27. February 2018, 06:01 PM | #211 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
"aradaki mesafeyi koruyan" veya "mesafeyi koruyanlar, veya saygın kişiler, veya kişilik sahipleri" Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (30. December 2018 Saat 10:32 AM ) değiştirilmiştir. |
|
27. February 2018, 07:00 PM | #212 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
Halil Hocamız sayın Hakkı Yılmaz'dan alıntılamış bu "tahlil"i, dolayısıyla itirazım aslında sayın Yılmaz'adır. Sayın Yılmaz ise görüldüğü üzere yeminlerinizin sahip olduğu kadınlar sanki koca üstüne kocaya varacak kadar iffetsiz* imişcesine onların evli olanlarıyla evlenmenizi caiz ilan ediyor ve bunu 60:10'a dayandırıyor. Oysa 60:10'da yeminlerinizin sahip olduğu evli kadınlarla evlenmeniz caizdir anlamına gelen hiç bir ifade yok. Tam aksine sığınmacı kadınları sizin eş alabilmeniz için onların önce kafir kocalarından kopup bekar hale gelmesi şart koşuluyor, tıpkı kafirlerin sizin nikahınız altındaki kadınları eş alabilmesi için onların önce sizden kopmasının şart koşulması gibi. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın <---> sığınmacı kadınları kâfirlere geri döndürmeyin. (Bu kevâfir size helal değildir) <---> bu sığınmacı mümineler kafirlere helal değildir Sarfettiğinizi kafirlerden isteyin <---> Kafirler de sarfettiklerini sizden istesinler. Artık bütün bunlardan sonra sığınmacı kadınlar o kafirlerle ne kadar evli ise sizin eski eşleriniz sizinle o kadar "evli"dir. O kafirler sizin nikahınız altındaki kadınlarla mı evlendiler? ___________________________________________ *Türkçede iffet ve IRZ eş anlamlıdır. İffet sözcüğü örneğin 66:12'de de geçmiyor ama Hz Meryem'le ilgili o ayette Hz Meryem'in "iffet"inden söz ediliyor: Ve meryem ebnete ımrân elletî ahsanet fercehâ -iffetini koruyan idi o. Eğer Hz Meryem iffetini koruyan değil idi ise neyini koruyan idi? Lütfen iffet, IRZ demeden cevap verir misiniz. Halil hocamızı ben de sayarım elbet ama Türkçe kelimelerde Arapça anlamlar vehmedip anlam karmaşası yaratması doğru değil. Birinin bunu ona söylemesi lazım. Ve eğer "Hocamıza saygı!" diyerek özgürce yazamıycaksam hiç yazmamayı tercih ederim. . Konu Hasan Akçay tarafından (27. February 2018 Saat 08:26 PM ) değiştirilmiştir. |
|
27. February 2018, 08:20 PM | #213 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
"İffet" kelimesine yalnızca kadınları niteleyecek şekilde "namus" anlamını verirseniz, bu anlamı kabul etmediğimiz zaman biz Meryem'e "iffetini koruMAyan biri/namussuz" mu demiş oluyoruz? Tuhafsınız. Meryem kaldığı ibadethanenin kuytu bir yerine çekilmiş olması da ırz düşmanı din adamları, ya da bütün erkekler tecavüzcü ya!...., onların tasallutundan korunma ve "namusunu/iffetini" koruma iç güdüsünden mı? Yoksa, hamile ve "savm etmekte" ollduğundan dolayı diğer kişilere karşı bu sebeplerden dolayı mesafeli davranmasından mı?" Kadınların genelini siz îmânızla namussuz/iffetsiz" deyip hangilerinin "iffetli" olduğunu veya nasıl "iffetli" olacaklarını anlatmanız da tuhaf. Namus/iffet" esas "namussuzluk/iffetsizlik" istisna olması gerekirken sizin anlatılarınızda sanki "iffetsizlik" esas da "iffet" marifet. Her ne ise siz bakın işinize. Saygılar, Sevgiler. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (23. August 2018 Saat 06:36 AM ) değiştirilmiştir. |
|
27. February 2018, 10:08 PM | #214 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Peki,
sizinle uğraşmıyayım. İşime bakayım. Zaten sizi muhatap almaktan kurtulayım diye iletimin bu bölümünü silmiştim ama kaçamamışım, affetmemişsiniz. * Elmalılı'ya göre "ferc"e Türk halkı apış arası der yani oramız cinsel ilişki için açtığımız yerimizdir. 66:12 Meryem'in "ferc"ini koruduğunu belirtiyor, tekil; mümin olmanın gereğini açıklayan 23:5, 6 ise müminler furûcunu saklıyanlardır diyor, çoğul. Bakalım ne anlamda: Ve apış aralarını saklayanlardır onlar Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn ama eşleri ya da yeminlerinin malik oldukları hariç.... Müminler bu ikisinin dışındaki insanlara mesafeli davranırlar mı demektir bu ya da onlara ilgi göstermekle birlikte ve yakınlarında olmakla birlikte apış aralarını açmamak suretiyle ırzlarını yani "iffet"lerini korurlar mı? Bu sorum sayın Galip Yetkin'e değildir. . Konu Hasan Akçay tarafından (27. February 2018 Saat 10:40 PM ) değiştirilmiştir. |
27. February 2018, 11:10 PM | #215 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Bu yazdığım Sayın Hasan Akçay iletisine cevap olmayıp ayette geçen konu ile ilgili "furûcihim hâfizûn" ifadesinden, aklım-fikrim apış aram ile meşgul olmadığından, yukarıda belirttiğim gibi "ferc/füruç" ifadesini "mesafe" olarak anladığımdan "hâfizûn" kelimesi de bana "aklından çıkartmadığı/aklında/ezberinde tuttuğu" anlamını ifade ettiğinden, "mesafeli davranmayı aklından çıkartmayan kişi"; "mesafeli davranmayı kendine prensip edinmiş olan fert" ifadesini/mânâsını anlıyorum.
Her halde yenisi açılmadıkça bu konuya bir daha değinmem zannederim. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (22. July 2018 Saat 08:59 PM ) değiştirilmiştir. |
27. February 2018, 11:21 PM | #216 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim, Alıntı:
Yazmış olduğum yazı"MUHSANAT" sözcüğü ile ilgili yapmış olduğum açıklamada cahiliye dönemindeki Arapların mevcut uygulamalarını belirtmek içindir. Cenabı Allah Kur'an'da müslümanlara:" Ey müslümanlar!Müslüman olmayanlara saldırın. Onların erkeklerini, kadınlarını, çocuklarını esir alın ve onları köleleştirin, kadınlarını cariye olarak kullanın mı diyor yoksa tebliğ yapılan toplumun mevcut uygulamalarının yanlış olanlarının düzeltilmesi için uyararak ilkelerini mi belirtiyor? Okuyan kardeşlerimizin görmeleri için Muhammed Suresinin 4-6 ayetlerini belirtelim: Muhammed;4: Feiza lekıytümülleziyne keferu fedarberrikab* hatta iza eshantümuhüm feşüddül vesâka, feimma mennen ba'dü ve imma fidaen hatta tedaal harbü evzareha* zâlik* velev yeşaullahu lentesare minhüm ve lâkin liyeblüve ba'daküm Bi ba'd* velleziyne kutilu fiy sebiylillahi felen yudılle a'malehüm. "Kafir olanlarla karşılaştığınızda, boyunları vurmaya bakın. Nihayet onlara ağır bastığınızda, bağı kuvvetleyin. Ondan sonra ya karşılıksız salıvermek ya bir fida’dır/kurtulmalık karşılığı. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya kadar..." Enfal;67:Ma kâne li Nebîyyin en yekûne lehu esra hatta yüshıne fiyl Ard* türiydune aradaddünya* vAllahu yüriydül ahirete, vAllahu Azîyzün Hakiym; 67Yeryüzünde ağır basmadıkça; savaşta kesin ve tam üstünlük sağlamadıkça, kendisi için esirler oluşturması hiçbir Nebiye uygun değildir. Siz, dünya genişliğini istersiniz, Allah da âhireti ister. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Alalh'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
28. February 2018, 12:38 AM | #217 | |||||
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli yolcu42 kardeşim, Alıntı:
Allah Resulünün eşlerinden olan "Müminlerin Annesi Safiye" bir savaş esiridir; "Mü'minlerin annesi Mariye" de kendisine hediyedir. Allah'ın Resulü her ikisi ile de nikâhlanmış,Tahrim ve Ahzab surelerinde de Resulullah’ın “eşleri” olarak nitelenmişlerdir. Ayetlerde geçen “ ما ملكت ايمانهمma meleket eymanühüm:“Sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. İslam dini tebliğ edilmeye başlandığında Arabistan coğrafyasında kölelik, kurumsal olarak vardı. Satın alınma, miras yoluyla gelme, baskınla kaçırma, harp esirlerinin köleleştirilmesi ve köle bağışı gibi yollarla kölelik kurumlaşmış olarak devam ediyordu. Ma meleket eymanühüm'ü "Sözleşmelerinin sahip oldukları" denilebilir. İslam dini sıcak savaş dışında esir almayı, savaşta alınan esirlerin de köleleştirilmesini yasakladı (Enfal 67 ve Muhammed4) Alıntı:
Cariye” sözcüğü kök anlamı "olmak,geçmek, akmak" vb anlamlarındaki (cim,ra,ye)kök harflerinden türemiş; "akan, elden ele dolanan, parayla alınıp satılabilen köle kadın" anlamında bir sözcüktür. Türkçemizde bu kökten türemiş İcra/yürütme uygulama, cari/geçerli, cerayan/elektrik akımı gibi kullanılan çokça sözcükler vardır. Alıntı:
Ayete bakalım. Nisa;36: Va'budullahe ve la tüşrikû biHi şey’en ve bil valideyni ıhsanen ve bi zil kurba vel yetama vel mesakiyni velcari zil kurba vel caril cünübi ves sahıbi bil cenbi vebnis sebiyli ve ma meleket eymanüküm* innAllahe la yuhıbbu men kâne muhtalen fahura; Allah’a kulluk yapın. O’na hiç bir şeyi ortak etmeyin. Ana-baba’ya, yakınlık sahiplerine, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolun oğluna ve ellerinizin malik olduklarına/sözleşmelerinin sahip olduklarına ihsanda bulunun. Muhakkak ki Allah kibirlenip övünenleri sevmez. Dediğim gibi cariye ma meleket eymanüküm içerisinde olmaz. Alıntı:
Müminun;6:İlla alâ ezvacihim ev ma meleket eymanühüm feinnehüm ğayru melumiyn Eşleri yahut sözleşmelerinin sahip oldukları ayrı. Çünkü onlar levmedilmiş değillerdir/kınanmazlar. Burada "EV" bağlacı ile ma meleket eymanüküm ile ilgili açıklama yapılacağı belirtilir ki bu da belirtilmiştir. Ev bağlacının özelliklerini bilmeyenlar bu durum açıklanmayacak gibi eşler ayrı ma meleket eymanüküm ayrı gibi düşünerek açıklamalar yapmışlardır. Ev bağlacıyla ilgili özet açıklamadan sonra ayrıntılı açıklama geleceği ile ilgili Kuranda örnekler vardır. Bakara 135, Zariyat 52 ye bakabilirsiniz. Alıntı:
Ey iman edenler!.Sağ ellerinizin malik olduğu/Sözleşmelerinin sahip oldukları kimseler ve sizden akil-baliğ olmayanlarınız, sizden üç defa izin istesinler. Sözleşmelerinin sahip oldukları ile sorumluluk ve bakımı üzerinde söz sahibi oldukları herkes bu kavramın içerisindedir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsustur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|||||
28. February 2018, 01:24 AM | #218 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim, Alıntı:
Ve Meryemebnete 'ımranelletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyhi min ruhıNa ve saddekat bikelimati Rabbiha ve kütübiHi ve kânet minelkanitiyn; Ve fercini bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem’i de. Onun içine ruhumuzdan nefhettik. Ve Rabbinin Kelimelerini ve Kitablarını tasdik etti ve kanitiynden oldu. Her zaman dersiniz ya: "Allah ne dediyse o." bu sözünüzün uygulayıcısı olup Allah'ın söylemediklerini, söylemiş gibi yapmayınız lütfen. Tahrimdeki vurgu, Meryem'in bakireliği değil,fercini koruduğunadır. Cenabı Allah'ın "bakire/dokunulmamış" sözcüğünü kullandığı ayetlere de bakarsanız olayı daha net görürsünüz. Muhsanat ile ilgili yazımda: Sözcüğün türediği ح ص ن [h-s-n] kökünün anlamı, “engel olma, koruma altına alma” demektir. Şehri koruyan sûr'a ve kaleye, حصن [hısn] denir. Konumuz olan المحصنات [muhsanât] sözcüğünün anlamı ise, “koruma altına alınmış kadın” demektir. diyerek sözcüğün türetildiği kök harflerinin anlamını da vermiştim. Tahrim deki ahsanet Nisa24 deki el-muhsanât, Nisa 25 deki muhsanat ayrımına iyi bakınız lütfen. Bakmanız durumunda yine de yazınızdaki savlarda bulunacaksanız birşey diyemem. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
28. February 2018, 02:01 AM | #219 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Konumuz
4:25'teki muhsanât: Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât... Alıntı:
ki Hz Meryem örneğinde görüldüğü üzere iffeti "korunan kadınlar" anlamındadır ve hür olmakla ilgisi yoktur. Nisâ 25 ise çağlar ve bölgeler ötesidir cahiliye Arabistan'ındaki hür kadın - hür olmayan kadın anlayışına indirgenemez. Ve islamda hür olmayan kadın yoktur. Muhsanât kadınların evlenme konusunda sizden BAĞIMSIZ olanlarıdır ki iffetlerini korurlar tıpkı yeminlerinizin size BAĞLI kıldığı feteyâtikum-genç kızlarınız gibi, ki iffetlerini korurlar. Yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız iffetlerini korumazlar demek onlara hakarettir. Evlenirken size BAĞLI olan 18'den küçük öz kızlarınız nasıl hür olmayan değilse, cariye değilse yeminlerinizin malik olduğu genç kızlarınız da hür olmayan değildir. Yanlış olan şey sayın Hakkı Yılmaz'in çevirilerinde 4:24'teki "muhsanât"a evli, 4:25'teki "muhsanât"a hür denmesidir. Konumuz bu. . Konu Hasan Akçay tarafından (28. February 2018 Saat 02:26 AM ) değiştirilmiştir. |
|
28. February 2018, 04:25 PM | #220 | |||||
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun aleyküm,
Değerli Hasan Akçay kardeşim, Alıntı:
Kapkaranlık, zifiri karanlık sözler olarak belirttiğiniz Nisa 24 ve 25 deki "El muhsanat",Korunduğu, korunmuşluğu bilinenlerdir. Korunduğu, korunmuşluğu bilinenler de bu ayetlerin tebliğ edildiği toplumun geleneklerinde, yaşantılarında "evli kadınlar ile hür kadınlardır." Alıntı:
Alıntı:
Avrat sözcüğü ile ilgili yanlış anlamalara meydan vermemek için de avrat sözcüğünün korunmasız olduğunu slaçla eklemiştim. Buna göre "feteyat";Genç,güzel,cömert, kuvvetli genç avrat olur. Arapça olan "avrat" sözcüğü; "yarık, yırtık, açık, gedik, korumasız" anlamındaki عور - 'avr sözcüğünden türeyen عورة - "avret" sözcüğünün çoğuludur. Bu nedenle avrat sözcüğünü slaçla korunmasız diye vurguladım. Anlamını dikkatinizden kaçıran avrat sözcüğüne göndermeler yaparak neler de üretmişsiniz? Hayret! Alıntı:
Söylemlerinizle ilgili algı yaratmak için örnek verdiğiniz ayet Mü'minun suresinin mü'min olanların yapması gerekenlerin belirtildiği ayet bir bütün olarak 11 ayette belirtilen: 1Kesinlikle, inananlar durumlarını korudular/ zafer kazandılar. 2Onlar, salâtlarında [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmalarında; toplumu aydınlatmaya çalışmalarında] gösterişsiz/ samimi olan kimselerdir. 3Ve onlar, boş şeylerden yüz çeviren kimselerdir, 4Ve onlar, zekâtı işleyen/vergiyi veren kimselerdir, 5-7Ve onlar, ferclerini koruyan kimselerdir, –eşleri veya sözleşmelerinin sahip oldukları ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar, oysa bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanların ta kendileridir.– 8Ve onlar, emanetlerine ve antlaşmalarına riâyet eden kimselerdir. 9Ve onlar, salâtlarını [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] koruyan kimselerdir. 10,11İşte onlar, içinde temelli kalacakları Firdevs cennetine son sahip olan son sahiplerin ta kendileridir. ayetlerden 5.sidir. Bu ayete bakalım: Mü'minun;5: Velleziyne hüm li furucihim hafizun; Ve onlar ki ferclerini mühafaza edicidirler. Burada iffetlerini değil ferclerini korurlar diyor. Bakınız Cenabı Allah Nisa;6: "...ve men kâne ğaniyyen felyesta'fif... diyor. Şimdi burada ne diyeceğiz? Zengin olanlar İffetli davransınlar mı diyeceğiz? Alıntı:
Nisa;25 den alıntı yaptığınız neden yarım bırakıyorsunuz? Ve men lem yestetı' minküm tavlen en yenkihal muhsanatil mu'minati femin ma meleket eymanüküm min feteyatikümül mu'minat Ve sizden her kim hür mü’min kadınları/muhsanatil mu'minati nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da, yasal çerçevede himayenize verilen, mü’min genç kızlarınızdan/min feteyatikümül mu'minat nikâhlamak var. Ve Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|||||
Bookmarks |
Etiketler |
nisa, suresi |
|
|