarin degerini. Acaba Gezi Parkinin agac meselesi büyütülmeden evvel de agaclara olan sevgimizi, koruma ödevimizi yerine getirebiliyormuyduk, yoksa sadece bu vazifemiz Gezi Parki icin mi gecerlidir? Bir de bu yönden düsünsek. Gönül ne agac ister ne de orman, gönül karmasalik ister odun bahane. Bu yoldan söhrete ulasanlar da olmayacak degil. Ister dursunlar ister yürüsünler, ister yaksinlar ister söndürsünler. Hani Nuh peygamber günümüzde yapmaya kalkmis olsadi gemisini kimbilir nelerle karsilasmis olacakti. Bana kalsa mesele kim daha güclüdür, kimin sözü gecerlidir, kim iktidar sahibidir, hangi heveslerimize uyarak hareket ediyoruz gibilerinden olusmaktadir. Koskoca Istanbul da bir tek Gezi Parki mi var acaba halkin gezinmesi icin? Gezinmeden anladigimiz nedir? Insan bir sahil yolunda da gezinir, bir orman yolunda da, cayirda da. Gezi Parki tabiatin sundugu natur bir sey degilki, orasi da insan eliyle yapilmis, hangi amacla orasi da baska bir hikaye. Bir iki zibidi kendini göstermek amaciyla da ugrar Gezi Parkina, drog satma amaciyla esrarkesler de. Ben sahsen böyle yere tenezzül edip ailemi alip gezinmem bile. Hele de insan mezar taslari üzerinde yürüdügünü düsünecek olursa.... Agaclari korumaya gelince, ille de kapimin önüne dikmem sart degil ya, Asya'da, Filistin'de ve Cezayir'de vs. diktiririm agaclari. Mühim olan tabiatin düzenini ayakta tutmaktir. Bilhassa Cezayir'deki Greening the Desert, cöl ortasinda kurulan sehir benim icin cok enteresan. Ileride bozulan yasam sartlari dolayisiyla kendilerine yeni topraklar aramak zorunda kalacak ve göc edecekler icin düsünülmüs gayet olumlu bir plan. Her insanin sevgi ve koruma sekli degisik olabilir/olmalidir, ama problem yaratmamalidir. Selam ve dua ile. |
|
|
|
![]() |
| Bookmarks |
| Etiketler |
| neler, oluyor, türkiyede |
|
|