![]() |
|
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Sayın mustafabey.
Bilgilendirmek için verdiğiniz emeğinize çok teşekkür ederim. Çok faydalandım ve ufkum biraz daha genişledi. Tekrar teşekkürler. Sayın Mustafa Bey, (size mal etmiyorum) Bakara 125'te geçen ifade taifine olup, tavaf edenler diye çevrilmesi yalnıştır. "Taifine" yerleşik olmayı belirtir) Ben de Ankebut suresinin 46. ayetinin son cümlesi üzerinde düşünür ve araştırma yaparken Sayın Hakkı Yılmaz'ın İşte Kur'an adlı eserinde şu bilgiye ulaştım. İşte: 46Kendilerinden, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar hariç, Kitap Ehli ile ancak en güzel bir yolla mücâdele ediniz ve: “Biz, bize indirilene ve size indirilene inandık. Bizim ilâhımız ve sizin ilâhınız birdir. Biz, sadece Allah için islamlaştıran kimseleriz” deyiniz. 47Ve işte böylece Biz, sana Kitab'ı indirdik de kendilerine Kitap verdiklerimiz Kur’ân'a inanıyorlar. Ve ehli kitabın dışındakilerden/ Araplardan da ona inananlar vardır. Ve Bizim âyetlerimizi ancak, kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek örtbas eden kimseler bile bile reddeder. Bu ayetlerde inananlara müşrik olmayan Kitap Ehli ile yapılacak mücadelenin, tartışmanın usulü ve sınırları bildirilmektedir. Bilindiği gibi, bir süre sonra müminler Medine’ye hicret edecek ve orada Ehlikitap’tan kimselerle karşılaşacaklardır. Bu ayette, hicretten sonra Medine’de muhatap olunacak olan bu insanlar ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin temel prensipleri vaz’edilmektedir. Onlarla en güzel şekilde mücadele edilecek ve onlara ilk önce “Biz, bize indirilene ve size indirilene inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir. Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz” denilecektir. Böylece onlara kendi hedefleri ile müminlerin hedeflerinin aynı olduğu mesajı verilecektir. Bu ayet ile verilen mesaj Ali Imran’da şöyle teyit edilmiştir: 64De ki: “Ey Kitap Ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze; ‘Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ın astlarından bazımız bazımızı rabler edinmeyelim’ ilkesine geliniz. Buna rağmen eğer Kitap Ehli, yüz çevirirlerse, artık “Şüphesiz bizim müslimler olduğumuza şâhit olun” deyin.(Al-i İmran/64) Bu mücadele en güzel bir biçimde; sert ve kaba davranmadan yapılmalıdır: 125Rabbinin yoluna, haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkelerle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et. Şüphesiz Rabbin Kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, kılavuzlandıkları doğru yolda olanları da en iyi bilendir.(Nahjl/125) 43Her ikiniz gidin Firavun'a. Şüphesiz o azdı. 44Sonra ona öğüt alması ve saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürpermesi için yumuşak söz söyleyin.”(Ta-Ha/43,44) 156,157Allah diyor ki: “Benim azabım var; onu dilediğime dokundururum, rahmetim de var; o ise her şeyi kuşatmıştır. Onu da özellikle Allah'ın koruması altına girenlere, zekâtını; vergisini verenlere ve âyetlerimize inananlara; kendilerine iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine serbestleştiren, kirli, pis ve kötü şeyleri de üzerlerine yasaklayan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrât ve İncîl'de yazılmış bulacakları Anakentli/ Mekkeli Peygamber, o Elçi'ye uyan kimselere yazacağım. O hâlde, O'na iman eden, O'na kuvvetle saygı gösteren, O'na yardımcı olan ve O'nun ile birlikte indirilen nûru izleyen kimseler var ya, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”(Araf/156,157) 33,34Ve Allah'a çağırıp/ yakarıp sâlihi işleyen ve “Ben, Müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır? Ve güzellikle çirkinlik/ iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel şeyle sav. O zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sımsıcak bir yakın'dır.(Fussilet/33,34) 96Sen, kötülüğü en güzel bir şeyle sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri çok iyi biliriz.(Muminun/96) 199Sen afvı/ malın fazlasını al, “urf” [örf, Kur’ân âyetleri öbeği] ile emret ve câhillerden de mesafeli dur. 200Eğer sana şeytândan bir vesvese gelirse de hemen Allah'a sığın. Kesinlikle O, en iyi işiten, en iyi bilendir.(Araf/199,200) Konumuz olan ayetteki “Kendilerinden, zulmedenler hariç” ifadesindeki “zulmedenler”, bile bile küfreden, küfürde ısrar eden ve şirk içinde olanlardır. Bunların kimliğini şu ayetlerden öğrenmekteyiz: 29Kendilerine Kitap verilenlerden, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Elçisi'nin haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimseler ile, alçalmış oldukları hâlde cizye verene kadar savaşın.(Tevbe/29) 64Ve Yahudiler, “Allah'ın eli sıkıdır” dediler. –Söyledikleri şeyler nedeniyle kendi elleri bağlandı ve onlar dışlandı.– Tam tersi Allah'ın iki eli açıktır; dilediği gibi harcar. Ve andolsun ki Rabbinden sana indirilen, onların çoğunda azgınlık ve küfür; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetme açısından artış yapar. Ve Biz, o Yahudilerin aralarına kıyâmete kadar düşmanlık ve kin attık. Ne zaman savaş/ bozum yapmak için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Ve onlar, yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Oysa Allah, bozguncuları sevmez.(Maide/64) 181,182Allah, “Şüphesiz Allah fakirdir, biz zenginiz” diyen kimselerin sözünü kesinlikle duydu. Onların söyledikleri şeyleri ve peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız. Ve Biz: “Tadın o yakıcının azabını! Bu, kendi ellerinizin önden gönderdiklerinin karşılığıdır” diyeceğiz. Ve şüphesiz Allah, kullara asla haksızlık eden biri değildir.(Al-i İmran/181,182) 17Andolsun ki “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih'in ta kendisidir” diyen kimseler kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler olmuşlardır. De ki: “Peki, Allah, Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündeki kimseleri değişime/ yıkıma uğratmak istese, O'na karşı kim bir şey yapabilir. Göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti de sadece Allah'a aittir. O, dilediğini oluşturandır. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir.” 18Ve Yahudiler, Hristiyanlar, “Biz, Allah'ın oğullarıyız ve O'nun sevgilileriyiz” dediler. De ki: “Madem öyle niçin günahlarınız sebebiyle Allah size azap ediyor?” Tam tersi, siz, O'nun oluşturduklarından birer beşersiniz. O dilediği kişiyi bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin sahipliği, yönetimi de Allah'ındır. Dönüş de yalnızca O'nadır.(Maide/17,18) 45Ve Biz, Tevrât'ta onlara, zata zat, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş yazdık. Yaralara kısas vardır. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendisi için kefaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendileridir.Maide/45) 72Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih'in kendisidir” diyen kimseler kesinlikle kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olmuşlardır. Hâlbuki Mesih, “Ey İsrâîloğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz Allah'a kulluk edin. Şüphesiz kim Allah'a ortak koşarsa kesinlikle Allah ona cenneti haram eder, onun barınağı da Ateş'tir. Ve şirk koşarak, küfrederek yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan kimse yoktur” demişti. 73Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyen kimseler kesinlikle kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olmuşlardır. Oysa tek ilâh'tan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan kimselere acı veren bir azap dokunacaktır.(Maide/72,73) 88Ve onlar, “Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah] çocuk edindi” dediler. 89Andolsun ki siz çok çirkin bir şey söylediniz. 90,91Az kalsın bundan; Rahmân'a çocuk isnat ettiler diye; gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı. 92Hâlbuki Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah] için çocuk edinmek yaraşmaz. 93Göklerde ve yerde bulunan bütün herkes, Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a], yalnızca kul olarak gelecektir(Meryem/88,..92) Sayın Hakkı Yılmaz'a teşekkürler. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (20. February 2016 Saat 01:40 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (27. February 2016) |
![]() |
#2 | |||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Alıntı:
Allah için kimse kimseyi islamlaştıramaz. Kimse zorla islama girdirilemez. Kimsenin de böyle başkasının islama girdirme diye bir sorumluluğu yok. Unutmayalım başımızda bir peygamber yok! ankabut 46 yı tekrar incelersek Alıntı:
İslam, ALlaha teslim olan insanların sayısı artıkça, uygulamada, davranışta yaşamda ortaya çıktıkça toplumda barış, esenlik gelir, bu sonuçtur. Biz toplum olarak Allaha teslim olduk mu? Aslında mücadeleyi biz başkasına karşı değil, öncelikle kendimize karşı vermeliyiz. Önce bir islamla toplum olarak bizim tanışmamız gerekiyor. Biz islamı, barışı, huzuru topluma egemen kılmadan, yaşamda ortaya çıkarmadan, nasıl başkasını gelin bize uyun diye çağırabiliriz ki? İslamla ilgili toplum olarak bizim problemlerimiz var, öncelikle bakara 125 de denildiği gibi evin önünü içini bir temizleyelim. |
|||
![]() |
![]() |
mustafabey Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | bartsimpson (27. February 2016) |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
davet, ehli, ehlikitabı, hoşgörüye, kitabı, tüm |
|
|